Holy Apple

413 26 46
                                    

Kavuşmak için bazen de kendinizi rüyalarınızda öldürmeniz gerekir. Ancak böyle hayal aleminden kurtulabilir ve gözlerinizi gerçek dünyaya açabilirsiniz.


Şakaklarında gittikçe artan yoğun ağrıyla kollarını karnına sarmış ormanın içine giden patikayı takip ediyordu. Bu yolu biliyordu. Uçurumun oraya gidiyordu.

Yutkunmaya çalışarak uçurumun köşesine kadar taşlı yolda tökezlemeden ilerlemeye devam etti. Büyüklü küçüklü rengarenk taşları inceliyordu.

Yolun sonunu gördüğünde artık şakalarının zonklamaya başladığını hissediyordu. Ciğerlerine bütün havayı çekti ve tuttu. Başını kaldırdı ve orada oturan tanıdık narin bedeni görmeyi umdu. Fakat iki saniyede tuttuğu nefesini hayal kırıklığıyla geri bırakmıştı. Uçurumun kenarı boştu.

Etrafında dönüp kimse var mı diye bakındı. Görünürde herhangi bir canlılık belirtisi yoktu. Sadece yaprakların arasında dolaşan rüzgarların hışırdayan sesleri vardı.

Daha önce hiç dikkat etmediği, hatta henüz o an fark ettiği, bir elma bahçesi vardı. Birkaç insanın merdivenleri ağaça yaslayıp üzerlerine tırmandıklarını görebiliyordu ama yeterince net değillerdi. Sadece orada var olduklarını görebiliyordu.

Bu sefer adımlarını elma bahçesine yöneltti. Adım attıkça ayaklarının altında ezilem çimen sesleri kendisini gerginlikten geri çekiyordu. Nefeslerinin yavaşladığını hissedebiliyordu, yine de kalbi aynı hızdaydı.

Bahçenin girişinde durdu. Gözlerini kısarak etrafı incelemişti bir süre. Yabancı yüzlerden hiçbiri kendisinin burada olduğunu umursuyormuş gibi değildi. Sadece olgunlaşmış kırmızı elmaları toplamaya odaklılardı. Bir anlığına kendini görünmez biriymiş gibi hissetti.

Ağaçların arasında yürümeye başladı. Jeno adım attıkça etraf gittikçe aydınlanıyordu. Ne olup bittiğini anlamlandıramıyor olsa bile yürümeye devam etti. İçindeki ses kendisini sürekli geri dönmesi için teşvik ediyordu fakat Jaemin'i görmeden gitmek istemiyordu.

Artık onun, kendisini yanında istediğini biliyordu. Jeno'nun yanında olmasını istediğini, yakınına gelmesini istediğini belli etmişti. Ve bu, Jeno'nun baskın tarafını hırsla ateşlendiriyordu.

Tam karşısında görüyordu. Jaemin ağır adımlarla ağaca dayalı olan bir merdivene tırmanıyordu. Suratı düzdü, merdivenin kenarlarına tutunarak çıkıyordu. Düşmekten korkuyor gibiydi. Ya da sadece mükemmelliyetçi tarafı her an olabilecek bir hatayı kaldıramayacağı için temkinli davranıyordu.

Merdiveni tırmanmayı kesti, en son basamağa gelmişti ve düşmemek için kollarını ağacın etrafına sarmıştı. Jeno orada öylece durup ne yapacağını izledi. Yine de çok uzağında durmuyordu. Ayağı kayar da düşer diye her saniye hazırda bekliyordu. 

Jaemin, elmas gibi parlayan elmaya uzanmış ve elmayı çevirerek dalından koparmıştı. Elmanın üzerindeki kiri tişörtüne sildikten sonra dönüp Jeno'ya bakmıştı. Sakince gülümsedi. Elmayı sıkıca biçimli uzun parmaklarıyla kavradı ve sallanan merdivenden yavaşça geri indi. Jeno ise merdiven sallandığından dolayı endişeyle diğer çocuğun inmesini bekliyordu. Ya düşerse korkusundan kendisine gülümsediğine bile sevinememişti.

Dreams In Your Mind |NoMin|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin