Dostluklar, Çıkarlar ve Savaşlar

49 13 50
                                    

Fırtına Limanı

Aleka gemiye çıktığında safkan kalesinin heybetine tekrar baktı. Bu kale, bu topraklar ona Aleko'yu vermişti. Ölümcül düşmanların arasında var olmaya çalışan ve kendini gizleyerek yaşayan Aleko'yu. Bir insan nasıl olur da vampirlerin arasında onca zaman hayatta kalabilirdi? Onu ilk tanıdığında gözlerine inanamamıştı. Haydut vampirler etraflarını kana bularken, Aleko ve bir kaç vampir bir anda ortaya çıkıp haydutları geri püskürmüştü. Sonrasında Sondra'nın ve Esta’nın, Aleko ve onun gibi vampir topraklarına sürgünle ölüme mahkum edilen insanları koruduğunu öğrenmişti. Sondra'ya ve Esta'ya hayran olduğu yıllar o zamanlardı. Aleko’yla evliliği vesilesiyle tanışmışlar, aralarında iyi niyetli ve Güzel bir dostluk başlamıştı. Düşündükçe Sondra ve Este ile olan anıları yağmur gibi yağıyordu. Uzun yıllar, anı biriktirmek için onlara çok şans vermişti. Sondra’nın ticaret yaptığı gemileri – asla ispatlayamasa da- Mabel tarafından batırıldığında donanmasının en güçlü iki gemisini gözünü kırpmadan O'na vermişti. Her ne kadar zorunlu çıkar anlaşmaları ile bağlansalar da Gerlari ve Sondra’nın gerçek müttefik olması uzun sürmemişti.

Sondra.. Sondra.. sesiz sessiz söyleniyordu. Sondra henüz çıkmamıştı kaleden. Belki de yüz yüze gelmek istemiyordu. Ya da Mabel'in dediği gibi kendi aralarında kuzey meselesini konuşuyorlardı. Gözlerini tekrar yıkık dökük, terk edilmiş bir harabeye benzeyen fırtına limanına çevirdi. Esta tüm zarafetiyle karşısında dikilmiş onu izliyordu. Aleka gülümseyerek karşılık verdi.

“ Aleko nerede ? Onsuz gelmezdin..”

Aleka'nın gülümsemesi yüzünde dondu. Esta, söylememesi gereken bir şey söylediğini düşünerek üzülmüştü. Ancak ne olduğunu bilmesi gerekiyordu. Böylece eski dostuna yardımı dokunabilecekse elinden geleni yapabilirdi. Üstelik Aleko’da onun için kıymetliydi. Vampirlerin saldırdığı insanları ve melezleri yıllarca korumuş ve saldırganlara yaptığı baskınlarla çoğu haydutu ortadan kaldırmıştı. Melez krallığının gizli koruyucuları Aleko etrafında toplanmış ve Este için savaşmışlardı. 

“ O ve Ermin.. Onlar Büyük Minske'nin yardım isteğini değerlendirmek için yola çıktılar.”

Esta duyar duymaz Güverteye, Aleka'nın yanına çıktı. Korkuyla açılan gözleri, Aleka'nın gözleriyle buluştuğunda ona sımsıkı sarıldı. Aleka şefkatle gülümsedi onun bu hareketine. Esta duygularını çok açık yasayan bir kadındı. Kendini ve Sondra'yı düşündü. İkisine  rağmen Esta, her zaman sıcak kanlılığıyla ortamı bir anda yumuşatan ve soğuk rüzgarları kesen taraf olurdu. Esta, arkadaşının  omuzlarından sevgiyle tutup endişeli sorularına devam ederken Aleka'nın gözleri bir noktada sabitlendi ve kaşları çatıldı. Esta da baktığı noktaya döndüğünde Sondra’yla göz göze geldiler. Sondra yaklaşmıyor, uzaktan hareketsizce izlemekle yetiniyordu. Aleka sert bir ifadeyle seslendi:

“ Dost kalmamız için bana bir sebep söyle!”

Sondra'da aynı soğuklukla cevap verdi.

“ Düşman mıyız ki?”

Birbirlerine uzaktan bağırıyorlar, Esta ise endişeli gözlerle ikisini izliyordu.

“ sadece zorunlu müttefikleriz! Şimdilik..” Aleka sözlerini bitirdiğinde söylediklerine kendi de inanamamıştı.
Sondra sinirle gözden kayboldu. Esta konuşmak istediyse de Gerlari'nin olumsuz anlamda kafasını sallaması ona engel olmuştu.

Aleka kaleye döndüğünde limanda onu karşılayan askerlerine baş selamı vermekle yetindi. Etrafını incelerken küçük gemilerden birine takıldı gözleri. Eirene sıkıntılı bir yüz ifadesiyle çalışıyordu. Zırh ve silahları olmayınca ne kadar zarif ve minik görünüyor diye düşündü. Uzun saçlarını tepesinde toplamış , mavi gözleri yorgun bakıyordu. Üzerinde yine de elbise değil, erkek kıyafetleri vardı. Gerlari istem dışı gülümsedi. Erkek olacakken 5dk farkla kaçırmış diye düşündü. Hızlı adımlarla kızına doğru yaklaşmaya başladı. Onu takip eden Alayla ‘ya “ Yalnızca sen gel” diye seslendi. Alayla, el işaretiyle kendilerini takip eden 15 kişilik asker grubunu durdurup , Aleka'nın hızlı adımlarına yetişmek için adımlarını hızlandırdı. Eirene gelenleri görmemişti. Söylenerek ve arada küfürler ederek balıkları kasalara dolduruyordu.

HEYL EFSANESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin