VI

153 56 44
                                    

Caner'in ağızından ;

Gece o kadar bunalmıştım ki biraz hava alırım die düşünmüştüm.
Zaten sessiz sakin bir yerde otururduk,geceleride hepten sessiz bir hal alırdı.

Ormana doğru koşmak istedim,sanki karıma yaptıklarımdan bi nevzi kurtulucak mışım gibi. Evet evet nalet olsun ki evet onu aldatıyodum. Bu üstümdeki suçluluk duygusundan nefret ediyorum.

Onu aldattığım günden beri o kadar kötüyüm ki. Sanki biri nefesimi kesiyo hemde bunu ona en  yakınıyla yapmam beni daha çıkmaza sokmuştu. Elbette bir gün ögrenicekti.
Ögrendiğinde hali ne olurdu? Kestiremiyorum.

Öyle bi hızla koşuyorumki sanki sonsuzluğa koşar gibiyim. Kulağımda müzik sesleri ve dünyayla iletişimim kopmuş gibiydi.

Bunu ona yapamam die düşündüm bununona yapamam. Söylemeliydim ona bi ilişkim olduğunu ve bunu benden duymanın daha iyi olacağını söylemeliydim.

Geri döndüm bugün dicektim ona. Tüm cesaretini toplamıştım artık. Ona seni 4 yıldır aldatıyorum dicektim. Çok zordu belki ama onu daha fazla kandıramdım.

Evin kilidini çevirmeye çalışırken sanki bi hışıltı gelmişti arkama baktığımda onun bi kedi olduğunu gördüm.
Tekrara kilidi çevirdim kapıyı açtım ve karşımda siyahlar içinde kapşonlu bi adam çıkmıştı karşıma.

Ben onun yakasından tutmadan o bana silah çekmişti bile. Hazırlıklı gibiydi.
Uzun boylu renkli gözlü biriydi. Yaşı 28 dir düşünmüştüm yüzünü göremesemde fiziginden anlamıştım.

"Sen kimsin? Hem gece bu saatte benim evimden çıkıyosun hemde bana silah doğrultuyosun."
Böyle özgüvenli olmamın nedeni filimlerde hep böyle olmuştur hemde zaten sılıcak gibi havası yoktu.

"Yürü"

Sadece yürü mü yani oldu.

Elimle hemen silahı tutan eline vurmuştum ve tabimi düşmemişti sonra tam ona yumruk atıcakken kendimi bi anda yer de bulmuştum.

Sanırım bayılıyordum.
"Sen" diyebildim sadece. Gözlerim kapa....

***

Gözlerimi açtığımda o kadar pis bi koku vardıki sanki 10 ölmüş kişinin kokusunu bu odaya tıkmışlar gibiydi.

Başım feci şekilde zonkluyordu ve üstüme baktığım da baya hırpalanmıştım. Üstüm başım yırtılmış elim yüzüm kanlar içindeydi.

Ayağa kalmaya çalıştım ama sendeleyip geri yere düştüm.

Kapının kilidi dönmüştü.
İçeri yine kapşonlu siyahlar içinde ki o adam girmişti. Elinde sadece bi su ve kuru bi ekmek vardı.
Kuru bi ekmeğe bile çok ihtiyacım olduğunu hissettim.

Gelip önce ellerimi bagladı şimdiyse ayaklarımı.

"Acaba nasıl yemek yicem yada sen gerçekten kimsin?"

"Ellerin önünde öyle yersin. Kim olduğuma gelirsek. Sanırım senin ecelin."

"Karım polis benim bunu biliyosundur emin oru*** ço**** seni geberticem."

"Buraya gelen de herkes gibi sende beni geberticegini söylüyosun ama sonunda ölen siz oluyorsunuz haberin olsun."

****

Ne kadar geçti bilmiyodum, yada saat kaç yada akşam mı sabah mı gece mi gündüz mü?

Tahminimce 4 veya 5 gün olmuştu.
Her gün sadece bir kez kuru ekmek ve su getirip çıkıyodu.

A N A F O R Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin