Okula gitmeyince sıkılmıştım gerçekten. Her ne kadar önemsemesem de hayatımın bir parçasıydı. Aslında okul değil Harry hayatımın parçasıydı. Beni mutlu eden tek insandı. Ben Harry'i düşünürken telefonuma mesaj sesi geldi. Harry'di. Heyecandan kalbim çok hızlı atmaya başlamıştı. Hemen okumaya başladım:
Harry:
-Addy, nasılsın? Seni merak ettim.
Addison:
-İyi olmaya çalışıyorum.
Başka ne yazabilirdim ki... Çok geçmeden bir mesaj daha geldi:
Harry:
-Yanına gelebilir miyim?
Şuan evime gelmekten mi bahsediyordu? Beynim durmuştu. Hemen kabul ettim. Evimin nerede olduğunu ona önceden göstermiştim:
Addison:
-Olur.
Harry:
-Hemen oradayım.
Kalbim yerinden çıkacak gibi atmaya başlamıştı. Acaba ne konuşacaktık, bana inanacak mıydı? Bunları düşünürken kapı çalmaya başladı. Hemen koşarak açtım:
"Selam Addy, seni özledim." Dedi ve gülümsemeye başladı. Galiba bana kızmamıştı. Onu içeri davet ettim ve oturduk:
"Konuşmak ister misin? Yani uyuşturucu konusu ile ilgili."
"Harry, hani sana sevgili olduğumuz ile ilgili dedikodular çıktı demiştim hatırlıyor musun? Bertha yanıma gelip ikimizin sevgili olması ile ilgili bir şeyler saçmaladı. Ben de ona hoş olmayan bir laf söyledim. Sonra bu yaptığımın yanıma kalmayacağını söyledi."
Biraz duraksadım, neden bilmiyorum gözlerim dolmuştu. Hafifçe burnumu çekerek devam ettim:
"Harry yemin ederim o uyuşturucuyu çantama Bertha koydu, benim hiçbir suçum yok. Yemin edi-"
Daha fazla konuşamadan gözyaşlarına boğuldum. Harry bu halimi görünce kollarıyla beni kedine çekti ve başımı omzuna dayadı. Eliyle gözyaşlarımı silerken konuştu:
"Tabii ki sana inanıyorum Addy, nasıl inanmayayım. Senin nasıl bir insan olduğunu biliyorum. Lütfen ağlama üzülüyorum."
Söylediklerinden sonra nefeslerim normale dönmeye başladı. Neden bilmiyorum ama bazen böyle ağlama krizleri geliyordu. Harry beni kendinden biraz uzaklaştırdı ve yüzüme bakarak konuştu:
"Ne dersin seninle göl kenarındaki parka gidelim mi? Kafan dağılır." Dedi ve gülümsedi. Biraz temiz hava almak istiyordum ben de kabul ettim. Üstüme doğru düzgün bir şeyler giydim ve yürümeye başladık.
Parka ulaştığımızda gölün karşısına bir banka oturduk, Harry ikimiz için kahve aldı. Biraz sessiz oturduktan sonra sordum:
"Bana şiirlerini getirecektin?"
"Ah çok özür dilerim. Ben tamamen unuttum. Okula geri dönünce getireyim mi? Hem belki biraz düzeltirim."
"Olur tabi."
Bir süre gölü seyrederek oturduk. Başımı çevirdiğimde Harry'nin bana baktığını gördüm. Bakışlarını kaçırmadan bana gülümsedi. Ben de ona karşılık verdim. O an sevgilim olmasa da böyle bir arkadaşım olduğu için çok şanslı olduğumu düşündüm. Hem belki de arkadaş kalmak en iyisiydi...
***
Çalışma masamda otururken ilk yazmaya başladığım şiiri elime aldım ve birkaç satır eklemeye karar verdim:
Daha önce de burada olduğumuzu hiç öğrenemedik
Neden her zaman sıkışıyoruz ve kaçıyoruz
Kurşunlardan?
Ağlamayı kes, bu zamanın bir izi
Buradan gitmemiz gerek
Ağlamayı kes, her şey güzel olacak
Bana sonun yakın olduğunu söylediler
Buradan gitmemiz gerek
Aslında okuyunca anlamsız gibi geliyordu ama içinde benim için çok büyük anlamlar yüklüydü. Ağlamayı kes satırını okuduğumda aklıma Harry'nin bugün beni avutmaya çalışması geliyordu. Sanırım bugün geçirdiğim en güzel günlerden biriydi. Bu gece hiçbir şey düşünmemeye çalışarak uyuyacaktım. Ya da sadece Harry'i düşünerek...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Our Dream | hs
FanfictionHayatıma son vermeyi düşündüğüm bir zamanda, kıvırcık saçlı yemyeşil gözleri olan bir çocuk beni bambaşka bir insana çevirdi...