Daldığım uykudan sert bir gök gürültüsü ile uyandım. Perdemi aralayıp dışarı baktığım da şiddetli bir yağmurun yağdığını gördüm. Sonbaharın ilk yağmurları yağmaya başlamıştım. Soğuk havaları daha çok seven ben buna sevinmiştim. Boğazım da hissettiğim yanmaya ile mutfağa gidip bir bardak su alıp içtim. Bir bardak daha doldurup tekrar odama çıktım. Yatağıma girdiğimde bir süre tavana bakarak zaman geçirdim. O sıra tekrar bir uğultu duymaya başladım gözlerimi kapatıp dişlerimi sıkmaya başladım. Neydi bu gözümün önüne gelen kesik kesik anlar ? Neyi hatırlatmaya çalışıyordu bana ? Bir saniyeliğine birini gördüm zihnimde. Koyu gözler, uzun boyu, dağınık saçlarıyla bu oydu.. Ateş. Gözlerinin hareleri de alev alev yanmaya başlamıştı. Adı gibiydi gözleri. Sanki çektiği acının işaretçisiydi gözleri. İçimdeki yangınların onunla ne ilgisi vardı ? Acaba biliyor muydu hissediyor muydu beynimdeki savaşların ateşini.. Gözlerimi yumup uyumaya çalıştım. Çektiğim ızdırabın el verdiği kadar uyku yavaş yavaş beni kollarına çağırıyordu. Direnmedim teslim oldum. Zaten sık sık yaptığım birşeydi. Teslim olmak..
Sabah yine alarmın o iğrenç sesiyle uyandığım da biran önce susması için telefonumu aradım yatağın içinde. Sonunda bulunca hemen alarmı susturup telefonu tekrar fırlattım yatağıma. Rutin işlerimi halledip mutfağa indiğimde annemle babamın da uyanık olduğunu gördüm.
- Günaydın.
- Günaydın bitanem. Hadi gel kahvaltını yap ve baban seni okula bırakacak bugün.
Geceden kalma ızdırap sabahta devam edecek anlaşılan. Babam ile aynı yerde tek başıma kalma fikri biran da beni gerse de buna takılmamaya çalıştım. Kahvaltıdan sonra çantama birkaç kitap bırakıp aşağı indim. Annemle vedalaşıp evden çıktık babamla. Arabada geçen sessiz bir yolculuk sonucunda okula varmıştık. Babama iyi günler dileyip okulunun bahçesine açılan kapıdan içeri girdim. Sınıfıma ulaştığımda henüz öğrencilerin tamamı gelmemişti ama Aslı buradaydı. Oturduğu sıradan kalkıp yanıma geldi ve birbirimize sarılıp yerimize oturduk.
- Naber ?
-iyidir de hayırdır ?
Aslı sevimli sevimli sırıtırken yine ne olduğunu anlamaya çalışıyordum.
- Biliyorsun yeni dönem yeni insanlar ve burası Koran Lisesi.
- Yani ?
- Yani böyle sıradan bir şekilde eğitime başlanmaz burda. Bu akşam kaynaştırma partisi gibi birşey düzenlenmiş. Bütün öğrenciler ve öğretmenler orda olucak. Ve tabi o da..
Böyle birşeye ne gerek olduğunu içimde sorgulayıp kalabalık bir insan topluluk olacağını düşününce gerilmeye başlamıştım.
- O kim ?
- Ateş, Ateş Koran.
Korktuğum başıma gelmişti. Neden şaşırmıştım ki burası onundu ve tabiki de organizasyonu da o yapacaktı gelmemesi absürt olurdu. Yine de gelmemesi iyi olurdu. Aslı gece ne giyeceği konusunda fikrimi alırken öğretmende sınıfa gelmişti fakat akşam ki parti için ders işlemeyeceğini söyleyip öğrencileri kendi haline bırakmıştı. Bende Aslı'nın heyecanına göz devirip kulaklığımı takıp resim çizmeye başladım. Okul çıkışı akşam haberleşeceğimize ortak bir yerde buluşacağımıza karar verdikten sonra vedalaşıp eve doğru yürümeye başlamıştım. Eve geldiğim de mis gibi yemek kokuları burnuma gelmişti.
- Kraliçem yine döktürmüşsün.
Annemin arkasından sessizce geldiğim için biran ürküp yerinden sıçramıştı. Ardından toparlanıp sevgi dolu bir öpücük kondurmuştu saçlarıma.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞİZOFREN
Teen FictionHayatın alabora ettigi bir kız ve tesadüfen karşısına çıkan bir adamın hikayesi bu.Yıpranmış kızımız papatya ruhlu Ada Derin,Cehennemi de Cenneti de ona yaşatabilen bir Ateş Koran..Masal yeni başlıyor.♡♤♡♤♡♤