**'s Back

378 48 17
                                    

Tarih sınavına çalışmam gerekirken gelmiş burada bölüm atıyorum. Bari şurada bunu okuyan iki-üç kişi nasiplensin amk tarihiskm

___

O günden sonraki bir hafta hiçbir sorun olmamıştı. Jaemin yoktu, Renjun'la karşılaşmamıştı, Donghyuck her zamanki gibi boş boş konuşuyordu. Sanki bir ay öncesine, rüya görmediği zamana dönmüştü. Her şey eskisi gibi aynı sıkıcılığına kavuşmuştu. Hatta bozduğu uyku düzeni de yerine geri oturmuştu.

Saat akşam on civarıydı. Yakın arkadaşının bütün gün onu yollarda sürüklemesi sonucu uzun zamandır hareket etmediğinden hamlayan bacakları deli gibi ağrıyor ve yürürken kıvranmasına sebep oluyordu. Yine de görmezden geldi. Çünkü uzun zaman sonra ilk defa düşünmek dışında bir şey yapmıştı. Dikkati dağıldığı için, kısa bir süre de olsa, mutluydu.

Yemeğini yemiş, duşunu almış ve yatağına yerleşmişti. Tavanında eskiden Hyuck'un zorla yapıştırdığı karanlıkta parlayan ufak yıldızlar vardı. Onları izlerken de uyuya kalmıştı.

Her yer bembeyazdı. Etraf boştu ve kuvvetli rüzgarlar esiyordu. İleride beyaz bir kapı belirdi. Ve kapıya doğru giden kendisini gördü. Neden oraya gidiyordu? Acaba kapının arkasında ne vardı da ilerlemesini güçleştiren rüzgara direnerek yoluna devam ediyordu?

Kapıya varmayı başardığında iyice gücünü arttıran rüzgar yüzünden uçmamak adına sıkıca kulpuna tutunmuştu. Neredeyse ayakları yerden kesilecekken kapıyı açtı. Bulunduğu yerden göründüğü kadarıyla yine beyazlar içinde bir yatak vardı.

Jeno kendisini izlemeye devam etti. Şu an başkasını izliyormuş gibi hissediyordu. Eğer kapıya asılan Jeno'yu kontrol edebilseydi içeri girmesini engellerdi. Ama o bunu düşünürken çoktan içeri girmişti.

Kapı görüş açısından kaybolurken yine beyazlarla kaplı bir oda belirdi karşısında.

Jeno öylece dikiliyor ve yataktaki kişiye bakıyordu. Yatağa döndüğünde ilk önce tanıdık karamel rengi saçları sonra da solgun yüzü gördü. Jaemin...

Neden iki kolu da hastane yatağına kelepçeliydi? Konuşmuyordu. Odaya giren kendisine bile bakmamıştı.

Jeno korkak adımlarla ona yaklaşırken gözlerini bu sefer ona çevirmişti. Ne olduğunu sormak istiyordu. Neden yine o yeşillik alanda değil de bir hastane odasında olduklarını, neden bağlı olduğunu sormak istiyordu. Jeno'nun beynindeki düşünceler etrafta yankı yapmaya başladığında Jaemin gülmüştü.

"Senin yüzünden oldu." dedi soğuk kanlılıkla. Jeno ne yatığını düşünmeye başladı. Kendini tutamayıp sormuştu. "Ne yaptım?"

"Hayatımı mahvettin!" diye bağırdığında sorusunu cevaplamadığını fark etmişti Jeno. Jaemin'e biraz daha yaklaştı. Titreyen göz bebeklerini ve kararan kahve gözlerini ayırt edebiliyordu artık. Sanki... Kontrolsüz görünüyordu.

"Ne yaptım?" diye inatla tekrar sordu. "Yaklaşma!" diye tıslarken ellerini çekiştirdi. Ama bu sadece kelepçelerin bileklerini zedelemesine sebep oluyordu. Birkaç adım geriye attı ve tekrar sordu. "Ne yaptım Jaemin?"

"Korktuğumu bildiğin halde buraya gelmeme sebep oldun." dedi en sonunda. Hala anlamıyordu ama bir soru daha sorarsa delirecekmiş gibi duruyordu. "Özür dilerim." dedi. "Biliyordum, yapmamalıydım."

"Bunu telafi etmek zorundasın." diye cümlesini bitirir bitirmez karşılık vermişti Jeno. "Nasıl?" demişti kendine engel olamayarak. "Beni buradan çıkar Jeno..." 

Dreams In Your Mind |NoMin|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin