3.6

3.9K 308 33
                                    

Vera Görkem;

"Vera!"

Bana seslenen kişiye dönerek suratıma her zamanki ifadesizlik maskemi taktım. Bana seslenen kişi tanıdığım birisi değildi, muhtemelen aynı bölümde falan okuyorduk ancak ben, bu okuldan ve okuldaki insanlardan hiç haz etmiyordum.

Kaç kere arkamdan söyledikleri şeylere denk gelmiştim. Beni Kuzey'le çok yakın gördükleri için aramızda bir şey olduğunu düşünüyor ve bundan vazgeçmiyorlardı. Bununla beraber benim yanımda ya da Kuzey'in yanında başka birisini gördüklerinde 'sevgili' etiketi yapıştırıyorlardı. Aslında ne olduğu hiç kimsenin umrunda değildi.

Karşıma geçen çocuk, çocuk diyordum ancak benden daha büyük duruyordu, bana bakarak derin bir nefes aldı. "Seninle konuşmamız gerekiyor."

"Hangi konuda?"

"Konumuz, Özge."

"Özge, derken?"

"Cidden," diyerek saçlarını karıştırdı. "Bunu burada mı konuşacağız? En azından kafeteryaya gitseydik."

"Ne söyleyeceksen söyle işte burada."

Kafasını iki yana salladı. "Eğer Özge ikizim olmasaydı sana bir saniye bile katlanmazdım, Vera Görkem. Biliyorsun, değil mi?"

"Tahmin etmek zor değil," dedikten sonra durdum ve adını hatırlamak için gözlerimi kıstım. "Sayın?"

"Özgür," dedi. "Özgür."

"Pekâlâ, Özgür," diyerek çantamın kulplarını sıktım. "Soy ismin neydi? Hangi Özge'den bahsettiğin hakkında hiçbir fikrim yok çünkü."

"Doğan," dedi ve sert bir nefes verdi. "Özge Doğan ve Özgür Doğan. Oldu mu?"

"Cık," dedim umursamaz bir ifadeyle. "İkinizi de bilmiyorum, tanımıyorum. Sen kısaca konuyu anlatsan? Beni yeterince meşgul ettin çünkü."

"Ulan Özge, beni muhattap ettiğin kişiye bak," diyerek eliyle suratını sıvazladı. "Direk konuya gireceğim. Özge, benim gerizekâlı ikizim, Kuzey'den hoşlanıyor. Bana telefon numarası lazım."

Özge, Kuzey'den hoşlanıyor.

"Git," diyerek yutkundum. "Ve Kuzey'den iste telefon numarasını."

Özge, Kuzey'den hoşlanıyor.

Neden?

"Kızım ne yapayım, çocuğun karşına mı dikileyim kız kardeşim senden hoşlanıyor diye?"

"Yap," dedim umursamazca. "Bana ne? Beni ne ilgilendiriyor bu konu?"

"Sen en yakını değil misin Kuzey'in?"

Evet. Yani, öyleydim.

Herhangi bit cevap vermediğimde gözlerini devirdi. "Uğraştığım işlere, muhattap olduğum kişilere bak."

"Ön yargılarını al," diyerek iki yanımda yumruk olmuş ellerimi sıktım. "Ve götüne sok, Sayın Özgün Doğru."

"Adım Özgür," dedi, ellerini yumruk yaparak. "Ve soy adım da Doğan, Görkem."

Arkamı dönüp ilerlemeye başladığımda arkamdan ofladığını duymuştum. "Vermiyor musun şimdi numarayı?"

Cevap bile vermeden oradan uzaklaştım ve motorumu park ettiğim yere ilerleyerek kaskımı elime aldım. Tek elimle saçlarımı düzelterek kaskı kafama takacağım sırada, kask bir anda elimden alınmıştı.

Kaşlarımı çattığım sırada göz göze geldiğim mavi gözlerle yutkundum.

"Bir daha motor kullanmayacaktın hani? Söz vermemiş miydin sen bana?"

"Vermiştim," diyerek geçmiş zaman ekini bastırarak söyledim. "Ama -tim. Üzerinden çok zaman geçti."

"O çocukla ne konuşuyordun?"

"Kiminle?"

"O işte, daha demin yanından ayrıldığın."

"Özgür mü?" diyerek kaşlarımı çattım. "Telefon numaranı istedi."

"Benim mi?"

"Evet," diyerek elindeki kaskımı geri aldım. "İkiz kardeşi Özge, senden hoşlanıyormuş. Numaranı istedi."

Kaşlarını kaldırdı. "Sen ne yaptın?"

Omuz silktim. "Vermedim."

"Neden?"

"Nasıl 'neden?'" diyerek kaşlarımı çattım. "Verse miydim?"

"Olabilirdi," dediğinde dudaklarımı birbirine bastırdım. Yüzündeki ifade benimle dalga geçtiğini anlatıyordu ancak sinirlenmekten geri alamamıştım kendimi.

"Güzel," diyerek motora bindim ve kaskımı takarak ona bakmaya başladım. "Özge Doğan, git, bul ve numarasını sen iste, olur mu?"

Ben yanından hızla geçip giderken verdiği tek tepki gülümsemek olmuştu.

Kuzey Vurgunu [texting]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin