9

72 3 0
                                    

MERHABA ŞEKERLERİM.. 

YENİ BÖLÜM GELDİ :) OKUYAN VE OKUDUĞUNU "YILDIZ"A BASARAK BEĞENEN HERKESE ÇOK ÇOK TEŞEKKÜR EDERİM :**** BİTANESİNİZZ :**

YENİ YADA SESSİZ OKUYUCULARIM YORUM YAPMIYORSUNUZ BARİ YILDIZ'A BASIN :))))

SEVGİLERR :**


"Her şey için çok teşekkür ederim" diye mırıldandım. Kolumdan beni hafifçe yana itip benden önce eve daldı ve içeri girerken neşeli bir sesle

"Rica ederim ufaklık. Ama sen yine de alışkanlık haline getirme" dedi koridorun ışığını yakarken bana dönüp göz kırptı. Bir an ne olduğunu anlayamadan kapıda öylece kaldım.

****

Kendini salondaki koltuğa attığında arkasından salona girdim. Kaşlarımı çatıp ellerimi belime koydum ve tam ağzımı açacağım sırada. Elini beline koyup inledi

"Göründüğün kadar ufak değilsin sen. Sanırım sayende bel fıtığı olacağım" dedi. Daha evimde olmasının şokunu atamdan söyledikleriyle şaşkınlıktan dilim tutuldu. Bu adam resmen benim kodlarımla oynuyordu. Kendi evi gibi salonuma yayıldığı yetmiyormuş gibi durmadan bana hakaret ediyordu ve ben cevap veremiyordum. Sonunda şoku atlattığımda

"Ayaz sen ne yaptığını sanıyorsun" diye resmen çırladım. Bu kadarı fazlaydı. Kulaklarını elleriyle kapatıp

"Ne bağırıyorsun komşuları rahatsız edeceksin" dedi sakince ve koltuğa daha çok yayıldı.

Şuan sinirden vücudumdan ateş çıkıyordu.

"Ayaz evimden hemen çıkar mısın?" gözlerimi gözlerine dikmiş kalkmasını bekliyordum. Elini usta bir oyunculukla kalbine götürdü ve ciddi yüz ifadesiyle bana döndü.

"Besle kargayı oysun gözünü! Nankör müsün sen ufaklık? Hiç mi nezaket kurallarından haberin yok?"

"Ayaz seni anlamıyorum" sinirle iç geçirdim.

"Ufaklık teşekkür etmen gereken yerde bana hakaret ediyorsun ama." Başını iki yana salladı ve "Kumanda" dedi.

Anlamayarak yüzüne bakmaya devam ettiğimde ciddiyetle

"Kumanda bücür TV kumandası nerede ?" dedi.

Şuan da şaşkınlıktan nirvanaya ulaşmıştım. Ela gözleri salonda dolaştıktan sonra sehpanın üzerindeki kumandada durdu hızla kumandayı alıp koltuğa geri yayıldı. Televizyonu açıp kanallarda dolaştıktan bir spor kanalında durdu. Televizyonun sesini açıp koltuğun yanındaki yastığı sırtına aldı ve kollarını koltuğun kenarına uzattı. Utanmasa bacaklarını sehpaya uzatacak diye düşünürken hiç utanması olmadığını kanıtlayıp bacaklarını sehpaya uzattı. Şuanda en ciddi ve en sıradan işi TV deki maçın geniş özetini izlemekmiş gibi televizyon ekranına odaklandı. Bir an kendi evimde yabancıymış gibi hissettim. Onun rahatlığı karşısında kapıda dona kalmıştım.

"Asya kapıda kaldın otursana" dedi ev sahibi rahatlıyla.

Sanırım bu akşam sabır sınırlarımı zorluyordu. Ama ben o sınırı çoktan aşmıştım. Salonun ortasına doğru hızlı adımlarla ilerleyip kendi kulağımı bile tırmalayan bir sesle

"Ayaz ne yaptığını sanı.."cümlemi tamamlayamadan elim karnıma gitti ve acı bıçak gibi saplandı. Dudaklarımdan dökülecek iniltiyi dudaklarımı birbirine bastırarak engellemeye çalıştım. Kollarıma tutunan sıcak ellerle gözlerimi ona çevirdiğimde yine o endişe kırıntılarını gördüm.

Birkaç saniye önce kendinin yayıldığı koltuğa usulca beni oturttuktan sonra bacaklarımı koltuğa uzatmamı sağladı ve yaslanmam için yastığı arkama koydu. Elini yanağıma dokunacak gibi kaldırdı ve sonra dokunmadan geri indirdi. Anestezi etkisi yaratan bir ses tonuyla

"İyi misin ufaklık?" dedi. Başımı iki yana salladım. İyi değildim. Sebebi onun şuanda benle bu şekilde ilgileniyor olması ve onun beni bir anda sinir krizinin eşiğinden alıp bu kadar rahatlatıyor olmasıydı. Üzerimdeki etkisinden ciddi anlamda rahatsız olmaya başlamıştım.

"Ayaz evine gitmelisin artık" sesim az öncekine oranla sakin çıkıyordu.

Ela gözleri yüzümde dolandıktan sonra omuz silkip yere oturup sırtını benim yattığım koltuğa yasladı dikkatini televizyona çevirip

"Gidemem" dedi

"Hı?"

"Evim yok ufaklık. Ayrıca tüm gün senin şoförlüğünü yaptığım için Beşiktaş'ın maçını kaçırdım. Çeneni kapatırsan geniş özetini izleyeceğim" dedi göz ucuyla bana bakıp önüne döndü.

"Hıı?"

Kaşlarını çatarak bana döndü ve sinirle elini dudaklarıma bastırdı ve gözlerini tekrar ekrana çevirdi. Dudaklarımın üzerindeki sıcaklık tüm vücuduma yayılmaya başladı. Aynı anda saçlarından ve vücudundan yayılan erkeksi parfüm kokusu içime işlemeye başladığında hırsla dudaklarımdaki elleri uzaklaştırdım.

"Ne demek evim yok gidemem?"

Aldığı derin bir nefesi sıkıntıyla dışarı bıraktı ve ağır hareketlerle bana döndü

"Şu demek henüz bir evim yok otelde kalıyorum. Ayrıca bu maçı izlemeden şuradan şuraya gitmem demek"

Bu kez gözlerini devirme sırası bana gelmişti.

Tekrar televizyona odaklandığında bana bakmamasını fırsat bilerek onu incelemeye başladım. Siyah gür saçları kısa kesilmişti, geniş omuzları ve kol kasları üzerindeki gömleği zorluyordu. Boynunu hafif yana eğdiğinde esmer teni boynundan gözlerime döküldü. Burnuma dolan koku değişik hissettiriyordu. tanımlayamadığım bir etki bırakıyordu üzerimde.

"Arka profilden bile çok yakışıklıyım değil mi?" garip sesi sakin bir tınıyla kulaklarıma dolduğunda gözlerim onu incelemeye devam ediyordu. Algılamam birkaç saniye sürdü. Kaşlarımı çatarak ve anlamayarak

"Hıı?" dedim. Başını hafif yan çevirdi bana bakmıyordu profilden de oldukça erkeksi hatları vardı. Yine sıradan bir tınıyla

"Diyorum ki her açıdan çok yakışıklıyım. Hı değil efendim diyeceksin bücür" tekrar ağır hareketlerle televizyona döndü.

Kaşlarım daha da çatıldığında bana bakmadan elini arkaya atıp işaret parmağını kaşlarımın arasına dokundu.

"Çok fazla kaşını çatıyorsun alnın kırışacak" dedi. Gözlerim şaşkınlıkla açıldığında karşı duvardaki aynadan göz göze geldik. Yüzüme sıcaklık dalga dalga yayılırken kızardığımı biliyordum. Bunca zaman onu incelediğimi görmüştü. Utançtan yerin dibine girmek istiyordum. Ama altta kalacak değildim son cesaret kırıntılarımla savunmaya geçtim.

"Belki rahatsız olur evimi terk edersin diye bekliyorum. Bakışlarımdan rahatsız olduğunu sen söyledin" dedim.

Kurduğum cümle ne kadar mantıklı olsa da ses tonum o kadar cılızdı. Uzandığım koltuğa biraz daha yayılıp başımın altındaki yastığı düzelttim. Gözlerimi kapatıp

"Çıkarken televizyonu kapat" diye mırıldandım.

Uykunun kollarına kendimi bırakmadan derin bir nefesle kokuyu içime çektim. Bu adamda sevmediğim pek çok şey olmasına rağmen kokusunu garip bir şekilde seviyordum. Uyku ve uyanıklık arasındaki arafta o kokuyu daha yoğun hissederek derince soludum boynumun altından başıma ufak dokunuşla yastığımdan uzaklaştığında duyduğum ses sanki çok uzaktan geliyordu, kokunun yoğunluğunun aksine.

"Asya ilacını içmelisin" gözlerimi açmadan sese itaat ettim dudaklarıma dayanan bardaktan suyu yudumlamadan geri çekildi ve bardağın soğuk yüzeyinin yerine sıcak parmakların dokunduğunu hissettim. Bir an sonra yerine yine soğuk bardak aldı ve bir yudum suyla ağzımdaki acı tatla yüzümü buruşturdum. Gözlerim hala bilimcime itaat etmeyip açılmıyordu. Başım tekrar yastıkla buluştuğunda yüzümde bir sıcaklık hissetsem de bilimcim uykuya teslim oldu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 30, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

KANATLARININ İZİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin