16.Bölüm " Bana yardım et!"

87 5 0
                                    

Ağzım hayretle açıldı. Donmuş bir şekilde olduğum yerde kalırken, o ise umursamadan depoya benzeyen yerden çıktı ve beni bir başıma bıraktı. Duygu karmaşamın içinde beni bir başıma bırakırken arkasını dönüp bakmamıştı bile. Beni kıskanmıştı fakat ardından umursamaz bir şekilde Yekta'yı davet edebileceğimi söylemişti. Ne yapmaya çalışıyordu anlayamıyordum.

Keşke bana aşık olsaydı diye geçirdim içimden. Belki o zaman bana ilgi gösterdikten sonra dengemi alt üst edip gitmezdi. Hoşlanıyor muydu ondan bile emin değildim. Ama tek bildiğim şey bir hareketiyle butün dengemi değiştirebildiğiydi.

Ellerimle başımı ovdum bir süre ve toparlanıp depodan çıktım. Yekta'nın yanına uğramaktan vazgeçip direk sınıfıma geçtim. Sinemaya gitmekten vazgeçmediğine göre hala gözünde değerli biri değildim anlaşılan. Böyle söyleyince harbiden zor oluyormuş. Hoşlandığın birinin gözünde değerli biri olamamak. Sinemaya gitmekten vazgeçmiştim. İçimi kemirip duran düşünceler bir bir gün yüzüne çıkıyordu artık. Eymen benden sadece küçük bir hoşlantı duyuyordu, belki o kadar bile değildi.

Ağlamamak icin sertçe yutkundum. Ben ne ara ona bu kadar bağlanmıştım sahi. Ellerime değen sıcaklıkla bir an ürperdim ve kafami kaldırdım. Ayan elini elimin üstüne koymuş gözlerimin içine bakıyordu.

"İyi misin ?"

Dudaklarımda belli belirsiz bir gülümseme oluştu. Ne kadar çok ihtiyaç duymuştum bu iki kelimeyi onun ağzından duymaya. Şimdi en ihtiyacım olmadığı zamanda karşıma böyle çıkması şanssız olduğumun göstergesi değil miydi ?

Hala çok yakışıklıydı. Çok fazla. Dağınık siyah saçları her zaman okula uymayacak derecede uzundu ve her kızın elini daldırmak için delirecek şeklindeydiler.

İnandırıcı olmadığını bilsemde gülümsedim. "İyiyim." diye sessizce mırıldandım. Bana inanmadığını belli eden bir bakış attıktan sonra güçlü elleriyle kollarımı sardı ve beni ayağa kaldırdı.

"İtiraz istemiyorum, biraz iyi hava ikimizede iyi gelecektir." dediğinde kaşlarımı çattım.

"İkimizede derken?" deyip yanlış duyup duymadığımı doğrulamak istercesine sordum. Ayan Sökmez iyi değildi öyle mi ? Ben buna sadece gülerdim işte. Pekala, şuan biraz tadını kaçıran olaylar yaşıyor olabilirdi - baba olmak gibi- ama Ayan dan bahsediyorum sonuçta. O her zaman yakayı kurtarıp keyfine bakan biriydi.

Şuan rol yaptığına adım kadar emindim. Sanırım Ege'ye gönderttirdiğim mesajı görmüş olmalıydı. Denizin ortasındaki can simidi misalı sarılacaktı bana.

"Biz insanlarında sorunları olabiliyor Ilgın." dedi gülümseyerek. Ardından arkadaşlarıyla kısa bir konuşma yaptı ve bana takip etmesini belirten bir bakış atıp sınıftan çıktı. Sözlerine gözümü devirerek sıranın üstünden telefonumu ve çantamı aldım ve Ayan'ın peşinden çıktım.

Okuldan çıkmadan önce Eymen'i görmeyi ummuştum ama sanırım kendini yiyecekmiş gibi duran kızlarla aynı havayı solumayı tercih etmişti. Bir an aynı sınıfta olsak ne olurdu diye düşündüm. Muhtemelen O büyük bir dikkatle dersi dinlerken ben bir doktorun kadavrasını incelemesi gibi ona bakıyor olurdum. Böylesi daha iyiydi, şimdilik.

Ayan'ın arabasının yanında dikilip telefonla konuştuğunu farkettiğimde birşeyler çevirdiğini anlamam çok uzun sürmedi. Hararetli konuşmasını beni gördüğünde sonlandırdı ve yapay bir gülümsemeyle kapımı açarak reverans yaptı.

Sesizce arabaya bindim ve onunda binmesini bekledim. Dikiz aynasında Mina'yla olan fotoğrafları dikkatimi çektiğinde istemsizce gözlerimi kaçırdım. Şuan eskileri hatırlamak istemiyordum. Mina'nın beni Ayan'ı elde etmek için maşa görevi yapmasını hatırlamayı hele hiç istemiyordum. İçimdeki ilkel dürtü fotoğrafı parçalara ayırmamı fısıldıyordu. Sanki o fotoğrafı yırtarsam bütün büyü bir anda bozulacak ve mutlulukları toz bulutu haline dönüp havaya karışacakmış gibi hissediyordum.

Elimle yüzümü sıvazladım ve derin bir nefes almaya çalıştım. Ayan arabayı sürerken bana kısa bir bakış attı ve "Müzik açmamı ister misin?"dedi.

Yüzüne karşı 'Lütfen bu kadar yapmacık olma' diye bağırmak istiyordum.

Konuşamayacağımı anladığımda hafifçe başımı salladım ve gözlerimi camdan akıp giden yola çevirdim. Bir kaç müzik değişiminden sonra arabanın içini rock müzik sesi doldurduğunda nereden vuracağını iyi biliyordu.

"Çok sessizsin ? " Yan bir bakış attıktan sonra tekrar yola çevirdi kafasını. Ortamı germemek için kendimi sıkarken nezaketen sorusunu cevapladım.

"Şarkıyı dinlemek istedim, biliyorsun rock müzik severim." dedim yapmacık bir gülümsemeyle.

Kısa bir kahkaha atmasının ardından " Bilmez miyim, anneni az deli etmezdin."

Dişlerimi sıkarak sakin olmam gerektiğini fısıldadım kendime. Sakin olmalı ve planıma odaklanmalıydım, aksi takdirde her şey mahvolacaktı.

Keskin bir manevrayla arabayı park ederken nereye geldiğimize göz gezdirdim. Sade ve gösterişsiz bir kafeydi. Bana göre bir kafe. Ayan Sökmez'in zevkinin z'esine hitap etmeyen bir kafe.

Derin bir nefes vererek bedenimi arabadan dışarı attım ve Ayan'ı takip ettim. Kafeye girmeden önce bir elini belime yerleştirerek yön verdi ve oturacağımız yere götürdü beni. Aklımı çelmek için köşe ve diğer masalara göre daha uzakta olan masayı seçmesi gözümü kamaştırmıştı.

O çocuğu istemediğini bilmesem Ayan'ı insaflı biri sanabilirdim fakat hayır. O birinin canını - daha doğrusu kendinden bir parça olan canı- sırf kendi itibarını zedelememesi için katledecek biriydi.

Bu görüşmeyi midem bulanmadan atlatmam zor olacak gibi duruyordu. Karşımda sanki aramızda hiç kötü şeyler yaşanmamış gibi davranması sinir krizi geçırme isteğimi tetikleyip duruyordu ve daha ne kadar dayanabileceğimi sabırla bekliyordum.

"Hoşgeldiniz efendim. Ne arzu edersiniz?" Gözlerimi Ayan'dan garsona çevirdiğimde kendime karamelli latte ve Ayan'a da soğuk çay istedim. Garson siparişleri kağıda not alıp yanımızdan ayrılırken Ayan'ın yüzünde tatmin olmuş bir ifade vardı.

Muhtemelen soguk çay sevdiğini unutmamam ona karşı hala birşeyler hissettiğimi düşündürtmüştü. Hoş, böyle bir düşüncede bulunması benim işime gelirdi.

"Eymenle nasıl aranız ? " Ellerini masanın üzerinde birleştirerek bana daha da yaklaştı. Ağzımdan çıkacak her kelimeyi büyük bir hevesle beklediğini biliyordum. Yüzümün asık olmasından Eymen'le kavga ettiğimizi anlayacak kadar zekiydi Ayan.

"İdare eder." diye kısaca cevapladım. Pekala böyle yapmam beni sıfıra yaklaştırıyor olabilir fakat, Hadi ama Ayan'dan tutupda sevgili tavsiyesi alacak yada sevgilimi çekiştirecek değildim. Hele ki o kişi Eymense asla.

"Bu senin dilinde kötü demek oluyor sanırım." diye mırıldandı. "Haberleri aldım. Eymen bugün Yasemin denen kızla sinemaya gidecekmiş. O kızla aralarında garip bir bağ var, Eymen için yeri özel sanki. Sende farkında değil misin bu bağın ?"

Bilerek mi yapıyordu bunu ? Eymen'le sevgili olduğuma inansa bile kendine yediremediği ortadaydı. Peçetelikten bir peçete aldım ve. "Farkındayım. " diye mırıldandım. O kızda beni korkutan bir şeyler vardı. Sanki elimden bir anda Eymen'i söküp alacakmış gibi geliyordu. Aklımdan bir an akşamki sinemada Yasemin'in korkma bahanesiyle Eymen'in elini tuttuğu an geçti. Elimdeki peçeteyi sertçe parçalara ayırırken bunun olmamasını dinlemekten başka çarem yoktu.

Ayan ellerimi tutarak "Sakinleş." diye fısıldadı. Sesindeki yatıştırıcı tonun etkisi hemen fark ediliyordu. "O kız sadece bir arkadaş, sense Eymen için daha fazlasısın." sesinin etkisini daha da fazla hissetmeye başlamıştım. Elimdeki peçeteyi parçalamayı yavaşça bırakırken sırtımı koltuğa yaslayacak şekilde geriye çektim.

"Bana yardım eder misin ? " Hic düşünmeden sarf ettiğim cümleler Ayan'ın yüzünde şaşkınlığa neden olmuştu.

Yerinde hafifçe kıpırdanıp daha rahat bir pozisyona geçerken "Nasıl yardımcı olabilirim ? " dedi.

Merhaba^^ Kısa olduğunun farkındayım fakat bu seferlik affedin beni hepinizi öpüyorum :*



Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 21, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Kendim İçinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin