4

62 3 2
                                    


" Tam bir haftadır gece yarılarına kadar buradaymışsın minik cadı!" bu cümle kesinlikle uyarı içeriyordu. Derin bir nefes alıp gözlerimi devirdim. Tam cevap verecektim ki Murat Bey ellerini masama dayadı ve konuşmaya devam etti.

" Abarttığını sadece ben mi düşünüyorum? Yoksa Umut sana şirkette hisse mi verdi ?" kızarken bile dalga geçebilen tek insandı. " Bu gün itiraz istemiyorum erken çıkıyoruz. Hatta hemen çıkıyoruz. Havaalanından müşterimizi alıp oteline bırakacağız. Bil bakalım oteli nerede? Tabiki de Taksim ! Taksim tam olarak benim mekanım. Sonra ne yapıyoruz? Tabiki gecelere akıyoruz.." sonra o sinsi ve çapkın bakışını atıp göz kırptı.

" Bütün soruları siz sorup yine bütün cevapları siz veriyorsunuz! Gelmek istemiyorum. Siz tek başınıza gidin ben ayak bağı olmak istemiyorum hiç havamda değilim" dedim.

Tabiki de boşa konuştuğumu biliyordum. Murat Bey plan yaptığında uymama gibi bir şansım olmadığını öğreneli uzun zaman olmuştu yine de şansımı denemek istedim. Sonuç tabiki hüsran.. Ceketimi masama fırlatıp kendi ceketini giymişti bile.

"Cadıcığım biliyor musun bazen 90 yaşında içi geçmiş huzur evinde ki teyzeler gibi konuşuyorsun. Bir dakika o teyzeler bile senden daha hayat dolu. Gidiyoruz! Seda Roma'ya gitti 3 gün yok ve biz seninle çapkınlık yapıp çılgınlar gibi eğleneceğiz."

Somurtarak ceketimi giydim ve Murat Bey'in arkasından ofisten çıktım. "Şimdi senin evine gidiyoruz 10 dakikan var şu sıkıcı iş kıyafetlerinden kurtuluyorsun ve yüzüne biraz renk verecek makyaj yapıyorsun tüm gece yanımda çirkin bir kadınla görünüp Murat yaşlanmış çirkin kadınlarla takılıyor dedirtmem"

"İltifatlarınız için teşekkürler!! Gelmek istemediğimi kaç kez söylemeliyim acaba?"

"Geliyorsun muşmula surat"

"Off!! Tamam siz arabada bekleyin ben geliyorum hemen" dedim ve arabadan indim. Apartmana doğru yürüdüğümde Murat Bey elini cebine sokmuş ıslık çalarak arkamdan geliyordu. Kapıda durdum ve tek kaşımı kaldırarak baktım.

"Ne var? Sen hazırlanırken bende kendime kahve yapar, güzel giyindiğiden emin olurum minik" dedi yanağımdan makas alıp benden önce asansöre bindi " Eee hadi geç kalıyoruz" diye söylendi.

Bu adam bazen tam bir baş belası oluyordu. İtiraz hakkı tanımıyor sürekli hayatımla ilgili kararları kendisi alıyordu. İngiltere'den geldikten sonra Türkiye'ye alışamadığını ama ben işe başladıktan sonra çok eğlendiğini söylüyordu. Hatta bir keresinde ben işe başlamasaymışım kendine bir evcil hayvan alacağını ama ben geldikten sonra gerek kalmadığını söylemişti! Resmen tek uğraşı bendim ama kızamıyordum ona. Gerçekten o olmasaydı bende İstanbul'a alışamazdım. Aslında bir birimize iyi geliyorduk. Birlikte eğleniyorduk beni bilerek kızdırdığını biliyordum ama bazen gerçekten çileden çıkartıyordu.

Dolabımın kapağını açıp kıyafetlerime göz gezdirdim. Tabiki de elbise ya da etek giymeyecektim. Skinny üzerinde yırtıkları olan bir koyu renk bir kot seçtim. Üzerine tek omzu düşük, beyaz renk, salaş ve göbeğimin hizasında biten bir bluzu üzerime geçirdim. Üzerinde şeritler olan stiletto ayakkabılarımda karar kılıp ufak siyah zincir askılı çantamı aldım. Kırmızı bir ruj sürüp odadan çıktım. Topuklu ayakkabılara alışmak aylarımı almıştı. Murat beyin sürekli söylediği gibi topuklu ayakkabıyla yürümeyi bilmeyen hiç bir kadın iş hayatında tam olarak başarılı olmaz. Sebebine gelince iyi bir yönetici olmak istiyorsan zekanla çalışmanla ve tabi görünüşünle mükemmel olmalısın der dururdu. Onun zoruyla almıştım ilk topuklu ayakkabımı. Tabi yürümeyi öğrenene kadar alaylarına alışmam gerekmişti. Onun deyimiyle çirkin ördek yavrusundan kuğu yaratıyordu.

KANATLARININ İZİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin