Günlük rutinlerimi gerçekleştirdikten sonra okula doğru yola koyuldum. Dolabımdan kitaplarımı alırken biri omzuma çarptı, kendini havalı sanan tiplerin olduğu gruptan Bertha'ydı. Bu kız her hafta saçını farklı bir renge boyatıp okula geliyordu. Hep o boyalı saçlarının sonunda yanıp kel kalmasını hayal etmişimdir. Bakalım o zaman da peşinden bütün erkekleri sürükleyecek miydi...
"Eee Addison, yeni sevgilinle aran nası bakalım."
Ne saçmalıyordu bu yeşil kafa şimdi. Yüzümde sert bir ifade yerleştirip ona döndüm:
"Birincisi kimseyle sevgili olduğum yok, ikincisi ne zaman benim hayatımla ilgilenmeyi bırakıp kendi sürtük hayatına odaklanacaksın?"
Bu dediğimle anında ciddileşti:
"Bu sözlerinin yanında kalacağını falan sanıyorsan çok yanlış düşünüyorsun bayan Allen."
Dedi ve uzaklaştı. Ne yaparsa yapsın umurumda değildi. Okul umurumda değildi. Aslında galiba kendi kendime yalan söylüyordum. En ufak bir şey olduğunda evde bütün gece ağlıyordum. Neden bu kadar takıyordum ki? Bunları düşünürken ve dalgın bir şekilde yürürken Harry'nin sesiyle kendime geldim. O kadar mutlu olmuştum ki. İtiraf etmem gerek bu çocuk beni gerçekten mutlu ediyordu:
"Selam Addy! Bakıyorum çok dalgınsın bugün. Ne oldu anlat?"
Aklımdan okulda çıkan dedikoduyu Harry'e söylemek geçti. Bilmem nasıl tepki verirdi.. Söylemeye karar verdim:
"Harry galiba ikimizin sevgili olduğuyla ilgili dedikodular çıkmış.. Bu yüzden Bertha bana sataştı."
"Böyle dedikodular hep çıkar. Ne yani bir kız ve erkek arkadaş olamaz mı? Kafana takma böyle saçma şeyleri."
Yeniden yeşil kafa ve grubuna bulaşmak istemiyordum. Harry o kızların bana neler yaptığını bilmiyordu, o yüzden bu kadar rahattı. Kendimi sıkmamaya karar verdim ve biyoloji hocası bir şeyler anlatırken deftere bir şeyler karalamaya başladım. Kendimce bir şeyler yazarken aslında bir şiir yazıyor olduğumu fark ettim. Neden olmasın diye düşünüp yazmaya devam ettim.
Ağlamayı kes bu zamanın bir izi
Son gösteriye hoş geldin
Umarım en güzel kıyafetlerini giyiyorsundur.
Gökyüzüne çıkan kapıları kapatamazsın
Buradan oldukça iyi görünüyorsun
Ama aslında o kadar da iyi değilsin
Bunları yazarken Harry'nin yazdıklarımı okuduğunu fark ettim. Onu fark ettiğimi görünce hızlıca gözlerini kaçırdı ve defterine not almaya devam etti. Ne düşünüyordu acaba?
Yazdığım şiiri yeniden okudum. Daha sonra şiiri devam ettirmeye karar verdim ve başımı sıraya dayayıp uyumaya başladım.
***
Harry ile birlikte yemekhaneye gittik. Yemeklerimi alıp masaya oturduk. Aslında çıkan dedikodular yüzünden onunla pek dolaşmak istemiyordum. Ama sırf bu yüzden tek arkadaşımı kaybedemezdim. Düşünüyordum da, onunla çıkacak olan kız çok şanslı olacaktı yani hem yakışıklı hem kibar... Acaba sevgilisi var mıydı. Galiba bir sevgilisi olmasını istemiyordum. Ne yani benimle mi çıkacaktı sanki. İçimden kendime bininci kez küfrederken Harry aniden konuşup irkilmemi sağladı. Neredeyse meyve suyunu boğazıma kaçırıyordum:
"Ne o yine daldın gittin."
Omuz silkmekle yetindim. O da suratına çarpık bir gülümseme yerleştirdi. Berthy ve takımının bize baktığını fark ettim. Hemen gözümü kaçırdım ve yemeğimi yemeye devam ettim. Bir an önce gitmek istiyordum.
***
Uyumak için yatağıma uzandığımda Berthy'nin bana ne yapabileceğini düşünmeye başladım. Herhalde önceden yaptıklarında daha kötü bir şey yapmazdı. Sonuçta sadece ona "sürtük" demiştim. Hatta belki de beni kendi halime bırakırdı. Bunları düşünerek uykuya daldım.
Selaam! Sign of the times'ın sözleri yanlış çevirdiysem uyarın 😘. Bu arada Addison'ın Berthy'e söylediği söz size bazı olayları hatıtlattı mı 🤔🤔😓 Neyse yarın görüşürüz 💖
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Our Dream | hs
FanfictionHayatıma son vermeyi düşündüğüm bir zamanda, kıvırcık saçlı yemyeşil gözleri olan bir çocuk beni bambaşka bir insana çevirdi...