Bölümün sonundaki yazar notuna bakmayi unutmayın.
İyi okumalar ;-*
****
Gözlerim her bir hareketini beynime kazırcasına bakarken, kafamda söyleyeceklerimi toparlamaya çalışıyordum. Yavaş hareketlerle yanına vardığımda hala beni farketmemişti. Hafif bir boğaz temizleme sesi çıkardığımda kaşlarını çatarak ağır çekimde başını havaya kaldırdı. Beni gördüğunde pörtleyen gözlerine gülmemek için dudaklarımı ısırdım.
Ani ve çevik bir hareketle ayağa kalkıp yanımdan uzaklaşmaya başladığında kendime gelmem gerektiğini farkettim. Koşar adımlarla yetişip kolundan tuttuğumda sinirli bir o kadar da sert sesiyle " Bırak kolumu." diyerek kolunu çekeledi ve tekrar yürümeye başladı.
Pekala. Bu hareketi benim ne kadar düşüncesiz bir aptal olduğumu yüzüme vurmaya yetiyordu. Ciddi olmaya çalışarak " Ilgın, konuşmamız lazım." deyip vereceği tepkiyi beklemeye başladım. Sözlerimin etkisiyle birden durduğunda arkasını dönmesini bekledim.
"Özür dilerim" diyerek kısık sesle fısıldadım. Söylediklerimi duyduğunu sıktığı yumruklarından anlayabiliyordum.
Kahkaha atarak arkasını döndü " Özür dilerim mi ? Herşey bir özürle bitiyor mu ? " bağırdıktan sonra gözlerini gözlerime dikti.
Nefesimi tuttum. Gözlerinde yine o aynı acı vardı. Acı çektiğini görmek istemiyordum. Hiçbirşey söylemiyordu belki ama gözleri herşeyi anlatmaya yetiyordu. Bu olayın onu bu kadar etkileyeceğini tahmin etmemiştim.
Yüzünde sahte de olsa duran ben mutluyum ifadesinin yerini gerçek yüz ifadesi olan hüzün ve mutsuzluk almıştı. Hoşuma gitmiyordu bu bakışları. Ne söylemeliydim ona ? Romantik ve insanın içine işleyen kelimeler bilmezdim ki ben!
"Seni orada bıraktığım için özür dilerim Ilgın. Yaptığım şeyin farkına yeni vardım.Anla beni lütfen. Bak yanındayım senin artık. " dedim yalvarır bir sesle. Gözlerini kısa bir süre yumdu ve nefes almaya çalıştı.
Sıkmış olduğu dişlerinin arasından " Hayır anlamıyorum seni." deyip yanağından aşağı süzülen gözyaşını elinin tersiyle kaba bir şekilde sildi.
"Bu zamana kadar bir çok kez kırıldım. Ama hiç birinde pes etmedim. Göz yaşlarım bitince tekrar ve tekrar denedim. Ama zamanla gözyaşlarımla da kurudu, !" deyip hıçkırarak bir ağacın gövdesine yaslandı.
Birkaç büyük adım atıp yanına geldim ve kollarımı beline sararak sakinleşmesini sağladım. Beni minik elleriyle itmeye çalışıp başarısız olunca, pes ederek hareketsiz kalmıştı. Belindeki ellerimi biraz daha sıkılaştırarak daha çok yaklaştım ve kokusunu içime çektim.
"Yapma.." Titrek bir nefes aldıktan sonra tekrar konuşmaya başladı. " Ben hissetmekten tam vazgeçmişken böyle sarılma bana."
Hissetmekten kastının aşk olduğunu anlamıştım. Beline sardığım kollarımı omuzlarına çıkardım ve yüzüne bakmamı sağladım.
"Sevgilim olur musun ? Yeniden hissetmek icin ?"
Size söylemiştim. Benim lafı dolandıran romantik cümlelerle alakam olmaz.
Kendini bir anda geriye çektiğinde soran gözlerle ona baktım. Gözlerini yumup derin bir nefes aldığında düşünüyormuş gibi bir hali vardı. Sesli br şekilde yutkunup gözlerini gözlerime sabitlediğinde bir anlığına korku ve heyecanla harmanlanmış elalarda kaybolmuştum.
"Biz.. olamayız. Ben yapamam, yani hakkımda o kadar şey varken... başaramam." Şaşırmıştı bu hareketime. açıklama yaparken elleriyle de hareketler yapıp heyecanını belli etmekten çekinmiyordu. Söylediği cümlelerden bana değil de kendine açıklama yapar gibi bir hali vardı.
"Kafanın karışık olduğunu biliyorum. Ama bir şansı haketmiyor muyuz ? "
Dediklerimi duyduğunda bir süre nefesini tuttu. Daha sonra kafasını yukarı kaldırıp çatık kaşlarıyla birlikte gözlerime baktı. Hadi ama bu kadar tepki vermesi aşırı değil mi ?
Gözlerini yumup tekrar açtığında bir süre daha masum masum baktı.
Şaşkın ve pörtlemiş gözlerine daha fazla dayanamayarak dudaklarımı sıcak dudaklarının üstüne örttüm. Ellerimi yanaklarında sabitleyerek bu anı daha da derinleştirdim. Ne kadar karşılık vermeye çalışsada acemi olduğu belliydi.
Ilgın'ın Ağzından
Bedenim kilitlenmiş sadece dudaklarım hareket ediyordu. Gözlerimi kapatıp sadece Eymen'i hissetmeye çalışırken beynim içimde çığlık çığlığaydı. İstemesemde kendimi ondan uzaklaştırdım ve aklımı toparlamaya çalıştım. Lanet olsun! Kendimi tam bir fahişe gibi hissediyordum.
Biz demişti. Gerçekten hakediyor muyduk şansı?
Gözümün önünden birer birer Yekta ile geçirdiğimiz anlar geçti. Beni Yekta'ya iten bir adamın teklif etmesi şüphelendiriyordu. Neden hem sevdiğini söyleyip hem de onun yanında olmamam gerektiğini söylüyordu ki. Dudaklarını nefes almak için geri çektiğinde bende kendimi geri çektim. Onun yakınında olduğum zaman düşüncelerim bulanıyordu.
"Ben.. Benim kafam karıştı şuan" deyip kafamı ellerimin icine aldım. Eymen ellerini ellerimin üstüne koyarak burada olduğnu hissettirmesi kafamdaki kötü düşünceleri tek tek siliyordu sanki. Yavaşca ellerimi çektim. Gözlerimi hangi renk oldugunu çözemediğim gözlerine sabitledim.
" Ne istiyorsun benden Eymen?" Ellerimi iki yanımda sıkarak güç almaya calışıyordum .
Kaşlarını hafifçe çatarak ne demek istediğimi düşündü bir süre. Kararlı bir şekilde tek adımla yanıma geldiğinde ellerimi ellerinin içine alarak hapsetti. Lanet olsun! Bilerek yapıyordu. Onun yakınındayken kendisinden etkilendiğimi biliyordu !
"İçindeki sevgiye ve güvene muhtaç kız çocuğunu istiyorum." Bu kadar çabuk etkilenmemeliyim ondan. Bu yanlış!
Omuzlarımı dikleştirerek başımı olumsuzca iki yana salladım. "Beni Yekta'ya iten adamın sözleri değil bunlar. Benimle oyun oynama lütfen."
Gözlerinden bir anlık hayal kırıklığının geçtiğini gördüm. Pişman mıydı?
"Yekta," fısıldar gibi çıkmıştı ismi ağzımdan. "Onu hayal kırıklığına uğratamam değil mi Eymen." dedim ve sert bir şekilde ellerimi sıcak kafeslerden çektim. Sinirliydim. İçimde ne olduğu belirsiz bir öfke vardı. Beni hem Yekta'yla olmam gerektigini düsündüren hem de sevdiğini söyleyip ani hareketlerde bulunmasına öfkeliydim.
Bir cevap beklercesine gözlerimi daha da yoğunlaştırdım gözlerine. Yapamıyordum işte. Ne zaman öfkeyle bakmak istesem ona gözleriyle bütün öfkemi absorbe ediyordu. Şuan o kadar muhtaçtım ki ağzından çıkacak o kelimelere. Yalan bile olsa inanmaya razıyım.
Pişmanlık ve üzüntüyle hamanlanmış yeşillere son kez bakıp "Üzgünüm." diye fısıldadım. Arkamı dönüp giderken tutmayı başardığım gözyaşlarım yavaş yavaş yol almaya başlamıştı bile. Kadife ve sert sesini duyduğumda bütün vücudum taş kesildi.
"Pişmanım lan! Hem de it gibi. Zamanı geri alamıyorum Ilgın. Ama ben varım biz varız bu kadar neden yetmez mi sana? İlla seni seviyorum mu demem gerek?! "
*******
Y/N : Kusura bakmayın arkadaşlar bayadır hikayeyi boşladım. Ama eğer kabul ederseniz haftada bir bölüm paylaşabilirim. :-)
Sizce Ilgın'ın tepkisi ne olucak bu itiraf karşısında ?
Yorum ve vote lari unutmayın :-)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kendim İçin
RomanceEtrafımda dost dediğim insanlara bakamıyorum artık. Bana aptal olduğumu hissettiren gülüşleri midemi bulandırıyor. Maskeye ihtiyacım var. Onlardan tiksindiğimi farkettirmeyecek bir maskeye. Büyük bir nefrete ihtiyacım var. Onlara karşı merhamet duyg...