Yine baya beklettim ama işler düzeleceğine daha kötü oldu gibi bi şey her neyse. 2000 voteye az kalmış mutlu oldum uzun zamandır bakmıyomuşum baya bi okuma olmuş 80.000'i de görürüz umarım. Herkese teşekkürler yine :) Yazım yanlışları falan olabilir kontrol etmedim onu da .
İyi okumalar :D
Çocuk bana sırıtıyor. Elinde de poşet var
. Kafamla geç işareti yaptım ama bi yandan da kalpten gidicem. Çocuk gıdım bi şey demeden geçti içeri. Ela da mutfakta "Anne" rolnünü üstlenmiş tabakları falan hazırlıyor gelecek kişi sayısına göre falan.
Biz de kaldık mı Burak'la başbaşa salonda. Bu da hemen lönk diye gitti oturdu koltuğa. Ben de acaba yanına mı otursam daha uzak bi yere mi diye göz gezdiriyorum etrafa.
En sonunda karşısına denk gelen tekli koltuğa oturayım dedim. Oturdum gayet rahat bi şekilde. Etrafa mal mal bakmaya başladım televizyonu açmak aklıma geldi hani böyle kuzuların sessizilği gibi oturmayalım diye. Kumandaya uzanıyım derken bi baktım ...
Anaaam!
Etekle oturduğumu unutup öküz gibi oturunca bacağım açılmış !!
Burak iki saattir karşımdaydı bir de. Çocuk altımı görünce şoka girdi o yüzden konuşmuyor herhalde. Kafamı bi çevirdim pezevenk bir de oraya bakıyormuş .
Hışımla eteği bir düzelttim hızımdan çocuk savruldu resmen.
Gerizekalı oraya bakmış bir de terbiyesiz hı.
"Bugün doğum günün di mi ?" dedi bi kaç saniye sonra. Sanırım o da sessizlikten sıkılmış muhabbet olsun diye öylesine konuşuyordu.
"Evet" dedim.
"Doğum günün kutlu olsun"
Çocuğun öyle bi söyleyişi var ki içinden resmen "Niye doğduun lan niyeee?!" diye bana bağırıyor.
Söylemeyeydin direkt dövüp öldüreydin yani.
"Alyaaa! Gel bi yardım eeet!" diye bağırınca Ela anca kendime geldim. Çocuğa küfrediyodum da.
Koştur koştur gittim. Bu salak kolayı yere ve halıya bir güzel dökmüş. Temizlemeyi becerememiş beni çağırmış.
O beceremediyse ben hiç beceremem zaten bu beni tanımıyo mu ya ?!
Ben temizlemeye çalışırken de kapı çaldi Ela açtı .
En sonunda biz olduk beş kişi. Yedik pastalarımızı falan sıra geldi hediye işine.
Diğerleri hediyelerini verdiler. Erkan da Lc Waikiki'den bi şey almış.
Biz de o gün Ela ile konuşmuştuk "İnşallah kıyafet gelmez ya olmazsa falan diye. Bi de çocuk reyonu olursa falan ahah" diye. Şakasına bi muhabbetti ama sonuç olarak doğruydu da. Çocuk reyonu bana olmuyordu ( üzgün işaret)
Erkan da gitmiş sanki görünce anlaşılmıyor gibi çocuk reyonundan almış. Aldığı tişört de içimdeki çocuğa bile küçük gelir yani.
Ben de çaktırmıyım diye gülerek teşekkür ettim derken Ela o koca çenesini bi açtı :
"Niye Lc aldın kii olmuyo onlar Alya'ya"
Alcan o tişörtü rulo yapıp Ela'nın bilmem neresine ....
Bir kötü bakış attım . Ne dediğini fark etti sonra "Pardon" diye ağzını oynattı falan ama iş işten geçmiş benim de sinirler iyice bozulmuştu çoktan.
Burak'ın hediyesi de benim odamda kalmıştı. O almaya giderken bende arkasında tıpış tıpış gittim. Bi yandan da "Odam toplu olsun" "İç çamaşırımı toplamış oliyim." "Yeni korsenin paketini annemin odasına atmış oliyim" diye ne dualar ediyorum ne dualar.
Dualarım kırk yılın başında kabul olmuş olacak ki odam topluydu ve korse paketi yoktu (Yaşasın heey !"
Bu da poşeti buldu bana uzattı.
"Bu da hediyen" dedi sırıtarak.
Hediyeyi bana uzatırken bile çocuk öyle isteksiz ki. Sanki ben hediyeyi alınca yüzümde patlıcak gibi. Bakışları falan ayrı bi gıcık. Nefretle iğrenti karışımı gibi. Ya da hani bilgisayar başına oturan senin bi şey diyemediğin gıcık komşu çocukları vardır ya. Sanki ben komşu çocuğumuşum da o da zorunlu olarak burdaymış gibi bakıyor.
Bende bi atarlandım buna. Aldım poşeti elinden fırlattım yatağa:
"Teşekkürler. Hediye almasan da olurdu ama sağol yine de" diyip direkt odadan çıktım.
Çocuk bi allak bullak oldu sonra arkamdan o da salona geldi.
Sonra biz Paranormal Activity izlemeye karar verdik.
Geçtik bilgisayarın başına açtılar bunlar biz de koltuğa dizildik izleyeceğiz. Önde de iki tane bilgisayar koltuğu var.
Yani iki kişi götü yerse ön sıradan izleyecek.
"Erkan geçsene sen ya"
"Ben korku filmi izlemem hiç geçemem başkası geçsin"
"Pelin sen geçsene öne ya"
"Off tamam ya" dedi geçti. Sonra Burak da aniden yanımdaki yerinden kalkarak ön tarafta Pelin'in yanındaki bilgisayar koltuğuna geçti.
Pelin de şort giymiş aynı Ela gibi incecik bi kız olunca benim atarım falan hepsi gitti.
Sinirim bir bozuldu bir bozuldu. Sonradan yaptığım hatanın da farkına vardım üstelik.
O oda da eğer teşekkür edip hediyeye baksaydım falan belki yanlız olduğumuz için sarılma imkanım vardı. Hani doğum günlerindeki sıradan sarılmalar gibi. Hatta belki bu salak öpebilirdi de.
Ben buna soğuk davranıp hediyesini fırlatınca bu gitti Pelin'in yanına.
Ben şimdi büyük götüm ve kapatmaya çalıştığım eteğimle mal gibi kaldım sap sap.
Bunlar orda bir de başlamasın mı muhabbete.
Benim de sinirim bozuldu gittim odama bi şey demeden. Direkt bu salağın hediyesine baktım.
Parfümmüş.
Doldurma parfüm lan.
Küçümsediğimden değil ben olsam ben de doldurma alırdım bi de güzel kokuyor yani.
Aldım parfümü götüme başıma koltuk altıma her yerime sıktım.Gittim salona tekrardan bunlar da durdurmuşlar beni bekliyorlarmış.
Oturdum Burak'a iyice yaklaşarak.
Amaç parfümü sıktığımı anlasın onu umursadığımı anlasın Pelin'den uzaklaşsın falan.
Ama bi boka yaramadı. Hatta filmin korku kısmında bi ara bunlar neredeyse sarılıyorlardı.
Ben de bunu görünce bi çığlık attım.
Normalde çığlık da atamam direkt küfrederim ama ilk kez tiz bi çığlık atmayı becerdim. Korkudan bunlar uzaklaştı birbirinden . Gerçi herkes de filmdeki Tobby isimli üç harfliden korktum sandı.
Geri kalanında ise ben Burak tarafından fark edilme , Burak ise Pelin tarafından fark edilme çabasındaydı.
En son akşam olduğunda tam yatarken doğum günümü düşündüğümde ise aklıma tek gelen filmdeki korkunç sahneler ve Tobby isimli o yaratıktı.
Resmen "I love you Tobby kesme beniii" diye sayıklayarak uyudum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şişmanım , çirkinim eee ?
ChickLitBen Alya. Ergenlik ortalarında bi kızım . Normalde benim yaşımdaki bi kızın 40 50 kilo civarı gibi olması lazımsa ben kesinlikle normal değilim. Anormallikte boyut atladım resmen. Uzun zamandır da böyleyim. İlk başta insanların durmadan benimle dalg...