Büyük Gün

12 2 2
                                    

Selam yine ben geldim. Beğeneceğinizi düşündüğüm bir bölüm ile karşınızdayım. İyi okumalar.

Gece pek uyuyabilmiş değildim. Bir sağa dönüyorum bir sola ama bir türlü uyuyamıyordum. Zorla da olsa sabah olmuştu. Saat daha 8'di ama yinede uyanmıştım.

Merve mışıl mışıl uyuyodu. Uykuyu bu kadar çok sevdiğine bir kez daha şahit oldum. Yanına doğru yaklaştım ve onu birden gıdıklamaya başladım. Merve anında gözleri aştı. Yataktan kalktı ve benden kaçtı.

Merve "Bir insan böyle mi uyandırılır? Biraz insaf ama ya."

"Senin en iyi bu şekilde uyanacağını düşündüm. Bu arada günaydın."

"Günaydın da bu gün nasıl olucak çok merak ediyorum."

"Kesinlikle bende. Ama önce kahvaltı yapalım ve artık okula gidelim."

Kayra

Merve beni aradıktan sonra bütün gece uyumamıştım. Zaten biraz başım ağrıyordu o saatten sonra bir daha uyuyamadım. Cidden benimle ne konuşmak istediklerini çok merak ediyordum. Ama yinede az çok tahminim vardı.

Zor da olsa sabah olmuştu. Her zamankinden biraz daha özenli bir şekilde hazırlandım. Sonuçta iki güzel kızla görüşücektim bugün. Hafifçe gülerek kafamı iki yana salladım ve aşağı indim. Annem ve babama günaydın diyip garaja doğru ilerledim. Malum arabam kazada pert olmuştu ve mecburen babamın arabasını kullanmalıydım. Hemen yola çıktım.

Sabahki dersler çok sıkıcıydı. Bir an önce kızlarla buluşup bu aramızdaki durumu düzeltmek istiyordum. Evet bu durum beni fazlasıyla geriyordu. Son dersim bittiğinde eşyalarımı toplayıp kafeye gitmeye başladım. Biraz erken gelmiştim. Oturdum ve kızları beklemeye başladım.

Sanırım oturup düzgünce düşünmeye ihtiyacım vardı. Sadece düşünmeye.

Asya

Hâlâ dersteydik ve ben çok sıkılmıştım cidden matematikten nefret ediyorum. Benim aksine Merve hocayı pür dikkat dinliyordu. Dersin bitmesine beş dakika vardı ve ben gerginlikten tırnaklarımı avcuma geçirmeye başladım. Böyle hissetmekten nefret ediyorum. Merve elimi gördü.

"Sakin ol. Herşey güzel geçicek." Diye fısıldadı.

Ben çok hafif bir şekilde tebessüm ettim. Nihayet ders bitmişti. Sınıf tamamiyle boşaldığında Merve'ye döndüm.

"Ben Kayra'ya her şeyi söylicem. Ne hissediyorsam olduğu gibi içimdekileri anlatıcam. İki yetişkin insan sayılırız. Yeter artık bu kadar çocuk gibi davranmak." Merve sadece elini omzuma koyarak.

"Sen nasıl istersen. Ben her zaman senin yanındayım bunu asla unutma."

Dayanamadım ve sarıldım. Biraz da olsa içim rahatlamıştı.

Sonunda okuldan çıktık ve sakin adımlarla kafeye doğru yürümeye başladık. İçeri girdiğimizde uzak köşelerden birine oturmuş Kayra'yı gördüm. Daha da telaşlanmam gerekirken onu görünce bütün vücuduma bir sakinlik yayıldığını hissettim.

Bizim girdiğimizi görmedi. O kadar çok dalmıştı ki sanki hiçbir şey görmüyordu. Masanın yanına yaklaştığımızda Kayra nihayet bizi farketmişti. Gülümsemeye çalışarak ayağa kalktı ve bize "Hoşgeldiniz." Dedi.

Tam oturacağımız sırada Merve

"Şu Zeynep değil mi? Ben bir selam veriyim." Diyip yanımızdan ayrıldı. Bunu Merve'nin bilerek yaptığının farkındayım.

Sakince Kayra'nın karşısındaki sandalyeye oturdum. Yanımıza garson geldi ve ne içeceğimizi sordu. Kayra benim yerimede sade kahve söyledi ve benim kahveyi sade içtiğimi nerden bildiğini bilmiyordum. Başka bir şey söylemeyip onu bozmadım.

İkimizde birbirimize boş boş bakmaya başladık. Aslında ben öylesine değilde yüzünün her bir ayrıntısını ezberlemek ister gibi bakıyordum. Bedenim kesinlikle burdaydı ama ruhum. Onun nerde olduğunu ben bile bilmiyordum.

Tam konuşmaya başlıcaktım ki garson geldiğinde susmak zorunda kaldım. Kahvelerimizi bırakıp gittiğinde bende konuşmaya başladım.

"Aslında konuşmamız gerekenleri konuşmuştuk ama benim merak ettiğim birkaç şey olduğu için seni çağırdım. Kusura bakma seni rahatsız ettim."

"Önemli değil. İstediğin zaman yani sorun yok. Tabi konuşalım."

Sanki biraz saçmalamaya başlamıştı. İçimden küçük bir kahkaha attım. Ama dışarıdan şu an gayet ciddi göründüğümden eminim. Tekrar konuşmaya başladım.

"Öncelikle sanada geçmiş olsun. Birbirimizle kaza yapmışız. Bunu duyduğumda çok şaşırmıştım. Konuşmak istediğimde tam da bu. O gece ben Merve'yi evine bırakmaya gelmiştim. Ve senin orda ne işin vardı? Ayrıca nasıl sana doğru gelen bir arabayı görmedin ya ikimizde ölebilirdik farkında mısın ?" Galiba biraz fazla yükselmiştim. Birkaç kişi bize dönmüştü ve Merve'nin endişeyle bize baktığınıda gördüm.

Kayra galiba küçük bir şoka girmişti. Öylece bana bakıyordu. Kahve fincanının yanındaki elim titremeye başlamıştı. Krize girmem için kesinlikle doğru zaman değildi. Kayra'nın elini elimin üstünde titremesini durdurmak istercesine tuttuğunu hissediyorum. Umarım bu daha da krizimi tetiklemez diye düşünmeye başladım.

"Sakin ol." Dedi ve elini yavaşça elimden çekti.

"O gece oradaydım ama bende neden orada olduğumu bilmiyorum sadece kafam biraz dağınıktı ve öylesine dışarı çıkmıştım. Hepsi bu. Farkındayım dalgınlığım çok büyük sonuçlara yol açıyordu. Senden ne kadar özür dilesem az. Gerçekten çok özür dilerim."

"Bu kadar mı yani öylece ordan geçiyordun? Bu kadar mı?" Diye şaşkınlıkla sordum.

"Evet neden şaşırdın ki." Dedi.

Cevap vermedim. Sakince kahvemi içmeye başladım.

"Şeyda kesinlikle seni seviyor." Dedim dan diye.

Kayra neredeyse boğuluyordu. Kahveyi zorla yuttuğunda ona bir bardak su uzattım. Teşekkür edercesine kafasını salladı ve suyu içti. Neden şaşırdı ki o bunun sanki farkında değil.

"Bunu nerden çıkardın?" Dedi. Tek kaşımı kaldırarak

"Çok bariz değil mi? Ne zaman seni görsem kesinlikle yanında okulda, dışarda. Doğrusu şaşırdım nasıl yanında değildi kaza yaptığımız gece? Aaa pardon zaten ordaydı o gece."

Bana cidden şaşkınlık içinde bakıyordu. Galiba ne diyeceğini düşünüyordu. Sanki hiç bişey olmamış ve ben o kadar konuşmamış gibi sakince ayağa kalktım ve

"Bana zaman ayırdığın için teşekkür ederim. Görüşürüz." Dedim ve çantamı alarak tam çıkışa dönmüştüm ki eli bileğimi tutarak beni durdurdu. İlk önce eline baktım ve yavaşça kafamı kaldırdım ve ona baktım. Gözleri siyahın mükemmel bir tonundaydı. Bu rengi anlatmak için sayfalarca yazı yazabilirdim. Sonsuz ve bir o kadar da derin bir okyanusa benziyordu. O gözlere bakınca kendimi kesinlikle huzura ermiş hissediyordum.

"Nolur kendine dikkat et." Dedi yalvarır gibi. Gözlerim artık yaşları tutamıyordu ve bir tanesi usulca yanağımdan aşyağı doğru aktı. Sakin bir şekilde bileğimden elini kurtardım ve onu orada öylece bırakıp kendimi kafeden dışarı attım...

Umarım seversiniz. Sanırım yazdığım en uzun bölüm oldu. Şimdilik hoşçakalınn.

Sadece AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin