Heyl Efsanesine Giriş

452 43 41
                                    


Yüz yıllar önce daha Magolar( Büyücüler) Heyl topraklarından sürülmemişken diğer ırklardan izole bir şekilde yaşıyorlardı. Hayatları Heyl Mağarasındaki kristalleri korumak ve büyüler üzerinde çalışmakla geçiyordu. İçlerinden sadece bir kaç kişi Heyl toprakları dışına çıkmış ve kendi küçük dünyalarının dışında şeylerle karşılaşmıştı. Seyahat dönüşlerinde kasabanın merkezinde toplanan meraklı halka olan biteni masal anlatır gibi anlatır, bahsettikleri şeyler özellikle gençlerde büyük merak ve heyecan uyandırırdı.

Büyücüler içinde üç iyi arkadaş bir gün bu seyahatlere katılma kararı aldı. Son macerasından dönen Sinistre onlara insan kanı İçen bir canavardan bahsettiğinde kanları adrenalinle dolmuş ve merakları onları seyahat hayalleri kurmaya yöneltmişti.

Doğdukları günden beri hiç ayrılmayan üç kafadar Gris, Tierra ve Blanco en sonunda isteklerini gerçekleştirmek üzere bir gemiye yolcu olarak yazıldılar. Uzun günler süren yolculuğun ardından Yasak Liman'a vardıklarında onları yarı dev şeklinde oldukça sıcak kanlı ancak konuşmak yerine bazı sesler ve işaretlerle anlaşan bir ırk karşıladı. Elleri şifalı olan bu tür kendilerine Handiaklar diyordu.

Handiak toprakları, seyyah büyücülerin bahsettiği kan İçen ırkla komşuydu ve aralarında sınır yoktu. Dost olan bu iki ırk sayesinde kendilerine Vampirler diyen oldukça güzel ve cazibeli kadınlarla karşılaşmışlardı. Bu kadınlar o kadar güzeldi ki üç kafadarın dili hemen çözülmüştü. Heyl mağarasının kristallerinin kendi yaşamlarını temsil ettiğini ve burada yasayan büyük ruhun sonsuz yaşam ve zenginlik verecek kudrette olduğunu ağızlarından kaçırmışlardı. Övünerek anlattıkları Heyl Toprakları, vampir kadınlardan birinin oldukça ilgisini çekmiş ve ilk işi kendisini onlara misafir olmayı kabul ettirmek olmuştu.

Yola çıkan yolcular Heyl Limanına geldiklerinde akşam olmuştu. Güneşe çıkmayan cazibeli vampir, karanlığı görünce gemiden fırlamış ve soluğu mağarada almıştı. Mağarayı talan etmek üzere yanında gizlice getirdiği arkadaşları da ona katılmış, büyücü hayatını temsil eden kristalleri tek tek parçalamaya başlamışlardı. Amaçları bu güce sahip olarak safkan Anneye isyan etmekti.

Parçalanan kristaller her şeyden habersiz Magolar'ın birer birer ölmesine sebep oluyordu. Fazlasına göz yummayan mağaranın ruhu, tüm gücüyle vampirleri püskürtmüş ancak kristallerin yarısından fazlası açığa çıkan güç yüzünden parçalanmıştı. Geriye sadece bir avuç Mago kalmıştı. Olanları büyük şaşkınlık ve pişmanlıkla izleyen üç arkadaş, büyük ruh tarafından sonsuz yaşamla lanetlenmiş ve sonsuza kadar mağarayı korumakla görevlendirilmişti. Kalan bir avuç Mago ise Heyl Topraklarından oldukça uzağa bu günkü Mago Topraklarına gönderilmişti. Sadece elli yılda bir üç büyücüden biri yeni toprakları ziyaret edecek ve sönmekte olan kristallerin haberini götürecekti.

Gidecek olan lanetli büyücü, Mago lideri dışında kimseyle konuşmayacak ve görevi biter bitmez geri dönecekti. Bu döngü dünyanın sonu gelene kadar bu şekilde devam edecekti..

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
HEYL EFSANESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin