MULTİ MEDYA》SO YEON dondurmacıya giderken
.
.
Marketten çıkmış düşünceli bir şekilde kafam önde yürümeye başlamıştım.Min jae:So yeon!
Min jae nin sesini duymamla kafamı yerden kaldırdım ve Min jae'ye buruk bir tebessüm sundum. Koşarak yanıma geldi.
Min jae:Tae rim de mi ordaydı?
So yeon:Evet...
Min jae:Yine ne dedi de yüzünü böyle büzdün?
So yeon:Boş versene. Eve gidelim hadi.
Min jae:Sen nasıl istersen. Bir daha seni üzerse kafasını kırarım ama ha.
Kafamı ona çevirip kocaman gülümsedim.
So yeon:Saol Minmin.
Min jae kocaman gülümsememe aynı şekilde karşılık verdi ve tek gözünü kırptı. Eve geldimizde saat öğlen 1 idi. Odama çekilip kış uykuma yattım.
.
.
.
Bir deponun içindeydim. Ellerim ve kalçam soğuk zeminle temas ediyordu. Gözlerimi yavaça araladım.Odamdaydım. Gördüklerim- in rüya olduğunu anlamamla derin bir nefes almam bir oldu. Salondan geldiğini tahmin ettiğim seslerle yüzümü buruşturdum. Yatağımdan kalktım ve salona doğru ayaklarımı sürüye sürüye yürümeye başladım. Kızlar perdeleri çekmiş ellerinde patlamış mısır romantik bir film izliyorlardı. Bunu çıkardıkları garip seslerden anlayabilirdiniz.So yeon:Ne izliyorsunuz?
Ji yoon:Gün batmadan.
So yeon:Bu kaçıncı izleyişiniz? Delisiniz.
Hepsi bana bakıp göz devirdi. Bende onlara bakmayı bırakıp gözlerimle Min jae yi aradım.
So yeon:Min jae nerde?
Ye seo:Min uyuyor. Başının ağrıdığını söyledi.
Kafamı yavaşça tamam anlamında salladım. Yavaşça Min jae'nin odasının kapısını açtım. Ne de tatlı uyuyordu eşek. Ses çıkarmamaya özen göstererek yatağının yanına eğildim. Uyandırmak istiyordum ama istemiyordum da. Kısık sesim devreye girdi.
So yeon:Minmin uyuyor musun?
Min jae:Efedim?
So yeon:Dışarı çıkalım mı? Bayadır dondurmacıya gidemiyoruz.
Min jae:Tamam. Chae won mu istedi bunu?
So yeon:Allah allah sadece onun canımı dondurma çekiyo!(evet so yeon müslüman jsjsiejdjdj)
Min jae:Tamam ya bir şey mi dedik! Hadi git üstümü giyiniyim. Tabi istersen çıkmayada bilirsin. Kaslı vücudum...
So yeon:Pis sapık!Ben kızlara söylüyorum.
Min jae nin bana gülmesini aldırmadan kapıyı yavaşça kapatıp tekrar romantizimin doruklarında cirit atan kızlara yöneldim.
So yeon:Kalkın dondurma yemeye gidiyoruz.
Chae won dondurmayı duyunca Usain Bolt edasıyla odasına koştu. Biz ona gülerken Min jae odasından çıkmıştı.
Ye seo:Ooo Min jae baba bugün çok şıksın.
Ye seo nun bunu demesiyle kafamı Min jae ye çevirdim. Siyah pantalon siyah tişört ve siyah gri ekoseli bir ceket giymişti. Bana baktığını görünce gülümsedim.
Min jae:Tüm gün bu yakışıklılığıma bakmayacaksınız heralde?
Ji yoon:Valla ben bakarım. Taş gibisin kanka.
Ji yoon un kafasına bi tane patlattım. Ve odasina sürükledim. Ye seo da arkamızdan kalkmış ve odasına girmişti. Odamdan çıktığımda herkesin hazır olduğunu gördüm. Salonda oturmuş beni bekliyorlardı.
Ji yoon:Yarım saat süslenemedin yeon.
Kızlara gülerek göz gezdiriyordum ki beni süzen 2 çift göze kaydı gözlerim. Min jae tebessüm ederek bana bakıyordu. Kocaman bir gülümseme sundum.
Ye seo:Tae rim le belki karşılaşırız diye süslenmiştir.
Gözlerimi min jae den ye seo ya çevirdim ve göz devirdim. Tekrar Min jae ye döndüğümde artık gülümsemediğini ve düşünceli bir şekilde gözlerini halıya diktiğini gördüm. Derin bir iç çektim. Min jae nin yanına gittim ve koluna girdim.
So yeon:Sabaha kadar benim güzelliğime bakmayacaksınız heralde!
Ji yoon:Minmin kılıklı şey...
Ji yoon a yüzümü buruşturdum ve arkasından kapıya doğru ittirdim. Sokakta gülüşerek yürüyorduk. Hava yavaş yavaş kararmaya başlamıştı. Dondurmacıya geldiğimizde masalardan birine oturduk. Dondurmaları sipariş etmek için Chae Won elini kaldırdı. Erkek bir garsonun yanımıza gelmesiyle konuşmamız yarıda kaldı. Chae won gülerek kafasını garsona çevirdi.
Chae won:Min yong sunbae...?
Min yong:Chae won du değil mi?
Chae won gözleri parlayarak min yong a bakıyordu. Yanında oturduğumdan kolunu sertçe cimcirdim. Gözleri dolmuştu. Kafasını aşağı bakıp sağa sola salladı. Göz yaşlarını silip gülerek tekrar kafasını Min yong a çevirdi. Meraklı gözlerle ikisini izliyorduk.
Chae won:İşe başlamışsın?
Min yong:Aa.... Evet.
Chae won:Sevgilin kızmıyor mu sonuçta burda bir sürü kız var ?
Min yong:Bilmem? Kızıyor musun?
Chae won:Yani ben....Efendim!
Hepimiz şaşkınlıkla ikisine bakıyorduk. Min yong, Chae won a gülümsüyordu. Chae won ise... Niye ağlıyor bu kız!
So yeon:Sipariş etsek mi artık!?
Min yong:Aa evet sizi dinliyorum...
.
.
.
Dondurmalarımızı yemiş Han Nehri'nin ordaki büyük parkta oturuyorduk. Chae won kendinden geçmişti. Şu an Min yong la mesajlaşıyorlardı. Ji yoon ve Ye seo ise çocuk kesmekle meşguldü. Bu hallerine iç çekerek Min jae ye doğru döndüm. Aygoo! Kafasını öne eğmiş uyukluyordu. Kendi kendime sırıttım ve kafasını alıp sol omzuma koydum. Kafamı sağ arka çaprazımdan gelen tanıdık sesle o tarafa çevirdim....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dimple
Teen Fiction"Neye bakıyorsun?" "Gamzelerin diyorum öpebilir miyim?" . . . "Hatırlıyor musun? " "..." "Gazmelerimden öpmek istemiştin."