3.7

4.1K 305 16
                                    

Vera Görkem;

Kapıyı açarak eve girdiğimde mutfaktan gelen seslerle kaşlarımı çattım. Saat yaklaşık dört civarlarıydı ve annem bu saatlerde eve pek gelmezdi. O genelde saat altı gibi eve gelir, odasına çekilir ve işleriyle ilgilenirdi.

"Anne?"

"Benim," diye seslendikten sonra elindeki kahve kupasıyla mutfaktan çıkarak yanıma gelmeye başladı.
"Gel," diyerek başıyla salonu işaret etti. "Seninle biraz konuşalım."

Kırk beş yaşındaydı ancak o kadar göstermiyordu. Yüzüne yaptığı hafif makyajı, boyattığı saçları ve ince vücuduydu belki de bunun sebebi.

Salona geçtiğimizde annem elindeki kupayı ortadaki masanın üzerine bırakarak açık renkli koltuğa oturdu. Yanına oturarak çantamı yere bıraktığımda hafifçe esneyerek gözlerini kaşımıştı.

"Vera, bak... Ne kadar kabul etmek istemesem de, ben yaşlanıyorum."

"Şirketin başına mı geçmemi isteyeceksin?"

"Eğer sen de bunu istersen, evet," dedi ve boyadığı kahverengi saçlarını geriye iteledi. "Sana zorla bir şey yaptıracak değilim ancak o şirket benim için önemli. Şirketin bana dedenden kalma olduğunu biliyorsun ama eğer istemez-"

"Tamam, anne," diye fısıldadım. "Olur. Ama önce bana işleri öğretmen gerekiyor. Hiçbir şey bilmiyorum. Bir de, okulumun bitmesine daha birkaç sene var-"

"Okulun bittikten sonra sen geçersin işte başa," dedi ve derin bir nefes aldı. "Hem, bu sırada şirkete gelip gider, işlerin nasıl yürüdüğünü falan da öğrenmiş olursun ancak lütfen, istemiyorsan istemediğini söyle."

"İstiyorum."

Bir süre sustuk. Aramızda bir sessizlik oluşmuştu.

"Anlat hadi."

"Neyi?"

"Kafanı kurcalayan şeyi," diyerek gülümsedi. "Farkında olmadığımı düşünüyorsan yanılıyorsun, Küçük Hanım. Bir süredir Kuzey buraya uğramıyor ve sen tekrar motor kullanmaya başlamışsın. Yanlış hatırlamıyorsam Kuzey'e söz vermiştin, bir daha motora binmeyecektin." Ardından gözlerini bileğimdeki siyah ipe indirdi. "Sorun Kuzey'le ilgili, belli ama Kuzey'i de silememişsin henüz."

"Anne," diye fısıldadım. "Saçlarımı okşar mısın?"

Gözlerindeki şaşkınlık ifadesiyle bana bakmaya başladığında yutkundum. Ben, daha önce hayatım boyunca annemden böyle bir şey istememiştim, şaşırması çok normaldi.

"Dizlerine yatabilir miyim?"

Biraz geriye çekilerek elini bacaklarına vurdu ve gülümsedi. "Gel."

Kafamı annemin bacaklarına yaslayarak bacaklarımı kendime çektim. "Anlat hadi."

"Bilinmeyen bir numara üzerinden aşk ilanları almaya başlamıştım bir süre önce," diyerek konuşmaya başladığımda annemin elleri de saçlarımda gezinmeye başlamıştı. "Önce inanmamıştım, yani, kim bilinmeyen bir numaranın arkasına gizlenirdi ki gerçekten seviyor olsaydı? Bunun sadece saçma bir şeyden ibaret olduğunu düşünüyordum ama öyle bir konuşuyordu ki, sanki en yakınımdaydı da beni en iyi o tanıyordu. Herkesten çok o biliyordu sanki beni."

"Kuzey'di, değil mi?"

"Evet," diyerek boğazımı temizledim. "Bahadır'ın motoruyla kaza yapmıştık ya bir hafta kadar önce, o gün öğrendim bana yazıp duran kişinin Kuzey olduğunu. O benim kendimden çok güvendiğim insandı, anne. Bana neden bunu yaptı?"

"İnsanlar sevecekleri kişileri kendileri seçemezler, Vera," diyerek derin bir nefes aldı, annem. Yıllara meydan okuyan bir güzelliği vardı. "Seni seviyor evet, ama bunun için onu suçlayamazsın."

"Sorun beni sevmesi değil ki anne," diyerek gözlerimi kapattım. "İnsanın kimi seveceğini seçemediğini biliyorum elbette. Sorun, beni sevdiği halde benimle o kadar yakın olmasında. Anne, sen de bilmiyor musun, ben onun için motoru bıraktım. Ben babam gittiğinde gidip onun yanında uyudum. Onun verdiği bileklik koptu diye kendimi parçaladım ben. Bunlara rağmen çıkıp bana bencilsin diyor, bana sadece kendini düşünüyorsun diyor. Yetimhanelere, hastanelere gittiğimi biliyor, kalbimin çok güzel olduğunu söylüyor ancak bana bencil olduğumu bağırmaktan da geri kalmıyor."

"Senelerdir seviyorsa çocuk seni, bunun onun canını nasıl acıttığını tahmin edebiliyorsun, değil mi Vera?" Başımı salladığımda annemin saçlarımda gezinen eli durmuştu. "Gördüğü ama hiçbir zaman dokunamadığı birini sevmek kolay değil, inan bana. Bencil olduğunu düşündüğü için değildir o bağırışu, o anlık sinirle söylediği bir şeydir."

Sustum.

"Peki, ne düşünüyorsun sen? Kuzey seni seviyor sonuçta."

"Bilmiyorum ki," diyerek yutkundum. "Bomboş hissediyorum. Hem en güvendiğim insandan kazık yemiş gibiyim hem de... Bilmiyorum. Bu hoşuma gitti ama kendime mi yediremiyorum, bilmiyorum."

Annem gülümsedi.

"Anne, ben," diyerek gözlerimi kaçırdım. "Ben onu öptüm."

Herhangi bir şey söylemedi. Sadece gülümsüyor ve saçlarımı okşuyordu.

"Bu çok saçma değil mi? Ona esip gürlüyorum 'beni nasıl seversin?' diye ama gidip onu öpüyorum."

"Korktuğun şeyin ne olduğunun farkındayım, güzelim," diyerek saçlarımı okşamayı bıraktı. Ben de annemin bacaklarından kalkmış ve oturur pozisyona gelmiştim. "Onu sevip sevmediğinden emin olamıyorsun ve uzunca bir süre de emin olamayacaksın. Çünkü Kuzey her zaman senin yanındaydı ve şu an onu kaybetmekten korkuyorsun. En yakınındaki kişiyi kaybetmemek için kendini onu sevdiğine mi inandırmaya çalışıyorsun, yoksa onu gerçekten seviyor musun?"

Bilmiyordum.

Ve galiba sorun tam da buydu.

Kuzey Vurgunu [texting]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin