Golf Topu

3K 197 194
                                    

*Selamlar bayadır yoktum. Evet ölmedim arkadaşlar . Çok rötarlı bir şekilde de olsa hikaye bitmedi aksine çok olay ve anlatacak çok şey birikti. Bu sebeple ki ben de anlatmaya bir yerlerden başlamak istedim . Üniversite sınavının geçmesinin ardından dilerim ki yazın daha bir bol bol görüşeceğiz sizinle. Hala okuyanlar varsa selam olsun hepinize . Hepinizi seviyorum hala .

-İyi okumalar :)
Şarkı: Linkin Park - Castle of Glass (RIP CHESTER)
Önceki bölümlerde...
Burak ile sevgiliyiz her şey güzel derken bir anda randevuya gidip Burak'la buluşmak için bekleyen başka bir kızla aynı anda Burak'ı beklediğimi öğreniyorum . Ben çıldırmışken Burak bir de üstüne seni aldattım diyor ben gaza gelip ben seni daha da kötü aldattım gibisinden bir sürü yalan sıkıyorum . En sonunda ortaya çıkıyor ki Burak benim bir şeyler karıştırdığımı düşündüğü ve gaza gelip söyleyeceğimi bildiği için yalan sıkmış. Ben de mal gibi kalıp mekanı terk ediyorum.

Eve vardığımda annemler daha gelmemişti. Yalnız başıma yerlerde yuvarlanıp ağlamak için ortam yaratılmış gibiydi.
İçinde boğulduğum yalanlar ve en sonunda düştüğüm bu acınası trajikomik durumdan dolayı , her şey için cezalandırılıyor gibiydim .
Telefonumu kapattım . Ne bir ümit Burak'tan mesaj beklemeyi ne de bittiğinin kesin kanıtını telefon ekranında bir mesajla görmeyi kaldıramazdım. Aklımda eski güzel konuşmalarımız dolanırken  bunu kaybediş anımı tekrar tekrar yaşadım .
Uyumayı denedim ama uyuyamadım . Düşünceler karabasan gibi üstüme çökerken bir türlü uyuyamadım . Her uyumaya çalıştığımda  Burak'ın yüzü aklıma geldi , ağlamam durmadı.
En son çare kafam dağılsın umuduyla normalde tek başıma izlemeye cesaret edemeyeceğim korku filmleriydi.
Hayatımda belki ilk kez en küçük bir irkilme belirtisi göstermeden korku filmi izledim.
En sonunda sabaha karşı uyuyakaldım.

Uyandığımda saat daha dokuz civarıydı. Saat yedi civarı uyuduğum varsayıldığında uyanabilmeme şaşırmıştım.
Uyanır uyanmaz elime telefonu alıp siyah ekranı izledim.Yatakta debelenip kendimce güç toplamaya çalıştım.
Evet ,vakti gelmişti. Telefonu açıp ayrılık mesajı görme ya da hiç mesaj görmediğim için daha da depresyona girme vaktiydi.
İçinde dua edecek güç bile kalmamıştı. Telefonu açtım.
Aptal açılış müziği yankılandı.
Marka logosu ve yine müzik.
Veee...
Evet hiçbir şey .
Hiçbir bildiri yok.
Telefonu kenara atıp odada dolanmaya başladım.
Diyorum acaba hangisi daha iyi hiç mesaj gelmemesi mi küfürlü bir ayrılık mesajı mı?
Mesaj gelmemesi umut olabilir mi?
Fazla mı aptalca olur o da ya ?
Belirsizlik mi daha iyi düz kötü son mu ?
Yok en azından ne olduğunu tam bileyim. Belki bitmemiştir.
Yok yok kesin bitmiştir abi çocuğun yüzüne sen orada gezerken ben burada kuyruk sallaya sallaya milleti becerdim dedim .
Niye mal mal galyana gelip azgın yavşak diye anlattım ki kendimi ?
Hayır , cidden neden ?
Ne gerek vardı ya boş yere düştüğüm hala bak böyle mallık mı olur ?
Gittim yüzümü falan yıkadım az kendine geleyim diye. Dün depresyonumu ağlama krizimi nasıl yoğun yaşadıysam herhangi bir duygu belirtisi bile gösteremiyordum artık . Gözlerim zaten kıpkırmızı golf topu gibi olmuş . Az daha ağlarsam çıkarlar diye ağlamam Tanrı emriyle yasaklanmış gibi gezindim evin içinde .

Tam tuvalete gireceğim kapı çaldı . Evde kimse yok kim gelsin nalet bir günde? Diyorum acaba Burak?
Yok onun götü yemez.
Bir çare ya ben seni bırakamam gel bebeğim diyip beni kaçırır falan.
Yok Burak da daha ucuz film vizyonu bile yok.
Ama ya?
Buhranlar içinde kapıyı açtım ve evet . Karşımda Sinem.
"Alya yürüyüşe gidelim diye aramıştım kapalıydı sonra tekrar aradım çaldı çaldı açmadın ben de bir şey mi oldu diye bakayım dedim"
Beklediğim yerden sormamışlardı .
Telefonum sessizde miydi?
"İyiyim teşekkürler . Yok telefonumun şarjı bitmiş dün. Ben de açmaya üşendim. Sonra da sessizde kalmış galiba . Yürüyüşe mi çıkıyorsun şimdi ben..."
"Ha şey yok annemle mağazalara bakalım dedik aşağıda bekliyor şimdi . Bir bakayım demiştim"
"Ha tamam o zaman iyi eğlenceler"

Bir de böyle bir durum vardı.
Sinem'in geçen seferki Burak'la Facebook'ta biriyle ilişki yaptığını gördüğüm için biten aptal ilişkimizi dinlediğinden beri Burak'a garezi vardı (doğal olarak) Bu sebeple ne tepki vereceğini kestiremediğim için Burak'ı ona söylememiştim . Çünkü aramızda güzel bir BFF'lik yeni başlarken sorun çıksın istemiyordum. Onunla takılmaktan , konuşmaktan mahrum kalmak istemiyordum. Bir en yakın arkadaşımı daha kaybedemezdim  ve bu sonradan çok şey götürecek olsa da riske giremiyordum .
En azından eğer Burak ile şimdi bittiysek ortada böyle bir çıkmaz da kalmayacaktı .
Böyle düşünmek mideme kramp girmesine sebep oluyordu .
Burak da anasını satayım nasılsa artık çocuğun gelmesi bir dert gitmesi bir dertti. Gelse ben mutlu oluyor arkadaşlarım ağzıma sıçıyor . Gitse ben harap oluyor ancak arkadaşlarımla herhangi bir risk kalmıyordu .
Böyle duruma sokayım ya .

Telefonumun sessiz olması daha güvenli gelse de annemler arar ve bana ulaşamazsa bir de onların ağzıma dolmasını istemediğimden telefonu fırlattığım yerde çıkarıp sesini açtım .
Tak.
4 arama .
3'üSinem.
1'i Burak.
BURAK.
7 mesaj.
4'ü Sinem.
3'ü Burak.
BURAK.

Allah'ım diyorum lütfen bitti mitti bir şey çıkacak şimdi bana güç ver . Melek gönder beni taşısın yüzüme su çarpsın . Aboov.
"Alya koçum sakin ol . Yaparsın. Yüzleş . Hadi bebeğim"
Kendimi gazlaya gazlaya en sonunda mesajları açtım .
"Vardın mı eve ?"
"Niye kapalı senin telefonun ?"
"Telefonu açınca ara."

"Beni merak etmiiiiiş" diye anırdım evin içinde .
Bu güzel bir şey .
Ayrılmış sayılmazsınız.
Allam thanx.
Mutluluktan zıplamaya başlayacaktım ki telefonda bir arama ekranı belirdi.
Burak.
Bir aramaya ne kadar hızlı cevap verilebilirse o kadar hızlı cevap verdim.
Şahin keskinliğindeydi golf topu gözlerim zil sesi bile doğru düzgün başlamadan yazıyı gördü , tanıdı , benimsedi, bağrına bastı .
"Alo"
"Alo, telefonun niye kapalı senin?"
Yüzleşmekten korktum , seni kaybetmekten korktum çünkü .
"Şarjım bitmiş fark etmemişim."
"Nasıl fark etmedin ya dikkat et. Merak ettim"
Çok şükür .
Merak et beni Buraaaak.
"İyiyim ben ."
"Tamam madem bir dahakine dikkat..."
"Burak!"
"Efendim"
Seni seviyorum
"Seni seviyorum"
Evet, arada ben de içi dışı bir bi' insan oluyorum .
"Ben de"
Çok şükür anam.
O noktada "Ben de" demesi bile benim için paha biçilemezdi.
"Görüşelim."
Söylerken bile bir umut...
"Dört gibi antrenmanım var. İzlemeye gel istersen."
"Tamam."
"Güzel nerede olduğunu biliyorsun . Görüşürüz. Bir daha telefonunu haber vermeden kapatma"
"Tamam."

O noktada dün gece boşuna mı ağladım o kadar diye düşünemeyecek kadar mutluydum.
Korktuğum şey başıma gelmemişti.
Henüz.
Yara almadan yediğim bir boktan kurtulduğumu varsayıyordum .
Ama elbette ki bu yediğim bok bazı kötü şeylerin başlangıcı olacaktı.
Gerçekten kötü şeylerin .

Şişmanım , çirkinim eee ?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin