5 sene sonra;
Geldiğim mezarlıklara bakarak dudaklarımı yaladım. Özellikle Gökçe Teyze ve Anıl Amca gittikten sonea gelmiştim, onlar varken yanlarına gelmek istememiştim. Oğullarıyla yalnız kalmak istiyor olabilirlerdi.
Elimdeki çiçekleri mezarlığın üzerine bırakarak gözlerimi gökyüzüne çevirdim. Kuzey'i çok özlemiştim, onun boşluğu doldurulacak gibi değildi. Sevgilim olmasını da geçmiştim, o benim çocukluğumdan beri yanımdaydı, her anımda o vardı benim. Boşluğunu kapatmak elbette mümkün değildi.
Kuzey vefat ettikten sonra dağılmıştık. Ciddi anlamda dağılmıştık, arkadaş grubumuz artık yoktu. Sude ve Doğa'yı okulda ara ara görüyordum ve sadece selamlaşıyorduk, Koray'la ara ara konuşuyorduk fakat Bahadır bizimle hiçbir şekilde iletişim kurmuyordu. Kuzey'e çok değer verdiğini biliyordum fakat bu kadar olduğunu hiç tahmin etmemiştim.
Kuzey'in ölümünün ardından çok ağır bir şekilde yıkılmıştım. Uyuşturucu kullandığını bildiğim ve tedavi olması için daha çok ısrar etmediğim için ilk zamanlarda kendimi çok suçlamıştım. Uzun bir süre sonra bu yolu kendisinin seçtiğine kendimi ikna etmiştim, ya da hâlâ bunun için uğraşıyordum işte. Neyse.
O sene kabus gibiydi. Gerçekten yemiyor, içmiyor, konuşmuyor, kimseyle görüşmüyordum. Okulun bitmesine son birkaç hafta kaldığından pek sorun olmamıştı ancak yaz tatilini bomboş geçirmiştim. Kuzey'in yokluğuna alışmaya çalışmıştım fakat hâlâ başaramamıştım. Her an bir yerden çıkıp gelebilecek, mesaj atabilecek gibi geliyordu. Sanki telefonumdan numarasını silmezsem mesaj atacaktı.
Yaz tatili bittiğinde ve okul tekrar başladığında, kendime güçlü durmak zorunda olduğumu söyleyip durmuş, yavaş yavaş toparlanmıştım. Derslerime ve modelliğe çok yüklenmiştim, en iyi olmak için çok çalışmıştım.
Şu anda ise annemin şirketinde CEO olarak çalışıyor, aynı zamanda yüksek markalarla da modellik yapıyordum.
"Başardım," diye fısıldayarak elimi toprağın üzerinde gezdirdim. "En iyisi olmayı başardım, Kuzey. Çok çalıştım, asla vazgeçmedim ve başardım. Bunu bana sen öğretmiştin. Tıpkı annem gibi, kendi ayaklarımın üzerinde durmaya başladım."
Derin bir nefes aldım.
"Kuzey ben özür dilerim." Yere çökerek ellerimle suratımı kapattım. "Özür dilerim. Çok özür dilerim. Senden başkasını sevmek istemezdim ama yapamadım, Kuzey. Karşıma birisi çıktı, bana senin kadar olmasa da değer veren, senin kadar olmasa da seven birisi çıktı. Kızma bana, kırılma ne olur. Çok reddettim, kendime çok kızdım. Kalbime söz geçirmeye çalıştım, Sen Kuzey'den başkasını sevemezsin, diye çok tekrarladım. Ama yapamadım."
Yutkundum, boğazımda yutkunmamı engelleyen bir yumru vardı.
"Kızmadın bana, değil mi? Lütfen, bana kızmış olma. Sen bana kızarsan dayanamam, biliyorsun."
Ellerimi suratıma kapatarak hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. Çok kötü hissediyordum.
"Gökçe Teyze ve Anıl Amca'nın yanına gidiyorum sürekli," diyerek gözlerimi sildim. "Sizi çok özlüyorlar, Kuzey. Neden kendine bunu yaptın?"
Çünkü kötü hissediyordu, diye fısıldadı beynimden bir ses. Ve sen bunu fark etmedin.
Bu sesi susturmak çok zordu. Beni çok zorluyordu, kendimi çok fazla suçlu hissettiriyordu.
"Sadece senede bir kez ziyaretine gelebildiğim için de özür dilerim," diyerek dolu gözlerimi kaçırdım. "Ama sanki... Mezarına gelmesem, ölmemişsin gibi... Geri gelecekmişsin gibi... Of..."
Ayağa kalkarak siyah kot pantolonumun arkasını sildim. Dudaklarımı dişleyerek ağlamamı durdurmaya çalışıyordum ancak başarılı olamıyordum.
Tanrım, onu çok özlüyordum.
Ve ona çok kızıyordum, kendisine bunu yaptığı için.
Ve kendimden de nefret ediyordum, onu o gün yalnız bıraktığım için.
•
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kuzey Vurgunu [texting]
Short StoryBilinmeyen Numara: ne olur kurtar beni Bilinmeyen Numara: bak, bu Bilinmeyen Numara: bu çok tuhaf bir his Bilinmeyen Numara: kalbimi senin ellerine bıraktım, istediğin her şeyi yapabilirsin Bilinmeyen Numara: ve ben boğuluyorum Bilinmeyen Numara: ka...