Bir kıskançlık meselesi..

1.2K 47 3
                                    

Öylece sarılırken Tahir birden bağırmaya başladı;
"Kalkun ula! Kalkun! Baba olayrum babaa! Küçük kaleli geleyyi Kalkun .!"
"Tahir napıyosun bağırmasana bütün evi ayağa kaldırıcaksın...
hah al işte gördün mü uyandırdın herkesi.."
"Ula noli neye bağıraysun böyle."
"Baba oluyayrum mustafa kaleli babaa! bağırmayayum da Ne edeyum?"
"Vay aslanım hayırlı olsun. Allah sağ sağlim kucağınıza almayu nasip etsun .."
"Amin abim amin." Diyip sarıldılar..
"Yenge hayurdur heycanlanmadun?"
"Ben biliydim paşam.. nefesin sağa söylemesuni bekleduk.. hayırlı olsun tahirum."
"Sağol yengem.."
Murat girdi hemen konuya;
"Deli Tahir'in baba heycanu.. bakun hele," diyip güldü ve abisine yaklaşıp devam etti;
"Ne ara ettuniz ha oni." Diyip göz kırptı.
"Muraat ! En mutlu günümde kaşımayayım abicim!"
"İyi de tamam hadi hayurlu olsun." Dedi ve sarıldı.
"Junior topçu Fatih geleyyi desene..
Hayırlı olsun abim." Diyip Fatih de sarıldı.
"Allah analı babali büyütsün tahirum, gelun hanum, hayırlı olsin."
"Sağolun saniye hanım.. çok teşekkürler."
"Ah be anam torunun olayi senin soyundan, sevinmedun mi?"
Saniye bir an önce yüzünde ki hiç sevinmemiş maskesini düşürüp;
"Vallahi daha fazla dayanamayacum gel ula buraya, anasının oğlusi baba mı olayi."
"Anam." Diyip elinden öptü Tahir. Herkes tebrik ettikten sonra kahvaltıya oturdular nihayet.
"Tahir."
"Buyur nefesum canın bişey mi isteyyi hemen alup geleyum , noldi miden mi bulandi yine" Tahir böyle hızlıca sorularını sorarken nefes onu nihayet susturmak için ağzını eliyle kapattı ve gülerek söze başladı;
"Tahir sakin ol, şey dicektim bugün hastaneye, bebeği kontrole gidelim mi beraber."
"Gidelum tabi hem alışveriş merkezine de gideriz.. minik prensesime minik elbiseler alıruz." Diyip nefesin saçından öptü.
"Tahir, az sakin ol daha cinsiyetini bilmeden, belki erkek olacak."
"Yiğite bence kız kardeş lazım. Biz yine de yapalum alışveruş sonra cinsiyeti belli olunca daha çok alıruz, kızım anla da heycanlandum."
"Tamam Tahir öyle olsun." Diyip güldü nefes. Kahvaltılarını bitirmişler Osman hoca yiğiti getirmişti. Kapıyı nefes açtı ve tam yiğiti kucağına alacakken;
"Nefes sen napaysun? Çekil şurdan ben alırum yiğiti sen git hazırlan hayde."
"Ya Tahir oğlumu niye kucağıma alamıyorum ben?"
"Yüklüsün de ondan, Allah Allah delirtme adamı geç içeri hazırlan işte."
"Anne, Tahir abim yüklüsün derken ne demek istedi?"
"Yiğidim.. sağa kardeş geleyi." Nefesin söylemesine fırsat vermeden Tahir atlamıştı konuya.
"Ben abi mi oldum şimdi?"
"Abi oldun annecim.." diyip yiğite sarıldı nefes.
"Heyyyoo kardeşim olucak Osman dede duydun mu kardeşim olucak... ya ya ya şa şa şa benim kardeşim çok yaşa." Diye bağırmaya başladı yiğit. Tahir, nefes ve Osman hoca yiğite gülüyordu ve Osman hoca aldı bu sefer sözü;
"Hayırlı olsun nefes kizum, Tahir oğlum. Allah sağ sağlim dünyaya gelmeyi nasip etsun inşAllah." Diyip tebrik etti.
"Sağol Osman babam. Amin inşAllah.." diyip babasına sarıldı nefes.
"Sağol Osman Hocam." Diyip elini öptü Tahir.
"Ee nasilsın kizum, bu deli üzeymi seni?"
"Yok Osman babam, çok güzel bakıyo bana gözün arkada kalmasın." Dedi ve tahire bakıp kolunu sıvazladı. Tahir de nefesin bakmaya doyamadığı gözlerine bakıp tebessüm etti.
"He iyi madem.. Benim de camide işlerim var, daha sonra görüşürüz Allah nasip ederse, hayde kalun sağlıcakla." Dedi ve ordan ayrıldı Osman hoca.

———————————***——————————

"Hazır mısun nefes?"
"Hazırım Tahir hadi çıkalım."
"Anne ben de gelebilir miyim? Kardeşimi ben de görmek istiyorum."
"Gel tabi bitanem, sen gelmeden olur mu ki ya?" Diyip yiğitin burnunu sıktı.
"Olmaz ki ya."diyip Tahir'in kucağına atladı yiğit. Evden çıkıp hastaneye vardılar. Sıra almadıkları için sekreterden rica edip aralarda doktorun yanına girmelerini söylediler. Sekreter ettikleri ricayı geri çevirmedi ve;
"Bu hastadan sonra siz girebilirsiniz." Diyip tebessüm etti.
Tahir, nefes ve yiğit doktorun kapısına gelmişlerdi. Tahir doktorun ismini okudu;
"Ferhan Dönmez. İyi bari kadınmış."
"Erkek olsa nolcak Tahir?"
"Başka doktora gidicez nefes, ne olacamuş?"
"Ben sana boşuna hödük demi-" nefesin sözünü kesen içeride ki sekreter olmuştu.
"Nefes kaleli."  Dedikten sonra üçü içeri geçtiler. Nefes gülmemek için dudaklarını kemiriyor, Tahir ise şaşkın ve bi o kadar da sinirli bi şekilde hem nefese hem de doktora bakıyordu.
"Buyurun nefes hanım.. siz içeri geçin, karnınızı açın, hazırlandıktan sonra haber verin."
"Açamaz karnını."
"Pardon, anlamadım?"
"Tahir heyecandan Ne dediğini bilmiyor Ferhan bey kusura bakmayın." Diyip hem gülüp hem hazırlanmaya başladı nefes.
Doktor gülerek nefesin hazırlanmasını bekledi.
"He! heyecan benum baba benum ne oldi? Kusura bak!." Diyip nefesin yanına gitti Tahir.
"Tahir napıyosun adama ya, kusura bak falan?"
"Nefes delirtme, onu bağa savunma."
"Ay yok, Senin kafan atmış."
"Attu." Dedi Tahir sinirli bi sesle. O sırada doktor geldi ve;
"İkinci çocukta pek fazla heyecan Olmaz ama Tahir bey baya heycanlı." Dedi gülümseyerek.
"Merhametiyle, sevgisiyle dünyanın en iyi babası.." dedi nefes, tahire tebessüm ederek.
"O baba, dünyanın en güzel annesine kurban olsun." Dedi ve elini tutu nefesin. Diğer eliyle de yiğiti..  o sırada doktor bebeğin kalp atışlarını açmış, ekranda minik bi bebek görünmüştü.
Tahir ve nefes birbirlerine dönüp sanki daha da sevdalanmışcasına, aşkla bakıyorlardı. Doktorun sesiyle irkildiler;
"Minik bebeğin kalp atışları gayet düzenli, kendisi de çok sağlıklı maşAllah. Ama bebek iyi diye annenin kendisini aç bırakmaması lazım.. sağlıklı bi şekilde beslenmesi gerekiyor. Ben zaten bunları size fotokopi halinde vericem, neler yiyip neler içeceğinizin hepsi o kağıtta yazılı olacak."
Tahir heyecanlı ve sakin bi ses tonuyla;
"Cinsiyetti belli mi? Kız mı? Erkek mi? "
"Bunu şu an göremeyiz Tahir bey, bunun için bebeğin 3 aylık ve üstü  olması lazım.. bidaha ki kontrolde bakarız.." diyip gülümseyerek nefese peçete uzattı ve yanlarından uzaklaştı.
"Tahir...!minik kalbinde ki sesleri duydun mu?"
"Duymam mı nefesim..babası kurban olsun o kalp atışlarına. ."
"Kardeşimin kalp atışları aynı abisi gibi, benim de kalbim öyle atıyo dimi anne?" Diyip annesinin yanağını öptü yiğit.
"Evet annecim. Abisinin gibi aynı.. seni çok sevicek.." diyip o da yiğiti öptü ve hastaneden ayrıldılar. Arabaya binerken;
"Nefes, bidaha ki kontrole başka doktora gidicez haberin olsun."
"Tahir saçmalama, erkek diye ben bilmediğim doktorlara bebeğimi emanet edemem."
"Bunu nerden biliysın nefes?" Tahir iyice kızmıştı.
"Biliyorum, Asiye abla da bu doktora geliyo. Hem çok da güzel muayene etti. Tahir bak kıskançlığın sırası değil. Ben de meraklı değilim başka erkeklere karnımı açmaya. Ama doktor çok iyi ve güler yüzlü. Lütfen.. bebeğimiz için.."
Bebeğimiz için diyince Tahir yumuşadı, ama biraz da olsa siniri vardı hala.. hafif kafasını sallayıp arabayı kullanmaya başladı ve yarım saat sonra konağa gelmişlerdi. İçeri girince kimsenin olmadığını farkettiler;
"Allah Allah millet nerde ki?"
"Bilmıyrım nefes." Tahir sert bi şekilde cevap vermişti nefese.
"Tahir n'oluyo sana ya ne bu tavırlar?"
"Bişey olduğu yok, yorgunum ben yukarı çıkıyorum." Diyip yukarı çıktı Tahir. Bunların hepsi sırf doktor erkek diye olamazdı dimi?
Nefes de bu sefer tahire kızmış arkasından seslenmemişti bile. O da yiğiti alıp, yiğitin odasına geçtiler..
"Anne, ben bugün okulda yoruldum. Uyusam?"
Diye, sanki mahçupla soran yiğite baktı nefes.
"Uyu tabi bitanem, tatlı rüyalar." Diyip yiğitin saçını okşayıp öptü. Nefes de tam üzerine rahat bişeyler giyecekti ki midesi bulanıp hemen tuvalete koştu. Nefesin öğürme seslerini duyan Tahir de hemen kapıya çıktı ve koşa koşa tuvalete giren nefesi gördü, hemen arkasından gitti.
"Nefes iyi misin? Yine mi mide bulantısı?" Diyip kapıyı açmaya çalıştı. Ama nefes çoktan kilitlemişti bile.
"Nefes! Aç şu kapıyı!" Diyip eliyle kapıyı açmaya çalışıyordu Tahir.
"Tahir git."
"Nefes etma. Aç kapıyı az konuşalım haydi."
"Konuşucak bişey yok Tahir. Bebeğin iyi merak etme."
"Nefes saçmalaysun. Ben bi tek bebeği merak ediyomuşum gibi konuşma."
Nefes kapıyı açmış tahire dolu gözlerle baktı ve;
"İyiyim ben çekil." Diyip Tahir'i itip yiğitin odasına geçti, Tahir de arkasından. Nefes tam odaya girecekken arkasında ki tahire dönüp;
"Rahatsız etme dinlenicem." Dedi ve kapıyı Tahir'in yüzüne kapattı.
Tahir de ki bu değişik tavırlar neyin nesiydi? Nefes yiğitin yanına uzanmış, içinden içinden göz yaşı döküyordu. Tahir de tam civraya gidecekken, evde kimsenin olmadığını ve karısının hamile olduğunu aklına getirdi. Ve gitmekten vazgeçip yiğitin odasının önünde ki merdivenin basamaklarında oturdu. Nefes ağladığı belleği olmasın diye gözyaşlarını silip üzerine rahat bişeyler giydi ve mutfağa geçmek için kapıyı usulca açtı. Merdivende oturan tahiri görünce;
"Napıyosun burda yorgun değilmiydin odana gitsene."
"Nefes orası bizim odamız, ve sen olmadan ben o odaya girmek istemiyrım."
"Desene, hep bu merdivende oturacaksın o zaman."
"Nefes! ne diyısın kızım sen! Ne demek bu?"
"Ne demekse o demek Tahir! Doktordan kıskandın beni ya, senin, benim, bizim bebeğimizi kontrol eden doktordan!"
"Nefes bak."
"Sus Tahir."
"Nefesim etma böyle."
"Tahir çekilirsen geçicem."
Tahir, bi eliyle belini tuttu, bi eliyle de yüzünü avucunun arasına aldı;
"Çekilmiyorum ula! Çekilmiyorum. Sana dokunan birisini öldüresim geliyo. senin sadece bana ait olduğu yerleri başkası görünce çıldırayrum, kıskanayrum.."
"Tahir napıyosun bırak. Bak yiğit uyanacak, bırak."
"Nefes yapma güzelim, özür dilerim.. çok özür dilerim.. seni kırmak istemedum."
"Tamam çekil." Nefesin tek derdi Tahir'in kollarından kendini kurtarıp aşağıda yemek yemekti.
"Affettin mi beni?"
"Affettim Tahir çekilsene ya karnım acıktı."
"Yalnız bişey diyecum, sen böyle yemeye devam edersen benim göbekle yarışa girecez demedi deme." Diyip güldü.
"Tahir, sen merak etme, ben istesem de senin göbeğine erişemem." Diyip sanki kaçarcasına hem gülüp hem aşağı koştu, arkasından da Tahir.
Nefes hemen mutfağa geçip buzdolabını açtı, o sırada Tahir nefesin belinden tutup geri çekti;
"Sen otur yârim, ben hazırlarım."
Nefesin de işine gelirdi, bide hamiş hamiş yemek mi hazırlayacaktı?
"E iyi madem babası, hazırlada elinden bişeyler yiyelim."
"Minik prensesim ve.." Tahir nefesin yanına yaklaşıp boynuna gömüldü ve uzun uzun nefesini çekip,
"Nefesim ne yemek ister?" Dedi gülümseyerek.
Nefes tek gözünü kapatmış işaret parmağını büzüşen dudaklarına koymuş;
"Imm.. ne yemek istersin annecim." Diyip elini karnına götürmüştü.
"Bakın şunlara ya analı-kızlı iyi oldunuz siz ha." Diyip nefesin karnını öptükten sonra, dudağına da naif bir öpücük kondurdu. Bu romantikliği tabiki de nefes bozup;
"Kıymak."
"Ula nefes.. Nası da bozaysun." Diyip gülerek mutfağa geçti. Kıymağı hazırladı ve yemek masasında oturan nefesin yanına geçti. Ekmeği bandırıp up uzun uzayan kuyğmağı nefesin ağzına götürdü.
"Al bakalım.." diyip nefesi kendi elleriyle besledi.
"Tahir yeter patlıycam artık, yeter." Ağzında ki lokmalardan zar zor konuşuyordu nefes.
"Tamam bu son nefesim hadi."
Diye de zorla ağzına lokmaları tıkıyordu tahir.

İkisi böyle çocuk gibi gülerken kapının açılma sesiyle irkildiler. İçeri girenleri görünce şaşkınlıkla izlemeye başladılar.

                   12. Bölüm sonu...

Acaba kim geldi..

"Nefesim Olur Musun?" Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin