Piggy Hyuck

461 52 12
                                    

Gözlerine batan güneş ışıklarına sinirlenip perdesini hırsla yırtılmasına sebep olacak şekilde çekti. Son iki gündür Jeno yüzünden huzursuz olan uykuları daha da huzursuzlaşmıştı. Her seferinde sinir krizi geçirerek uyanmaktan doğal olarak usanmıştı. Bu çocuk da onu bir türlü rahat bırakmayıp her gün takip ediyordu zaten! Nereye dönse Jeno denen piç oradaydı.

Yırtılan perdesinden içeriye giren hafif gün ışığına tiksintiyle baktı. Sanki karşısında düşmanı varmış gibi bakıyordu. Belki de gündüzleri onun en baş düşmanıydı. Klişe.

Kaşlarını çatıp avuç içlerini şakakarına bastırdı. Sinirden başı ağrıyordu. Belki de bir şeyler yiyip ilaç içmeliydi. Doğrusu en son ne zaman düzgün yemek yediğiyle ilgili pek bir fikri yoktu. Bir iki lokma ağzına tıkıp odasına geri kapanıyordu. Bu da kardeşini üzmek dışında bir halta yaramıyordu açıkçası.

Jaemin yaşamak için yemek yiyenlerdendi. Biraz düşününce kendi kendine bunu niye yaptığını sorguladı. Neden yiyorum ki, dedi içinden. Belki de açlıktan ölüp gazetenin üçüncü sayfasında falan yer almalıydı. Eh bu çok iğrenç bir son olurdu. Jaemin daha cezbedici ve tüyleri diken diken edecek bir ölüm istiyordu. Öyle bir ölüm olsun ki kimse bunu unutamasın. Her yıl o gün hatırlansın, herkesin yürekleri sızlasın istiyordu.

İç çekerek burukça gülümsedi. O kimdi ki herkes onu öldükten sonra hatırlasın? Sıradan bir ölüm gerçekleştirecek ve onu tanıyan birkaç kişi tarafından külleri denize atılacaktı büyük ihtimalle. En fazla üç gün de yas tutarlardı. Bu kadardı. hazin son.

Jeno. O ise bir türlü yazmaya odaklanamıyordu. Aklında sadece deli ve güzel olan çocuk vardı. Defterinin sayfaları onun isimleriyle dolmaya başlayınca kapağını kapattı. Jaemin'i fazla ciddiye almaya başlamıştı. Ve başka bir şey düşünemiyordu artık. İki günde neden böyle olmuştu? Kabul, Jeno kolay alışan biriydi. Bu yüzden pek dikkate almamıştı bunu.

"Gittiğinde ne yapacağım?" Diye düşündü. Sahiden ne yapacaktı acaba? Bu kısa sürede Jaemin'i görmeye alışmıştı bile. Gidişini de kabullenmesi zor olacaktı.

"Bana ne." Dedi omuz silkerek. "Belki de gitmez..."

~^~^~

Ensesine yediği şaplakla kaşlarını çattı. "Ne yapıyorsun Donghyuck?"

"Geri zekalı gibi kendi kendine konuşuyordun." Diye basitçe kestirip attı. "Ne düşünüyordun söyle abine."

"Abi mi?" Dedi kaşlarını kaldırarak Jeno. "Lafın gelişi diyorum! Ne kadar cahil oldun sen böyle..."

"Havamda değilim Hyuck." Esmer çocuk arkadaşının ciddiyetini anlayınca ellerini üzerinden çekip oturuşunu düzeltti. "Sorun ne?"

"İnanmayacaksın. Bir şey yokmuş gibi davran." Donghyuck arkadaşının bu kaba tavrına gözlerini devirdi. "Jeno-ya! Ben seni ne zaman diğerleri gibi eleştirdim?"

"Anlat bana." Diyerek inatla üzerine gitti. Jeno bir of çekerek başını önüne eğdi. "Garip rüyalar görüyorum..." dedi. Esmer olan ise devam etmesine söylercesine gözlerine baktı.

"İki gündür rüyada aynı yeri ve aynı kişiyi görüyorum. Sıradan bir rüya değil. Gerçek ama bilinç altımızda..." susup arkadaşının gülmesini bekledi. Ama tahmin ettiğinin aksine ciddi bir soru almıştı.

"Bunun ne anlama geldiğini bilmiyorum..."

"Sana zaten bunu sormuyorum." Dedi. Dalga geçmek yerine ciddi bir surat ifadesiyle bunu sorması rüyalarından bile daha garipti. "Doğru bir karar. Ben eğlence adamıyım, bu işlerden anlamam." diye geri yanıt vermişti Donghyuck.

Jeno arkadaşını görmezden gelmenin daha iyi bir fikir olduğuna karar verip düşüncelerine geri döndü. "Jaemin." Diye mırıldandı. 

"Jaemin mi?" Diye ürpererek sordu, esmer. Yakın arkadaşının bu tavırlarına alışıktı ama sanki kendisiyle değil de iç dünyasıyla konuşuyordu. Jeno'dan herhangi bir yanıt alamayınca saatine baktı. 

"Bak ne diyeceğim, seni böyle görmek hoşuma gitmedi. Belki Renjun bu konuda sana yardım edebilir." Donghyuck ayağa kalkarken başını kaldırıp ona baktı. "Renjun kim ya?"

"Tanımıyor musun?" Hyuck'un abartılı tepkisine burun kıvırıp başını olumsuz anlamda salladı. "Tanımam mı gerekiyor? Ayrıca adını ilk defa duyduğum birinden bu konuda nasıl yardım alabilirim DongDong?"

"Öncelikle bana böyle seslenme, domuz adı gibi." Jeno dediğine kıkırdarken cümlesine devam etti. "Ve Renjun'a gelecek olursak... Son sınıf psikloji öğrencisi, bölüm birincisi. Bence en azından bu rüyalar konusunda sana bir fikir verebilir."

"Tamam, konuşmayı denerim..."

"Merak etme aslında çok kibar biri. Tabii yaklaşımına göre... Yani demem o ki bu yabanilikle yaklaşma, ağzına sıçar." Tekrar saatine baktığında dersine geç kaldığını fark etmişti Donghyuck. "Hay sikeyim! Bu sefer de amfiye almayacak kesin orospu çocuğu!" diye koşarak yanından uzaklaşmıştı. Jeno ise arkasından sadece gülmüştü. 

___

Anasınısikim bu bölüm bu kadar kısa değildi nereye yok oldu¿ Yrrmı ye watty bok var da sildin yarısını <4 

Yazmıyorum lan yazmıyorum bağlarım ben bunu bir şekilde -,-

Neyse iyi akşamlar gnçlr

Dreams In Your Mind |NoMin|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin