Hoşgeldin Mirza 🌈

1.1K 39 4
                                    

Uykulu gözlerle uyuyan tahire bakarken, karnımda bişey hissettim. Elimi karnıma götürdüğümde anladığım kadarıyla benim minik prenseslerim rahat durmuyordu. Kendi kendime gülerken, Tahir'in beni uykulu gözlerle izlediğini farkettim. Hemen elini alıp karnıma götürdüm ve yüzünde ki tebessümle konuşması bir oldu:
"Anneye rahat Yok mu güzellerim?" Sonra kulağını nefesin karnına dayayıp devam etti konuşmasına Tahir:
"Bence de Yok." Diyip kahkahayla nefesi gıdıklamaya başladı.
"Ya Tahir, Tahir yapma bak gıdıklanıyorum. Tahir.. tahir lütfen yapma.." Nefes böyle konuşurken gıdıklanma hissiyle gülmeyi de ihmal edemiyordu.
"Tamaaam bu kadar eğlence yeter, şimdi hem anneyi hem de güzellerimi doyurma vakti." Diyip ayaklandı. Elimi tutup tuvalete götürdü ve kendi yüzünü yıkadı. Ben de yüzümü yıkadıktan sonra yüzümü havluyla kuruttu. Ve kucağına alıp Mutfağa doğru götürdü. Mutfak tezgahına oturttu ve buzdolabını araladıktan sonra eliyle sakalını kaşıyıp;
"Sucuklu yumurta? Kuymak?" Diye sordu.
Ellerimi karnıma sarıp çok aç olduğumu belli edercesine gözlerimi kocaman açıp konuştum:
"İkisi dee."
Güldü, dudağıma naif bir öpücük kondurduktan sonra kahvaltıyı hazırlamaya başladı. Hazırlarken ara sıra ağzıma salatalık vermeyi ihmal etmiyordu tabi ki. Görüntüsüyle doyulacak kahvaltıyı hazırladıktan sonra masaya geçtik. Kahvaltımızı yapıp hazırlandık ve bağ evinden ayrılıp konağa doğru yol aldık. 1 saat süren yolun ardından konağın önüne geldiğimizde şaşkınca telaşlı Mustafa abiyi gördük.
"Tahir Mustafa abinin nesi var? Niye bu kadar telaşlı?"
"Bilmiyrım nefesum öğreniriz şimdi." Diyip arabadan indik ve Mustafa abinin yanına vardık.
"Abi hayurdur? Ne bu telaş? Evde bişey mi oldu?"
"Sorma koçum, yengenin birden sancısı girdi. Ne edeceğimizu bilemeduk, kan gelmeye başlayınca hastaneye yetişemeyiz diye ebe Fatma anayı çağırdum hemen içeri girdi beni de sokmayler ne oldu ne bittu bilmeyrum Tahir.."
"Mustafa abi sakin ol. Bak korkma hiç bişey olmuycak, asiye ablam yanında bebek de kucağında olucak söz." Diyip içeri girmek için kapıyı açtı nefes. Açtığı kapıdan Asiye'nin son ses baslı bi şekilde ıkınma sesi geliyordu. Nefes kapıyı kapatıp, mutfakta ki saniye hanımın yanına gitti hemen;
"Saniye anne Ablam nasıl? Bebek iyi mi?"
"Daha doğmadi bilemyrız sen şu temiz havluyu al yukarı götür ben de su ısınınca getirecum hemen."
Saniye hanımın elinden havluyu aldığı gibi Asiye'nin yanına çıktı nefes.

"Ablam! Korkma birazdan bebeğin elinde olucak. Şimdi elimi sıkıca tut, ve ebe ne söylüyorsa onu yap tamam mı? Hadi güven kendine, ıkınabildiğin kadar ıkın, hadi Ablam."
"Asiya haydi kızım son bi kez daha ıkın bak kafasi  gözükti hadi kizum." Ebe bi taraftan böyle söylerken, asiye nerdeyse ecel teri döküyordu. İkinci çocuk olmasına rağmen baya bi zorlandı. Nefes de Asiye'yi böyle görünce ikiz doğuracağı aklına geldi ve kendini rahatlatmak adına asiyeye söylediği sözler geldi. Asiye'nin elini sımsıkı tuttu ve ona güç verircesine 'yapabilirsin' anlamında Asiye'ye baktı. Ebe, Saniye hanımın getirdiği sıcak suyu havluyla buluşturup karnına koydu Asiye'nin. Son bi kez daha ıkındıktan sonra, dünyanın en güzel ağlama sesi duyulmuştu. Asiye derin bi nefes alıp tebessüm ettti ve gözlerini yumdu hemen. Çocuğu temiz eşyalarla sarıp üzerinde ki kanı temizleyip güzelce giydirdi nefes ve Asiye'nin kucağına verdi.
"Rabbim acısını göstermesin Ablam.. senin gibi annesi olduğu için çok şanslı."
"Amin kuzum amin.. darısı minik prenseslerde onları da sağ sağlim kucağıma almak nasip olur inşAllah."
"İnşAllah Ablam.." dedi ve Asiye'nin rahat etmesi için elinde ki bebeği alıp Asiye'nin güzelce yerleşmesini bekledi.
"Benum aslan parçam. Babanesinun ballisi kurban olsun babanesi. " diyip bebeği nefesin elinden aldı saniye hanım.
"Ben Mustafa abiye haber vereyim." Diyip tebessüm edip odadan çıktı nefes. Hemen aşağı inip tahiri ve Mustafa'yı çağırdı ve yukarı gelmelerini söyledi. Mustafa içeri girdi ve saniye hanımın kollarında ki minik bebeği görünce göz yaşına sahip çıkamadı. Hemen yanı başına varıp;
"Babasının Aslan'ı hoşgeldun dunyamıza.." diyip kokladı. Elinde bebekle Asiye'nin yanına gidip alnından öptü. O sırada nefesin omzundan sarılmış halde olan Tahir söze girdi;
"Hayırlı olsun, Allah hayırla büyümeyi nasip etsin abim.. geçmiş olsun yengem.. " dedi ve tebessüm etti.
"Sağol paşam darısı size inşAllah.."
"Sağol koçum amin." Diyip tebessüm ettikten sonra, onları yalnız bırakmak adına dışarı çıktılar. Herkes kendi odasına çekilmiş, evde çıt yoktu.
"Tahir ben telaştan sormayı unuttum yiğit nerde, balım da yok?"
"Yangazlar Osman babama götürmüş Nefes'im, abim aradı gelirler şimdi hep birlikte."
"Ha iyi tamam. Ben de aşağıya iniyim de bişeyler hazırlıyayım asiye ablaya, sen bişey ister misin?"
"Dur nefesum ben hazırlarum sen yat dinlen."
"Tahir ben iyiyim, asıl herşeyi sen halledince kötü olmaya başlıyorum.. yahu bırak az ev işleriyle uğraşayım. Merak etme ben de bebekler de gayet iyiyiz.."
"Nefes ben hal-"
"Kendimi kötü hissedince söylerim söz." Diyip Tahir'in yanağına uzunca bi öpücük kondurduktan sonra aşağı bişeyler hazırlamaya gitti nefes.
——————————***———————————-
Gece olmuş minik mirzanın ağlayışı tüm eve huzur veriyordu. Herkes onla uğraşıyo, kendini tanıtıyordu. Evet asiye bebeğine mirza ismini koymuştu. Osman hoca da ismini kulağına üfleyip, Asiye'ye bişey ihtiyaç olursa arıyacağını bol bol tembihledikten sonra Konak'tan ayrılmıştı. Saatin geç olduğundan dolayı herkes odasına dağılmış, nefes ve Tahir yiğitin odasında yiğite masal anlatıyordu. Yiğit birden masalı yarıda kesip:
"Anne, benim kardeşlerim ne zaman doğucaklar? Mirza çok tatlı, ama benim kardeşlerim herkesten tatlı. Benden bile.. hem ben kardeşlerime sürpriz yapıcam, onlara resim çizicem." Diyip Tahir ve nefese baktı. Nefes ve Tahir birbirlerine bakıp güldükten sonra sözü nefes aldı:
"Ah benim oğlum büyümüşte kardeşlerine resim de çizermiş. Sen onlara en büyük sürpriz, en büyük hediyesin zaten bitanem.. senin gibi abileri oldukları için çok şanslılar."
"Asıl senin gibi güçlü anneleri oldukları için çok şanslılar Anne, benim gibi.." dedi ve annesinin yanağını öptü. Tahir yiğitin elini ellerinin arasına alıp;
"Sen hepimizden şanslısın yiğidim.. " diyip saçını kokladı.
"Babam." Diyip tahire sarıldı yiğit. Bu aile gerçek aileydi.. gerçek sevginin, huzurun, güvenin, sadakatin, barındırdığı aileydi. Bu aile gittikçe büyüyor, büyüdükçe güzelleşiyordu.
———————————***———————————Sabahın 6.30'da uyanmak emin olun nefesin fikri değildi. Hamilelikten olsa gerek uyku düzeni bozulmuştu. Nefes, yanında kedi gibi uyuyan Tahir'in yanağına naif bir öpücük kondurduktan sonra elini yüzünü yıkayıp tabi ki de uykulu gözlerle kahvaltı hazırlamaya başladı.

"Nefesim Olur Musun?" Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin