"Nefes'im olur musun?" 1. Bölüm

3.9K 68 8
                                    

"Gelme, gelme" diye yalvarıyordum karşımda ki yaratığa.. inatla kahkaha atarak ağzının leş kokusuyla hala üzerime gelmekteydi artık kaçacak yerim de yoktu yatak odasının köşesinde ki şifonyerin üzerinde ki vazoyu alıp sertçe vurdum kafasına. kaçmaya kalktım, arkamdan ; "kaçma kız gel buraya ahh kafam" diye bağırıyordu. Tabi ki de onu dinlemeyip evden çıkmayı başardım. Yarım saat kadar koştum ne de olsa 9 canlıydı..caddeye geldiğim de arabalara dur işareti yaparak durmalarını bekliyordum ara sıra yine hızlı adımlar atmayı da ihmal etmiyordum. Artık bu sefer kurtulacaktım kararlıydım. Karşıdan gelen arabaya tekrardan el işareti yaptım yavaşladığını görünce hemen arabaya binip "nolursun ilerle..lütfen " deyip ağlamaktan kızarmış gözlerimle ona baktım. Araba da ki bayandı erkek olsaydı hemen öylece binmezdim zaten. Erkeklere güvenim, itaatim yoktu artık...

Ben Nefes zorlu 24 yaşındayım 6 sene önce kendimden 20 yaş büyük adama satıldım. Babamın sayesinde.. nefret ediyordum ondan para bürümüştü gözünü paradan başka bişey düşünmüyordu. Annemi de o öldürmüştü. hapisteydi şimdi daha önceden de suçları olduğu için müebbet yemişti. Ondan kurtuldum derken de satıldığım adamın 6 sene boyunca işkencelerine maruz kaldım. Defalarca tecavüze uğradım. Her seferinde kaçtım ama yakalandım. Ama bu sefer başaracaktım. Akşam olmuştu yine içip içip geldi kabusum olmuştu artık ama alışmıştım. 6 sene dile kolay.. "hey yavrum napıyorsun bakalım meze hazırla da içelim şöyle karşılıklı " dedi. Ağzındaki kokusu gitmeden üst üste kadeh kaldırdı. "Sen Nası bi manyaksın kalk kendin hazırla" sert çıkışmıştım. yine üzerime gelip kemerini sırtımda bulacağıma emindim. Ama onun pis laflarından iyiydi. Üstüme yürüdü geriye adımlar attım. O geldi geriye kaçtım. Artık kaçacak bir yerim kalmamıştı. "Hadi ama bi sefer de kendi isteğinle benim olsan işkence görmeyeceksin" dedi. Nefrete bürünmüş gözlerle bakarken," İşkence çekerim yine de senin altına kendi isteğimle yatmam!" Dedim. Daha da sinirlenmişti.. yine üstüme gelmeye başladı saçı sakalına karışmış bi canavar vardı karşımda. Artık kurtulmam gerekiyordu.. "gelme, gelme" diye yalvarıyordum. Ama onun umrunda bile değildi hala devam etti. En son dayanamayıp şifonyerin üzerinde ki vazoyu alıp kafasına geçirdim.

Şimdi ki zaman..

Arabada ki bayan korku dolu gözlerle bana bakıyordu." Merak etme başını belaya sokmadan arabandan ineceğim sadece beni buradan uzaklaştır." Dediğimde, "hayır hayır seni bu karanlukta tek başuna bırakmam sen önce ne olduğunu anlat, sonra yüzünde ki yaralara pansuman yaparuz bakaruz bi hal çaresine" dedi ve hafif bir tebessüm etti..
Yıllardır ilk defa bana tebessüm eden birisiyle karşılaştım yıllardır ilk defa bi insanın tebessümünü bu kadar Sıcak buldum. "Adım Nefes" dedim kendimin bile zorla işetebileceğim bir sesle.
"Hı"
"Adım Nefes" diye girdim yine konuya normal bir ses tonuyla.. "6 yıl önce babam tarafından kendimden 20 yaş büyük adama satıldım. Oysa babamın her istediğini yapardım istemeyerek de olsa atamdı babamdı yapardım işte. Ona baktım ama bir kızı değil de kölesi gibi görüyordu beni çok paragözdü para için yapamayacağı şey yoktu. Para karşılığı sattı beni. Annem çok hastaydı babam yüzünden. Onun derdini çilesini çeke çeke hastalanmıştı işte. Evden çıkarıldığımın 4. Ayında haber geldi. Babam annemi öldürmüştü. Yıkıldım onca derdin arasında hiç bu kadar yıkılmamıştım. Annemdi çok severdi beni " kızım derdi eğer bir gün bana bişey olursa sakın kendini zalimlere teslim etme" annemin bu sözünü söylerken hıçkırıklarıma boğuldum
"Şşş tamam kuzum sakin ol " dedi ve bir benzinlikte durup bana su getirdi.
Arabadan acil yardım çantasını çıkarıp yüzümde ki yaraları temizledi.
Mahçup gözlerle ve kısık sesimle
"Teşekkür ederim " diyebilmiştim sadece.
"Benim adım da Asiye"
Gözlerimi ona çevirdiğim de onun da yanağına düşmüştü yağmur damlası gibi bir kaç gözyaşı..
Sarıldım.. nedenini bilmiyordum ama yakın hissediyordum asiye ablaya karşı.
"Bu kadar duygusallık yeter Nefes hanum haydi bakalum yolumuz uzun " dedi hem gözünün altında ki gözyaşlarını silip hem de tebessümle ..
"Nereye" diye şaşkınlıkla soruvermişim
"Trabzon'a gidiyrız "
"Ama benim orda tanıdığım yok ki"
Hoş burda da yoktu burada ne yapacaktım ki ama yine de ayıp olurdu yük olurdum asiye ablaya karşı..
"Nasıl tanıdığın yok ben seni tanıyrım Nefes yoksa sen beni tanımaymısın?" Dedi sebepsizce gülmüştüm güldürmüştü. Ablam da hep güldürürdü beni böyle o da beni güldürmek için elinden geleni yapardı..
Yüzümün düştüğünü görünce hemen lafa atladı yine kendime çok yakın hissettiğim asiye abla;
"Ula yine noldi? Güldiydin ha demin bişey mi dedim yoksa ?"
"Yok asiye abla sen bişey demedin.. demedin de.."
"De?"
"Ablam vardı, yüzün ona çok benziyor haraketlerin o da hep beni güldürürdü. Kendime çok yakın hissettim seni belki de bu yüzden.."
"Ablana noldi? " diye çıkıvermişti ağzından .
"B-ben 16 yaşındayken trafik kazasında öldü"
Asiye ablanın da benim suratımdan bi farkı yoktu. Arabayı hafif yavaşlatıp sonunda durduğunda, 'ben senin ablan olurum kardeşin de ' der gibi baktı. Ve gözlerimin yeniden dolmasına sebep olan şu cümleyi kurdu;
"Bundan sonra kardeşimsin nefesum acın acım, sevincin yüzümde ki gülümsemedir.."
"Ablam..!" Deyip sarıldım hemen.
"Kuzum..! "Dedi hemen ardımdan.
Çok farklı bağ vardı sanki aramızda çok farklıydı hem de ..
"Çok teşekkür ederim. Allah razı olsun Ablam.."
"Cümlemizden kuzun cümlemizden"
Deyip yola devam ettik.
Neşemiz yerine gelsin diye teyyipten müzik açtı.
"Oy çalamadum gitti sürmene havasuni ,
Oy çalamadum gitti sürmene havasuni
Bu yıl da yiyemedum
Hamsinin tavasini
Bu yıl da yiyemedum
Hamsinin tavasini "
Şarkı sözlerini üzerine bastıra bastıra asiye abla da söylüyordu bi eli direksiyonda bir elini de horon tepercesine yukarıda tutuyordu. o söyledikçe ben de gülümsüyordum. Güldürüyordu mutlu ediyordu..
Müziği kıstı, soru sormak istiyordum ama çekiniyordum.. ama tanımam gerekti çok yakın hissettiğim asiye reisi..
"Ya sen" dedim asiye ablaya bakarak
"Ne ben kuzum" dedi.
"Sen tanıtmayacak mısın kendini?"
"Uuuu doğri dedun ha oni" dedi ve anlatmaya başladı.
"Ben Asiye Kaleli, doğma büyüme Trabzonluyum kuzum, konakta yaşarız eşimin ailesiyle. Gerçi bi kişi olmasa da tam aileyuz ama o da olmasa sıkıntıdan patlarum "diyip güldü.
"Kim." dedim tebessümle
Gözleri yolda yanıma yaklaştırdı kafasını;
"Gaynanam , Saniye hanum " dedi
"Neden öyle söyledin ki " deyince
"Gidince anlarsun." Deyip güldü .
Anlamadım nasıl insandı ki.. sorularıma devam ettim
"Diğerleri?" Diye sordum.
"Gocacum mıstafa, üç gaynım var 2 yangaz bi dangoz, yangaz olanlar ikiz. Her yangazlığı yaparlar ama kalpleri pek bi temizdir. " dedi..
"Dangoz?" Diye soruvermişim hemen neden sorduysam..
"Ah o dangoz yengesinin paşasi , kimseye değişmem ha o uşağı." Deyip tebessüm etti. Anladım aralarında en çok dangozu seviyordu.
"Ne güzel bir ailen var, mutlu olduğunuz, güven koktuğunuz her halinizden belli.."
"Sen de artık benim kardeşim olduğuna göre sen de bu aileden sayılırsın he mi Nefesum?" Dedi gözlerim doldu yine.
Tam itiraz edecekken;
"Abla ben size yük olma-"
"İtiraz yok nefes hanum, hem gaynanamla beraber uğraşırız fena mı?" dedi yine bi gülüş patlattı.
"Abla ya " deyip ben de güldüm.
Elimi omzuna götürüp;
"Tekrardan teşekkür ederim" diyebildim sadece..

Hem yol yorgunluğu hem yaşadıklarım yüzünden uyuyakalmışım. Uyandığımda trabzondaydık her yeri ayrı güzeldi bu memleketin daha camdan gördüğümle böyle diyordum. Kim bilir içine karışınca nasıl olacaktım... ben böyle düşünürken asiye abla arabayı parkediyordu.
"Nefeees hadi kuzum gelduk .. "
"Abla ben uyuyakalmışım kusura bakma yolda yalnız bıraktım seni.."
"Estağfirullah kuzum olur mu hiç." Deyip tebessüm etti ve arabadan indi. Ben de emniyet kemerimi çözüp indim. Konağın önündeydim çok güzeldi. Belki de yuva olurdu burası bana? Kim bilir.. diye kendi kendime söylenirken asiye ablanın sesini işittim.
"Nefes hadi kuzum gel."
"Geliyorum Ablam." Dedim korkuyordum açıkcası. Ya beni istemezlerse, ya kötü bakış atarlarsa dayanamam ki. Ama zorla da duramam. Giderim bakarım başımın çaresine diye düşünürken Kapı açıldı. Karşıdan 8-9 yaşlarında bi kız çocuğu
"Anneeee" diye bağırıyordu.
Demek asiye ablanın bir de dünyalar tatlısı kuzusu vardı.
"Nefes bu benim kızım Balım.
"Merhaba Balım ben Nefes memnun oldum " dedim ve yanağından öptüm.
"Merhaba." Dedi ve utanırcasına tebessüm etti.
"Haydi Nefes içeri girelim" dedi ve kafamı onaylar manasında sallayıp adım attık.
"Selamünaleyküm yangazlaar anam nereyedu?"
"Aleyküm selam Asiye reis pazara gitti "
Diye ses geldi içeriden.
Ayakkabılarımızı çıkartıp içeri geçmiştik. Her halinden belliydi sıcak aile ortamı olduğu. Salon ve mutfak birleşikti salonda ki masanın üzerinde siyah saçlı uzun boylu ve yanın da da sarı saçlı kısa boylu iki kişi oturuyordu. Asiye ablanın bahsettiği yangaz olmalıydı bunlar.
"Yenge misafirimizun olduğunu neden söylemedun?"
"Sanki kalkup hazırlık edecedun Murat senin ki de laf"
"Eh be yenge" diyip güldü adı Murat olan. Yanında ki de gülüyordu. Bu aile ne güzeldi yahu. Muhtaçtım biliyorum...

"Eee yenge tanıştırmayacak mısın?" dedi sarı saçlı olan .
"Üzerimizi değiştirip yüzümüzü yıkayalım tanışırsınız." Dedi asiye abla.
"Nefes gel kuzum üzerine bişeyler vereyim"
Asiye ablanın arkasından yukarı çıktım üzerime birşeyler verdi giydim teşekkür edip elimizi yüzümüzü yıkadık ve tekrardan yangazların olduğu yere salona geçtik.
"Nefes.." diye söze girdi asiye abla yangazlara bakarak.
"Nefes bundan sonra benim kardeşim bu evin kızı sizin de bacınız" dedi herşeyi anlattıktan sonra. Yangaz olan Fatih söze girdi hemen;
"Geçmiş olsun bacım, başımızın üstünde yerin var"
Muratta atıldı hemen söze;
"Yangazım doğru der bundan böyle önce Allah'a sonra bize emanetsun . " dedi Asiye ablanın yüzüne bakarak. Tam söze girecektim ki;
"Hayurdur? Kim kime emanet bakalum"
Demesiyle arkamı dönmem bir oldu.
Neydi o öyle? Nasıl heybetli girişi vardı öyle içeriye?saçlarının dağınıklığı bile bi adama bu kadar yakışır mı? Öylece bakıyordum, gözlerimi alamadım, sadece baktım...

Umarım beğenirsiniz.

"Nefesim Olur Musun?" Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin