"Yağız götür beni buradan. Yekta özlemiştir hem. Başlatma aşkından."
"Sus be sanki Yekta bi senin oğlun. Özlemez benim aslanım. Konuştum ben onla. Hem 'baba annemle barışmadan gelmeyin' dedi."
"Yağız çocuk daha o kadar uzun cümle kuramıyor bile." Son 35 dakikadır Yağız ile kavga ediyor, ara ara da yalvarıyordum. Bu manyakla biraz daha burda dursam delirecekmişim gibi hissediyordum.
"Sen benim oğluma gerizekalı mı demek istiyorsun? Benim oğlum değil o kadar uzun cümleler, romanlar bile yazar."
"Başlatma şimdi oğlundan. Oğluma götür beni."
"Sevda." Diyip durdu ve ciddiyetle yüzüme baktı. "İkimizin oğlu da aynı biliyorsun değil mi?" Haklıydı ve ben cevap verememiştim. Yaklaşık bi 3 saniye falan. Sonra durur muyum? Yapıştırdım tabi ki cevabı.
"Evet biliyorum gerizekalı." Pek de yapıştıramamış olmam muhtemel tabii.
"Yağiz anlamıyorum şu an neden buradayız? Mahkemeye gitmemize mi engel olacaksın? Harika planın ne?"
Kenardaki koltuk takımına gidip oturunca karşısına geçip kollarımı birbirine bağladım ve kavga moduma tam anlamıyla geçtim.
"Mahkemeyi ertelettirmek için uğraşmıyorum Sevda. Mahkeme olmasın diye uğraşıyorum. Bitmeyelim diye uğraşıyorum. Anlamıyorsun ki sen beni. Ben hiç olmayalım diye uğraşıyorum." Ağzından çıkan her kelimeyle kavga modumdan biraz daha çıktım. Konuşmasının sonunda ben de koltukta, yanında oturuyordum. Sessiz kalıp etrafı inceledim.
Bu teknenin her bir santimi hatıra doluydu. Bir yerde Yağız ile gülerken bir yerde kavga ediyorduk. İlk tanışmamız, ilk kavgamız, ilk öpüşmemiz, ilk ağlayışımız, ilk çocuğumuz. Bu tekne neredeyse hepsine ev sahipliği yapmıştı.
Yıllar önceki gibi değildi o da. Iyice yosun tutmaya başlamıştı, yaşlanıyordu. Sol gözümden akan yaşı hızla silip Yağız'a döndüm. İfadesiz bi şekilde karşıya bakıyordu. Gözleri kırmızıydı ve göz yaşının akmaması için göz kapaklarını kırpmadığını adım gibi biliyordum.
Gerçekten bu kadar üzülmenin sebebi neydi? Neden böyle olmuştuk. Gözlerimi denize diktim. O kadar anı vardı ki..
Ben seni arkadaşım olarak görüyorum.'' Yagiz önce söylediğim şeyi anlamaya çalışmış sonra birden gözleri kararmıştı. İsterik olduğu belli olan bir kahkaha atip sonra yeniden sinirli yüz ifadesine büründü.
''Hangi gözünla arkadaş olarak görüyorsun lan? Söyle oyacağım o gözünü.'' Söylediği şeyin mantiksizligini anlaması için ona 3 saniye verdim. ''3-2-1''
''Her ne kadar söylediğim şey saçma olsa da yaparım Sevda.'' Diye bağırıp ayağa kalktı. Öfkesini içinden atmaya çalışıyor gibiydi. Masayı devirdiginde iyice korkmaya başlamıştım.
''Hayatımda.İlk.Kez.Birisini.Seviyorum'' yerdeki masaya tekme, ''ama.o.beni.arkadasi.olarak.goruyor'' duvara yumruk ''ulan.sikeyim.ya'' kukreme ve masya yeniden tekme.
''Yağız bi sakin o-''
''Siktirtme lan sakinini! Ben seni sevdiysem sen de beni seveceksin, o kadar!'' Ne sanıyordu bu kendini? Sahibim falan mı?
''Ne demek ben seni sevdiysem sen de beni seveceksin? Kimsin oğlum sen sahibim falan mı? Tamam geldik buraya. Okey iyiydi güzeldi herşey ama bugün beni evime bırakacaksın hersey burada kalacak.'' Bu çıkışı benim gibi onun da beklemediği kesindi.
''Tamam'' dediğinde tam yine konuşmaya başlayacaktım ki ne dediğini idrak edebildim.
''Ne? Tamam mı?''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YÜRÜYEN TAKIM ELBİSE (BİR TÜRLÜ KITAP OLMUYOR)
Ficção AdolescenteHiç beklemediğiniz şeylerin ve hiç beklemediğiniz insanların hikayesi. 05/08/15