Tae rim'i salıncaklardan birine oturmuş elinde içecekle yavaş yavaş sallanıken gördüm. Her salise dokunmak istediğim o ipeksi saçları salıncağın demiriyle buluşmuş ve demiri kıskanmamı sağlamıştı. Özenle dizilmiş o damalı elleri iki yanına düşmüştü. Gözleri salıncağın altındaki toprağı delmek istercesine ateş saçıyordu. Birden salıncakta gök yüzüne bakarak bağırmasıyla hepimiz irkildik.
Tae rim:So yeon shi özür dilerim! O kızla buluşmaya gitmedim. Sadece sana soğuk kahve alıp yürüyüş yapalım mı diye soracaktım!
Yüzümdeki munzur gülümseme kızlarda da oluşmaya başlamıştı. Min jae hâlâ uyuyordu. Yüzümdeki gülümsemeyi silip Tae rim e doğru döndüm.
So yeon:Yah! Ajusshi niye bağırıyorsunuz?
Kızlar kahkalara boğulurken Tae rim anlamamış gözlerle etrafına bakıyordu. Gözleri benimkiyle buluşunca kocaman bir gülümseme sundu. Ona doğru yürümeye başlamıştım ki birden gelip sarıldı. Ilk başta o kadar şaşırmıştım ve o kadar mutluydum ki karşılık veremedim. Sonra kendi kendime tebessüm ederek kollarımı sevdiğim adamın bedenine doladım. Çenemi geniş omuzlarına yerleştirdiğim sırada beni kendine iyice çekti. Ne kadar öyle kaldık bilmiyorum. Belki de 10 dk? Nihayet ayrıldığımızda Tae rim kalbimin vücudumun içinde depar atmasına neden olacak bir şey söyledi.
Kang tae rim:So yeon, sana sadece bu gün değil sonsuza kadar sarılmak istiyorum. Ellerini tutmak ve herkese senin sevdiğim kadın olduğunu bağırmak istiyorum. Buna izin verir misin?
Sırıtan yüzümü buruşturdum ve düşünceli bir şekilde Tae rim'i süzdüm.
So yeon:Bilemedim şimdi versem mi?
Tae rim de bende gülmeye başlamıştık.
Tae rim:O zaman yarın ilk günümüz mü oluyor?
Heycanla parıldayan gözlerimi aynı parlaklıktaki gözlere diktim ve alaycı bir şekilde cevap verdim.
So yeon:Bu gün ilk günümüz oppa!
Tae rim:Oppa? Bir daha desene.
Gülerek ellerimi çeneme koydum, kafamı hafif sağa yatırdım.
So yeon:Oppaa!
Tae rim:Aygooo! Böyle yaparsan 1 günü bile tamamlayamadan öleceğim şurada.
Gülerek elini tuttum. Bizimkilere göz gezdirdim fakat göremedim. Tae rim in kolunu pıt pıtladım.
So yeon:Geç oldu eve gidelim.
Tae rim:Seni bırakayım.
Yavaşça yürümeye başlamıştık. Kalbim vücudumun her yerinde geziyormuş ve her an derimi yırtıp çıkacakmış gibi hissediyordum.
Tae rim:Son kez oppa der misin?
So yeon:Hadi ama bu kaçıncı oldu?
Tae rim:Bir daha istemeyeceğim. Hadi yaaa.
So yeon:Hayır yapmam!
Tae rim:So yeonnnn!
So yeon:Istemiyorum!
Tae rim le konuşa konuşa eve gelmiştik. Ve şu an odamda saçma sapan mutluluk dansları yapıyordum.
Ji yoon'un odaya dalmasıyla durup üstümü düzelttim.Ji yoon:Hayırlı olsun.
Hain gülüşüne bakılacak olursa her şeyden haberdardı.
So yeon:....
Ji yoon:Ne zamandır bu anı bekliyordum. Bak ben sana dedim. Herkes "Amaaan boşver " diyenler kadar öküz değil odun değil diye.
So yeon:Şu meseleyi hatırlatmak zorunda miydin?
Bana dil çıkararak sırıttı. Elime 2 yastık alıp ar arda ona attım ve odadan çıkmasını sağladım. Sinirle elllerim belimde perçemlerime doğru üfledim. Telefonumdan gelen bildirim sesleriyle kendimi yatağıma atıp telefonuma baktım.
Tae rim:Iyi geceler meleğim.
Meleğim!? Oğlum sen beni öldürmeye mi çalışıyosun. Saçma sapan gülerek mesaj yazdım.
So yeon:Iyi geceler oppa~
Telefonumu yanımdaki komidine koydum ve hiç olmadığı kadar rahat bir şekilde uykuya daldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dimple
Teen Fiction"Neye bakıyorsun?" "Gamzelerin diyorum öpebilir miyim?" . . . "Hatırlıyor musun? " "..." "Gazmelerimden öpmek istemiştin."