4.0

4K 282 15
                                    

son bir taslağım kaldı:/

Vera Görkem;

Oturduğum yerden kalkarak üzerimdeki siyah bikinin ipini düzelttim. Hava İstanbul'da olduğundan daha sıcaktı ve ben, henüz Doğa veya Sude'nin güneşlenmesini bekleyecek kadar sıcaktan hoşlanmıyordum.

Havalar gereksiz bir şekilde fazla sıcak olduğundan hafta sonu İstanbul'dan kaçıp buraya, Bodrum'a, annemim evlerinden birisine gelmiştik ancak burada hava daha sıcaktı ve hiç eğlenceli değildi. Sıcak yüzünden hareket etmek bile istemiyordu insan.

Havuzdaki Kuzey ve Bahadır'a bakarak havuz kenarına ilerledim. Kuzey, yüzmeyi çok severdi. Küçüklüğümüzden beri ilgilendiği ve hiçbir zaman bırakmadığı tek spor yüzmeydi. Lisede herkes havalı olduğunu düşündüğü için basketbol takımına girmeye çalışırken o takıma popülerlik için girmeye çalışanlara bakarak gülerdi. Hiçbir zaman popüler olmak gibi bir çabası olmamıştı ancak her zaman göz önünde bulunurdu.

Ya da bulunurduk.

Arkadaş ortamımız lisede herkesin imrenek baktığı o gruptu. Kendi içimizden olmayan kimseyi gruba dahil etmez, kendi aramızda takılırdık. Bu da insanların çok dikkatini çekerdi. Gruba dahil olmaya çalışan insanlar ise her zaman bize saçma gelmişti.

"Vera, suya gelsene hadi. Ne bekliyorsun?"

Bahadır'a karşılık havuza atlayarak yüzeye çıktım. Havuzun boyu yüksekti, iki metre civarında olması gerekiyordu.

Yanıma gelen Bahadır'la açık saçlarımı suratımdan çektim ve kaşlarımı kaldırdım. "Aklından beni boğma gibi planları geçirmeye bile çalışma, Baha."

"Aman be," diyerek suratını buruşturdu. "Ne kadar da ruhu ölmüş bir insansın. Canlan biraz."

Ben umursamaz bir ifadeyle ona bakmaya başladığımda gözlerini kosarak havuzdan çıktı. "Benim karnım acıktı. Doğa! Sude! Kalkın artık! Sabahtan beri güneşleniyorsunuz zaten, bana yemek yapın."

Bahadır Sude ve Doğa'yla ona yemek yapmaları için tartışmaya başladığında ben de bana bakan Kuzey'in yanına ilerledim.

"Hadi yarışalım."

Güldü. Güldüğünde yanaklarında oluşan çukurlar çok güzeldi.

"Bilerek yenilmem ama?"

"Hiçbir zaman yenilmiyorsun ki," diyerek geriye giderek sırtımı havuza yasladım. Hiçbir zaman yenilmiyordu, her seferinde beni yeniyordu ancak bunu yapmaktan hiçbir zaman vaz geçmeyecektik. Onun yeneceğini bile bile yarışırdık. "Hadi, üç deyince."

"Bir-İki-Üç!"

İkimiz de aynı anda hızlı hızlı kulaç atmaya başladığımızda Kuzey'le böyle olmayı ne kadar sevdiğimi bir kez daha fark etmiştim.

Ondan uzak kalmaktan hoşlanmıyordum ancak tekrar kırmaktan korktuğum için eskisi kadar da yaklaşamıyordum.

Her zaman olduğu gibi yine benden çok daha önce karşıya dokunan Kuzey'le su yüzeyine çıkarak saçlarımı geriye attım. "Küçüklüğümüzden beri yüzdüğün için hep sen beni geçiyorsun."

"Güzelim, biz o kurslara beraber yazılmıştık."

Kaşlarımı çattım. "Ama sen devam ederken ben bırakmıştım. Sen daha çok ilerledin."

Güldü.

Mermerden destek alarak havuzdan çıktığımda kaşlarını çattı. "Bu kadar kısa süre için mi havuza girmiştin?"

"Aslında, hayır," diyerek havlumu elime aldım ve üzerimi kuruladım. "Ama karnımın acıktığını fark ettim."

Kuzey de mermerden destek alarak sudan çıktı ve yanıma gelerek omuz silkti. "Karnının acıkması iyi bir şey tabi."

Havlusunu almak için bana arkasını döndüğünde gerilen sırt kaslarına bakarak derin bir nefes aldım. Senelerdir yüzmeyle uğraştığı için hem boyu çok uzundu, hem de omuz ve sırt kasları çok fazlaydı.

"Sen ajansa kaydolmuştun, fotoğraf çekimi falan olmuştu. Ne oldu?"

"Dün aradılar tekrar, yeni çekimler için. Bir markanın modelliğini yapacaksın, beğenilirse yayınlanacak demişlerdi ama Bodrum'dayız. İstanbul'a dönünce gideceğim."

Eve ilerlemeye başladığımızda birkaç saniye bekledim. Ardından "Kuzey, dikkat!" diye bağırarak hızla sırtına atladım.

Gülerek ellerini bacaklarıma yerleştirdi ve düşmemem için tutarak içeriye ilerlemeye devam etti. Ben ise boynuna sıkıca sarılmış, kafamı da kafasının üzerine koymuştum.

"Lan!" diye bağıran bir sesle kaşlarımız çatıldığında, uykusundan uyanmış olan Koray karşımıza geçmiş bize ters ters bakıyordu. "Ben canımı bırakıyorum Bahadır ayısına yemek yapacağım diye, siz burda gülüşüyorsunuz."

"Sude ve Doğa?"

"Makarnayı soslu yapmak için sosu makarnanın suyuna atmalarından sonra onları kovdum."

Kuzey'in sırtından inerek mutfağa ilerledim ve Koray'in söylediği şeyin gerçek olduğunu görerek suratımı buruşturdum.

"Makarnayı sade yapalım. Yanına da patates falan kızartırız. Buzlukta olacaktı."

"Vera," diyerek kolumu tutan Kuzey, kulağıma eğildi. "En azından şort giyin. Evin içindeyiz."

Normalde kıyafet olaylarına karışmadığını biliyordum, insanın istediğini giymesi gerektiğini savunurdu. Öyleydi de aslında ama evin içinde olduğumuzdan şort giymemi söylemişti.

Başımla onaylayarak odama ilerledim ve yere koyduğum valizden bir şort alarak bacaklarımdan geçirdim. Üzerime başka bir şey giymeme gerek yoktu, hava zaten çok sıcaktı.

İçeriye geri dönerek makarna yapan Koray'a baktım. "Sade yapıyorsun, değil mi?"

"Evet."

Kuzey de buzluğa attığımız hazır patateslerden bir paket açmış, onları kızartıyordu.

"Bahadırlar nerede?"

"Evin önündeydiler."

Koltuğa geçerek oturdum ve onları izlemeye başladım. Yapılacak, yardım edilecek başka bir şey yoktu zaten. Şu durumda yapacağım tek iş onları izlemek olacaktı.

ya mesaj atsanıza sohbet ederiz

Kuzey Vurgunu [texting]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin