Vera Görkem;
Bir hafta sonra Bahadır hastaneden taburcu olduğunda, arkadaş grubumuzdaki herkes rahatlamıştı. Ne olursa olsun Bahadır'ı herkes severdi.
Bir arkadaş kaybetmek hepimize çok ağır gelirdi.
Yatağımdan kalkarak telefonumu elime aldım. Ne kadar ertelemeye çalışırsam çalışayım Kuzey'le konuşmam gerekiyordu.
Vera: konuşmamız lazım
Birkaç dakika sonra cevap vermişti.
Kuzey: tamam
Kuzey: sahile gel, hep oturduğumuz bank
Üzerimeki kot pantolonum ve ince askılı tişörtüme bakarak umursamazca omuz silktim. Hava yeterince sıcaktı, farklı bir şey giymeme gerek yoktu.
Telefonumu arka cebime sıkıştırarak odadan çıktım ve mutfakta yemek yapan anneme kısa bir bakış atarak evden çıktım. Evet, bir babam yoktu ancak annem babasının şirketinin başına geçtiği için oldukça, hatta biraz fazla, varlıklıydık. Babasının işini devralmıştı ancak şirket annem şirketin başına geçtiğinden beri en yüksek zamanlarını yaşıyordu. Annem, bunu kadınların bu tarz işleri başaramayacağına inanan aptalların gözüne sokmaktan o kadar zevk alıyordu ki.
Babam bizi terk ettikten sonra annemle ikimiz kalmıştık. Terk etmesinin sebebi başka bir kadın olduğu için babamla görüşmüyordum çünkü yaptığı şey çok aptalcaydı. Çok çok aptalcaydı. Eğer annemle boşandıktan sonra başka bir kadınla evlenseydi bunu umursamazdım ancak o, annemle evliyken başka bir kadınla görüşmeye başlamıştı. Daha sonra ise boşanmak istediğini söylememiş, onun yerine bizi terk etmişti. Birkaç sene sonra karşıma çıktığında ise onunla görüşmek istemediğimi söylemiştim.
Fakat yine de, babasına aşık bir kız çocuğu olarak çok fazla yaralanmıştım.
Derin bir nefes alarak etrafıma bakındığımda sahile gelmiş olduğumu görerek bankta oturan kişiye bakmaya başladım.
Kuzey'in yanına ilerleyerek oturduğumda, dönüp bana bakmamış, denizi seyretmeye devam etmişti. Sarı saçlarını bu karanlıkta bile fark edebiliyordum.
Düz burnunu, kemikli çene hatlarını, hafifçe dolgun dudaklarını, çatılmış kaşlarını, uzun kirpiklerini...
"Lisenin ilk senesindeydim," diyerek karanlıkta siyah gibi görünen mavi gözlerini bir saniyeliğine gözlerime değdirdi. Ardından önüne döndü ve denizi seyretmeye devam etti. "Bir arkadaşım vardı, ismi Vera. Senelerdir yan yanaydık, hep birlikte büyümüştük. Birbirimizin en yakınıydık. Ben onun onu terk eden babasının, o benim ölen ikizimin yerini dolduracak kadar yakındı bana." Bekledi birkaç saniye. "Daha sonra aynı okula yazıldık. Aynı sınıflara düşmemiş olsakta, aynı okuldaydık. Yine yan yana olacaktık ancak içimde bir korku vardı. 'Ya benden uzaklaşırsa? Ya başka arkadaşlar edinirse? Ya birisini severse?' Önce en yakınım olduğu için böyle düşünüyorum sanmıştım. Zaman geçtikçe gözüme daha güzel gelmeye başladı." Bekledi. Anlatırken zorlanıyor olmalıydı. "Ben senin en paspal, o sümüklü hallerini görmüş insandım, Vera. Seni ağlarken görüyordum, çok güzel geliyordun. Hastalanıyor, burnunu çekip duruyor ya da sümkürüyordun, tiksinmiyordum. Ter içinde kalmış kıpkırmızı suratınla yanıma geliyordun, yine çok güzel geliyordun. O terinle beni sinir etmek için bana sarılıyordun, yine de sinirlenmiyordum. Daha sonra yeni arkadaşlar edindin ki, bu en doğal hakkındı. Benden hiçbir zaman uzaklaşmadın ama onlarla çok yakınlaşmıştın. Sonra o arkadaş grubunuzdan birisinden hoşlanmaya başladın. İlk defa, sen gelip o çocuktan nasıl hoşlandığını bana anlatmaya başladığında, kalbim sancılandı. Kalbimi senin ellerine bıraktığımı ilk defa o zaman anladım ancak kendime konduramadım. Üzüldüğünde gelip bana sığınırdın, baban sizi terk ettiğinde gelip ancak benim yanımda uykuya dalabilmiştin sen. Nereden bilebilirdim ki sana karşı olan o korumacı tavrımın sebebinin sana olan sevgimden kaynaklandığını?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kuzey Vurgunu [texting]
Cerita PendekBilinmeyen Numara: ne olur kurtar beni Bilinmeyen Numara: bak, bu Bilinmeyen Numara: bu çok tuhaf bir his Bilinmeyen Numara: kalbimi senin ellerine bıraktım, istediğin her şeyi yapabilirsin Bilinmeyen Numara: ve ben boğuluyorum Bilinmeyen Numara: ka...