Hafta sonu gelmişti ve ben günlerce Ateş ile olan anlarımızı düşünüp ara sıra aptalca sırıtmıştım.'Kendine gel Ada.' diyen iç sesime kulak verip kafamı sağa sola salladım.Kahvaltı için aşağıya annem bando takımı ile gelmeden indim.
-Günaydın baba.
-Günaydın.
-Günaydın anne.
-Günaydın meleğim hadi otur bak sana portakal suyu sıktım iç ki zihnin açılsın.
-Anne salak mıyım ben ?!
-Biraz öylesin galiba kızım.
-Sabır ya.Anne tamam tamam.
-Enerjinize bayılıyorum ama işe geç kalacağım ben.
Babamı alel acele uğurlayıp tekrar masaya oturduk annem ile.Günlerdir ne zaman sorucak diyordum ki sonunda annemin o can alıcı sorusu gelmişti.
-Yakışıklıymış.Sevgilin mi ?
-Höst anne ne sevgilisi ya.Öküzün teki o onunla konuşulmuyor bile.
-Hım döneyim de popoma konuş.
-Ne diyorsun allasen anne ?
-Kızım dans ederken izliyorduk sizi Mihrimah hatun ile az daha düşecektin oğlanın içine.
annemin ima ettigi şey ile içtiğim portakal suyunu olduğu gibi dışarı çıkartmıştım.
-Kim ben mi içine düşecektim ?! Hah.Bir tarafımın kenarı o kim ki içine düşeyim mal,egoist ve bencilin teki sadece.
-Aynı zamanda bir Koran veliahtı.
-G.t.mün veliahtı.
-Püü terbiyesiz seni.Eskiden böylemiydik büyüklerimize sesimizi çıkartamazdık.Ah zamane gençlik ah.
annemin ağıtlarına daha fazla dayanamayıp odama çıktım.Hala arkamdan sövdüğünü duyabiliyordum.Kulaklığımı takıp Berkay'a mesaj attım.Bir süre konuştuktan sonra sıkılıp telefonu yatağın üstüne fırlattım.Toplantı gecesi giydiğim elbisemi annem kuru temizlemeye yollayacağı için dolaba koymayıp sandalyemin üstüne koymuştum.Elbiseye bakınca o gece canlanmıştı gözümde.Kalkıp elbisenin yanına gittim.Eteklerinden utup boynuna doğru parmaklarımı gezdirdim.Elime çarpan soğuk metal ile ne olduğuna baktım.Kaç ayar olduğunu bilmeyip ağırlığından gerçek gümüş olduğunu anladığım küçük bir yaka broşu idi bu.Elime alıp incelemeye başladım.Özenle işlenmiş metal boyutuna rağmen ağırdı.Broşu elimde evirip çevirirken arkasındaki E.K. yazısı dikkatimi çekti.Bu Ateş'e ait olmalıydı fakat kimdi bu E.K. ? Merakımı sonraya bırakıp broşu çekmeceme koydum yarın Ateş'e verirdim.İki güncük süren huzurum alarm sesi ile yine faturası ödenmemiş su gibi kesilmişti.Yatağımdan doğrulup banyoya gözlerimi ovuştura ovuştura gittim.Elimi yüzümü soğuk su ile yıkayıp odama geçtim.
Istemeyerekte olsa o mini etekli lanet okul formasını giydim.Saçımı hafif dalgalandırıp makyaj sürmeden gerekli eşyalarımı alıp odamdan çıktım.Bir bardak çikolatalı süt ve dün yapılan tatlı kurabiyelerden birkaç tane mideme indirip evden çıktım.Yavaş adımlarla ilerleyip sonunda otobüs durağına varmıştım.Gelen ilk otobüse kalabalık olmasına rağmen bindim.Nefes alamayacak durumdaydım resmen.İnsanların birbiriyle bu denli yakın temas kurmaları rahatsız edici bir durum olsa da görünmeyen bir boşluktan söz edip duran şoför bey hâlâ da yolcu almaya devam ediyordu.Bunalıp kafamı diğer tarafa çevirmiştim ki bizim okulun formasını giymiş bir tip ile göz göze geldim.Aşağıdan yukarıya beni süzüp tebessüm edince şuan ki durumdan ötürü ona ters ters bakmak zorunda kaldım.Biraz daha yaklaşıp yapılan ani fren ile dirseğimi karın boşluğuna geçirdim.Kalabalıktan yararlanıp birkaç küfür savurdum.
-Hey kaptan ! Ağır hadsizlikten dolayı yaşama umudumu yitirmek üzereyim sağda indir beni.İnecek var kaptan !!
İkinci kez bağırmam üzerine adam neye uğradığını şaşırmış gibi otobüsü durdurmuştu.Bu hadsiz anormal dereceli yavşağa dil çıkartıp otobüsten indim.Ama aynı okulda olduğumuz aşikârdı ve ben indiysem o da inecekti.Etrafıma baktığımda göremediğim kişi ile rahatlayıp yaklaşmış olduğum okuluma ilerlemeye başladım.Okul kapısından içeri girip sınıfa ilerledim.Yine panonun etrafına toplanmış öğrencileri görmek meraklandırmıştı beni.Okulun koridorlarında dizilmiş masalar ve birçok kişinin eğilip birşeyler yazması iyice meraklandırmıştı beni.Sınıfa çıkıp ilk iş Buğra'yı aramak oldu.Buğra,Görkem ve Mert yan yana oturuyorken beni görmeleriyle ayaklanmışlardı.
-Prenses hoşgeldin.(Buğra)
-Hoşbulduk kanka.
-Nihayet be prenses hazretleri.(Görkem)
-Sana da selam Görkito.Ya birşey sor...
-Dur ben söyliyeyim aşağıdaki telaşı mı sorucaksın ?(Mert)
-Aynen.Ne iş ?
-Klüp seçimleri var bugün kanka.(Görkem)
-Bir bu eksikti.
-Teneffüste gider bakarız bizde seçmedik henüz.(Buğra)
Olumlu mırıltılar çıkartıp yerimize oturduk.Sıkıcı geçen bir ders boyunca neyi seçeceğimi düşünmeye başladım.Erkekler genelde spor ile ilgili alanları seçeceklerdi Mert hariç.O tiyatro bölümünü seçeceģini söyledi.Bahar da resim seçecekti fakat ben hala karar verememiştim.Ders nihayet bitmişti ve herkes kaydolmak için ilgi alanlarıyla alakalı masaya gidip gerekli işlemleri yapmıştı.Ben ise hala masaların etrafından geçiyor ne seçeceğimi düşünüyordum.
-Hâlâ karar veremedin mi ?
Duyduğum soru ile sesin geldiği yöne döndüm.Bu oydu sabah otobüsteki sapık.Cevap vermeden önüme döndüm.Yanıma yaklaşıp sırıtmaya başlayınca iyice uyuz olmuştum.
-Korkma sapık değilim.
-Ya hehe.
-Anlamadım ?
-Ne diye süzdün ozaman lan !? Defol başımdan.
-Korkuttuysam özür dilerim.Ben sadece güzel bir kız olduğun iç..
-Güzelmiş sana burdan bir kafa atarım mor gözünle sende çok güzel görünebilirsin mesela.
Abarttığımı düşündüm biran ama hakkediyordu bir yandan da.Daha fazla muhattap olmak istemediğimden ilerledim ki karşımda sinirle bakan bir Emir ile karşılaştım.
-Emirrrgghh.
Diyip boynuna atlamamla az daha ikimizde yere düşüyorduk.
-Sakin ol güzellik.Burdayım da ne işin vardı Semih'le ?
-Semih mi adı ? Ne işim olucak be dallama ile hadsizlik yaptı bende cevabını verdim.
-Heyt be kimin kardeşi .
Emir ile şakalaşıp gülüşürken Semih denen çocuk kaybolmuştu biranda.
-Ee hangi bölümü seçtin kanka ?
-Henüz seçmedim.Ya sen ?
-Bende.
Biz Emir ile düşünürken bizimkiler kaydolmuş yanımıza gelmişti.Dediğim gibi Buğra ve Görkem spor,Bahar resim ve Mert de tiyatro klübüne yazılmıştı.
-Ada sen hala seçmedin değil mi ? (Bahar)
-Cık.Seçemedim.
-Ben buldum neyi seçecegini.
Elimden tutup çekiştirmesiyle çektiği yöne gittim.Arkasında sahnede şarkı söyleyen bir grup posterinin asılı olan masanın önüne getirdi beni.Bir postere bir Bahar'a baktım umarım tahmin ettiğim şey değildir.
-Müzik klübü.
-Bahar saçmalama yapamam onca insan var birde kalkıp önlerinde müzik söyleyemem ben.
-Niyeymiş o ? Bal gibi de söylersin.Hem sesinde güzel hadi ama lütfen.
Ne kadar istemesem de Bahar erkeklerinde destekleriyle beni ve Emir'i buraya yazdırmıştı.Oflayıp kafe tarafına geçtiğim de diğerleri de arkamdan gelmişti.Boş bir masa bulup otururken Görkem ve Emir yiyecek almaya gitmişti.
-Bahar bak gerçekten emin değilim bunu yalabileceğimden başka bir klüp seçsem olmaz mı ?
(Bahar kaşlarını çatmış bir şekilde)
-HAYIR.
Kaçış olmayacağını anlayıp kollarımı önümde bağlamıştım.Emir'in özellikle benim için getirdiği çikolataları simirle yiyip bitirmiştim.Müsade isteyip masadan kalktım ve sınıfa çıktım.Kafamı ayaklarıma çevirip yürürken birşeye çarpmamla sendelendim.Karşımda yine Semih denen herifi görmemle sinirlenmeye başlamıştım.Görmemezlikten gelip gidecekken kolumdan tutmasıyla durduruldum.
-Bırak beni.
-Neden bu kadar korkuyorsun ?
-Senden korkan senin gibi olsun.
-Sakin olur musun ?Sana zarar vermeye gelmedim.
Tam konuşacağım sırada duvara yapıştırılan Semih ile bende yere düşmüştüm.Soğuk zemine çarpan diz kapağımla inlemiştim.Eğilip baktığımda dizimde bir kızıllık oluştuğunu gördüm.Kafamı kimin yaptığına baktığım da Ateş Semih'i yakasından tutmuş kulağına birşey fısıldıyordu.Koridor öğrencilerle dolup taşmaya başlarken bizimkiler de gelmiş Emir ve Mert beni yerden kaldırmıştı.Ateş'e bakmaya devam ederken bir umut bana bakmasını istemiştim ilk kez.Ve bakmıştı...Soğukluğu bana bakınca gitmişti sanki gözlerinden Semih'i yere fırlatıp yanıma gelmişti o Alev alan gözleriyle.Kolumdan tutup sürüklemeye başlayınca dizim de tekrar sızlamıştı.Arkamızdan gelen Emir durumu anlamış olacaktı ki konuştu benim yerime.
-Abi yavaş kızın dizinde sorun var.
Ateş hızını kesip sakin adımlarla ilerlemeye başladı.Boş bir sınıfa girdiğinde bende girdim.Emir de girip kapıyı kapatmıştı.Attığı tekmeyle yere yığılan koca masa ile ben yerimden sıçrarken Emir 'sakin ol.' demişti ağzını oynatarak.Biraz sonra kükremeye başladığından bir kere daha korkmuştum.
- Ne diye yanlız bırakıyorsun lan bu kızı ?!
-Abi yanımdaydı hep.Sadece sınıfa çıka...
-Başlatma lan sınıfına sırasına.Tuvalete bile gitse ayrılmayacaksın yanından.
-Tamam abi.
-Hop ya.Siz kimsiniz de benim hayatıma müdahale etmeye çalışıyorsunuz ?
-Seni korumaya çalışıyoruz küçük hanım şimdi kes sesini.
Ateş'in birden gelen bu öfkesine anlam verememiştim bildiğim tek birşey varsa Semih ile pek anlaşamadıklarıydı.Cevap vermeden sınıftan çıkmak için kapıya yöneldim arkamdan Ateş'in başka birşeyleri daha devirişini aldırmadan yürümeye devam ettim.Emir arkamdan defalarca seslense de durmayıp kendi sınıfıma girdim.Zil çalmıştı ve hemen ardından gelen öğretmen ile herkes yerlerine oturmuştu Emir hariç.Sanırım derse girmeyecekti.Az önce olanları düşünmemeye çalışarak kafamı derse verdim.Biraz not alıp sınavlara çalışsam iyi olurdu.~~~~~~~~~~
Sıkıcı bir okul günü daha bitmiş sonunda eve gelebilmiştim.Kafami dagıtmak için soguk bir duş alıp yatağıma girdim.Uyuyup herşeyden kopmak istiyordum.Beni rahatlatan tek şey şu sıralar uyku olmuştu..
~Bölüm Sonu~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞİZOFREN
Teen FictionHayatın alabora ettigi bir kız ve tesadüfen karşısına çıkan bir adamın hikayesi bu.Yıpranmış kızımız papatya ruhlu Ada Derin,Cehennemi de Cenneti de ona yaşatabilen bir Ateş Koran..Masal yeni başlıyor.♡♤♡♤♡♤