🔱《Bölüm 2》🔱

6K 433 183
                                    

kendinibilyeter birlikte~~



Artık tamamen umudumu yitirmiştim. O başkasını seviyordu. Onun kalbi başkası için atıyordu..
Göğüs kafesime vuran ağrıyla yüzümü buruşturdum. Sinirle orman yolunda giderken, dişlerimin kaşındığını hissediyordum. Kurdum beni zorlarken, eğer ona istediğini vermezsem, sonradan dışarı çıktığında ne yapıcağını ben bile kestiremiyordum.

"Hey sakin ol. Zorlama beni dönüşeceğim."

Sessizce fısıldarken, içimin yandığını hissettim. Hızla etrafıma bakıp, kimsenin olmadığını görünce kendimi serbest bıraktım. Kemiklerimin yapısının değiştiğini hissederken, havada takla atıp, patilerimi yere basmıştım bile. En azından ilk dönüşüm gibi acı vermiyordu. Havaya doğru bir uluma bırakırken, algılarımın açıldığını hissediyordum. Etrafta duyduğum sesler çoğalmıştı.

Hızla kendimi hazırlayıp, atağa geçtim. Karşımda ki bir tavşan öylece dururken, yavaş yavaş ilerlemeye başladım. Tavşanın kulakları dikleşmış ve aniden bacaklarını kaçmak için ayarlarken, saniye saniyesine gözlerimi kırpmadan yapıcağı atağı bekliyordum. Aniden yerinde sıçrayıp, koşmaya başlamasıyla, salise farkla ondan önce bende koşmaya başladım. Tavşan zıplaya zıplaya deliğine ulaşmaya çalışırken alayla güldüm. Tam yuvasına kaçıyordu ki hızla ensesinden yakalayıp, yere mıhladım.

Küçük gözleri ile nefes nefese gözlerime bakıp, çırpınırken bir kez daha düşünmeden pençelerim ve keskin tırnaklarımla boğazını parçalamıştım. Etrafa kan sıçradığı an, gelen çıtırdama sesiyle hızla arkamı dönüp, hırladım.

"Dostum sakin ol, benim."
Jongin'in insan bedeni ile göz göze gelince rahatladım.

Kurt formumdan kurtulup, insan bedenime döndüğümde, Sehun'un da burda olduğunu fark ettim. Jongin'in yanında durarak düz ve asil bir şekilde bana bakıyordu.

"Ben engel olamadım Jongin."

Başımı kırgınlıkla eğerken, Jongin ve Sehun aynı anda konuştu.

"Bir tavşan öldürdün diye mi üzülüyorsun!?"

Kafamı iki yana sallarken, çaresizce minik tavşanı Sehunun ellerine bıraktım.

"Hayır. O yüzden değil.."

Gözümden düşen yaşa aldırmadan, dik durmaya çalışarak konuştum.

"Bir s-sevdiği varmış."

Jongin bana sarılırken, Sehun kıskançlıkla hırladı. O da hızla gelip, Jongin'i yana ittirmiş ve sarılmıştı. Onların bu haline istemsizce gülümsedim.

"Ben onu istiyorum. Kurdum insan değilde omegayı tercih ederdi ama ben onu o kadar çok seviyorum ki, kurdum bile artık onu istiyor."

Sehun aniden konuştu.

"Onu ormana davet edip, bir aksam yemeği yiyebiliriz. Ardından ben ağzından laf almaya çalışırım."

Burukça gülümsedim.

"Ona, bizi anlatamayız."

Sehun hevesle tekrar konuştu.

"Hadi ama Chan anlatacağız demedim ki o benim yıllardır tanıdığım arkadaşım. Ve hâlâ benim ne olduğumu bilmiyor. Öylesine bir akşam yemeği yeriz. Ve bam kimi sevdiğini öğrenirim."

Kimi sevdiğini bilsem ne olacaktı ki?
Sadece gönül Yinede kafamı olumlu anlamda salladım. En azından onu görebilecektim. Tabi karşısında bana baktığı ilk an ölmezsem..

"Tamam. Şimdi git de şu tavşancığı mangal için hazırla."

Sehun olmaz anlamında omuz silkip, sinirle konuştu.

"Hep ben yapıyorum!"

Jongine bakıp, onay aldım. Ve Alfa sesimle konuştum.

"Bize mangal yap"

O da aynı şekilde bana karşılık vermişti.

"Bende Alfayım gerizekalı"

Jongin ile ikisi yarıla yarıla gülerken, sinirle tısladım.

"Ama sende omega gibi gözüküyorsun."

Jongin 'bittin sen' der gibi bakıp, hızla koşarak uzaklaşmıştı.
Sehun ise bana dişlerini çıkarıp hırlarken, bende Jonginin arkasından kaçmaya başladım. Peşimden hızla beni takip ediyordu.

"Sakin ol kuçu kuçu seni yakalayıp, Alfamıymışım, omegamıymışım göstericem sadece."

Kaçmaya devam ederken gülerek, alayla konuştum.

"Gelme lan hoşt! Geri bas!"

Ve bir hırlama sesi daha. Cidden bunlar alfa - alfa olarak nasıl anlaşıyorlardı birbirleriyle?
Arkamı dönüp, hırlamasına itafen tekrar konuştum.

"Kıçımın Alfası!"



1 hafta sonra

Sehun mutlulukla mutfaktan çıktı ve evin içinde koşturup, hızla kendini koltukta oturan sevgilisinin yanına attı. Chanyeol karşıdan ona garip garip bakarken, Sehun heyecanını dizginleyerek, konuştu.

"Baekhyun kabul etti. Bir haftadır kabul etsin diye kendimi yırttım. Ve sonunda ısrarlarıma dayanamayıp, kabul etti."

Chanyeol oturduğu yerde heyecanla dikleşmişti.

"Gerçekten mi!?"

Sehun kafasını sallayıp, Jongin'in göğsüne yatarken, cevap yetiştirdi.

"Gerçekten. Ama evde hiç etimiz kalmamış. Mecbur sen avlanıcaksın Chanyeol. Belki evden gidersinde bizde sevişebiliriz!"

Sehun sitemle konuşmuştu. Jongin de hemen eşine destek çıkmıştı.

"Evet Chanyeol git artık."

Chanyeol onlara burun kıvırarak baktı, zaten avlanmak için sızlanan kurduna kapıdan çıkarken fısıldamıştı.

"Hayır şimdi dönüşemem. Daha avımızı bulmadık."

Ormanda öylece başı boş dolanırken, kendine lanet ediyordu. Baekhyunun ne zaman geliceğini sormamıştı. Saat çoktan öğlen olmuştu. Baekhyun'un buraya akşam cesaret edip, geliceğini sanmıyordu elini çabuk tutmalıydı.

Duyduğu çıtırtı sesleriyle etrafına bakıp, anında kurt formuna dönüşmüştü. Keskin gözleriyle her yeri tararken, burnuna gelen kokuyla iyice etrafa bakmaya başladı. 5 dakikanın sonlarına doğru cıtırdamalar daha yakından geliyordu. Baekhyun'a ait çığlık ormanı doldururken, ani bir atakla hızla arkasını dönmüştü. Baek ona kocaman gözlerle bakarken aynı zamanda da korkudan kekeliyordu.

"B-bu da ne b-böyle!?"

Chanyeol onun kendisini dönüşürken görmediği için rahatlamıştı. Ona yaklaşmaya kalkınca, Baekhyun ikinci çığlığını atıp, arkasına bakmadan kaçmaya başlamıştı bile..

Diseased Love || ChanBaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin