İhanet

55 16 17
                                    

Günümüz...

Sondra Safkan topraklarından ayrılmak üzereyken ani bir kararla geri döndü ve Safkan Kalesine gitmeye karar verdi. Her zamankinden daha hızlı ulaştı, kapıyı bile çalmadan içeri girdi. Mabel tahtında oturuyordu, sanki bunu bekliyormuş gibi Sondrayı görünce ayağa kalktı ve kendine bir kadeh kan doldurdu. Sondra sinirliydi, Mabel'ın bugünkü davranışının onu küçük düşürdüğüne ve planlarını mahvettiğine inanıyordu.

''Sen! Sen ne yaptığının farkında mısın? Benim kararlarıma ne hakla karışabilirsin?'' Dedi bağırarak, sesi Grafton'ı harekete geçirmişti, kapıdan girer girmez Mabel eliyle git işareti verdi. Sonra bir süredir koruduğu sessizliğini bozdu.

Mabel ''Neden onlarla ittifak kurduğunu anlamıyorum, beni aydınlat.'' Dedi tehditkar bir tonda.

''Öncelikle ben onlarla ittifak kurmadım, sadece bir şeyi görmezden gelmeleri şartıyla onlara asker vereceğimi söyledim. Mecburdum başka şansım yoktu.'' Dedi Sondra sesindeki çaresizlikle.

Mabel önce biraz düşündü, ne olabilirdi bu kadar güçlü bir kadına mecburdum kelimesini kullandırtacak. Düşündükçe içinden çıkamadı ve sormaya karar verdi.

Mabel ''Neden mecburdun Sondra?''

''Halkımdan bir çocuk kuzeylilerin çocuğunu öldürdü. Eğer anlaşma yapmasaydım, başka anlaşmalarımın şartlarını ihlal ettiğim ortaya çıkacaktı. Tabi o bir çocuk kontrol edilemez, belki bağışlanabilirdi ama sadece kellesini elimde gördüklerinde. Bunu yapamadım, çocuğu kurtardım.'' Derken sözlerinde şefkat hissetti Mabel. Sonunda anlamıştı ne olduğunu.

Mabel ''Safkan çocuk Brice.. onun için yaptın. O çocuğu sevdin öyle değil mi? Ondan vazgeçmemek seni zayıf yapıyor Sondra. Şimdiden başını çok belaya soktuğu da ortada, sevdiklerin hep sana ihanet ediyor. O senin çocuğun değil torunun bile değil, ayrıca seni korkuttuğunu da hissedebiliyorum. Onu Matheld'ın yerine koyamazsın.'' Dedi ciddi bir şekilde.

''Bunun Matheld ile bir alakası yok, çocuğu vermeme sebebim düşündüğünden çok daha farklı" yutkundu. Geçmişi hatırlamak boğazını yakıyordu. " zamanında iki çocuğu bilmeden bir caniye vermiştim, şimdi bildiğim halde bunu yapamazdım! Korkmam konusuna gelince, o çocuk seni de yok eder beni de, iyilik timsali Gabriel ile kalması ve iyi yönlendirilmesi senin için de iyi olur.'' Dedi her bir kelimeye vurgu yaparak.

Mabel aradığı fırsatı yakalamışçasına konuştu: ''Sondra bu işi çözeceğim kuzeylilerle anlaşmanı yok olmuş say, sana bir iyilik yapacağım ama karşılığında bana bir iyilik borcun olacak, anlaştık mı?''
Karşısında her söylediğini kabul etmek zorunda olan bir zavallı görüyordu. Mabel'a göre birini sevmek ve değer vermek zavallılıktan başka bir şey değildi çünkü.

''Anlaştık Mabel.'' Deyip tuttuğu nefesi verdi ve oradan ayrıldı. Krallığına dönerken yaklaşan savaştan çok Brice ile tanışmalarını düşünüyordu.

3 Sene önce... Sondra ve Brice'ın tanışması.

Sondra safkan çocukla ilgili bilgi almak için Gabriel'in evine gitmişti. Gabriel Brice'ın eğitmeniyle konuşurken salonda baş başa kaldılar.

Brice''Merhaba.'' dedi.
Sondra bu sıcak merhabaya nasıl karşılık vereceğini bilememişti.
''Çocukları sevmem!'' Dedi hiddetle.
Kaşlarını bilmişçe kaldıran Brice''Çocuğunun seni terk ettiğini duydum.'' dedi. Bunun anlamı seni tanıyorum ve düşündüğünden daha da zekiyim demekti.

Sondra soğuk bir sesle devam etti:

''Yani?''
Brice merakına yenilerek ''Üzgün müsün?'' diye soruverdi.
Sondra'nınyüzünde herhangi bir değişme olmamıştı. Mavi gözleri Brice'ın gözlerine dikilmiş, buz dağlarını anımsatıyordu.

HEYL EFSANESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin