~~~~~~~~~~~~~~~Ceyda~~~~~~~~~~~~~~~~
Öğlen sıcağının yakıcılığıyla uyanmaya çalıştı Ceyda. Günlerden cumartesi olmasına rağmen uyanması gerektiği düşüncesi onu zorlarken yukarıya kadar çıkan geceliğini çekiştirip ayaklarını yatağından sarkıttı. O an duş mu alsa, elini yüzünü yıkamakla mı yetinse diye kararsız kalsa da duşu akşama sarkıtmanın en iyi fikir olduğuna karar verdi. Ayağa kalkıp lavaboya doğru ilerlerken sert bir kahvenin iyi geleceğini düşünerek mutfağa gidip kahve makinesini çalıştırdı. Lavaboda işlerini hallettikten sonra kulağına kulaklığını takıp kahvesiyle beraber İstanbul'u ayakları altına seren pencerenin önüne geçti.
Kahvesini bitirip koltuğuna oturduğunda stresinde hiç bir azalmanın olmadığını fark etti Ceyda. Evde olmanın kendisine iyi gelmeyeceğine karar verip gardırobuna yöneldi. Üzerine sporcu atleti ve bacaklarını ortaya seren bir tayt geçirdikten sonra, evinin sahile yakın olmasının verdiği avantajla yürümeye başladı. Ceyda dinlediği müzikle beraber etrafındaki insanları izlemeyi de ihmal etmiyordu. Günün haftasonu oluşu halkı sokaklara dökmüştü sanki. Etrafta alışveriş poşetleri ile koşturan, sözde moda ikonu kadınları görünce aciziyetlerini yüzlerine vurmak istercesine gülümsedi. Öz çekim yapan bir çift, kırmızı spor arabasıyla rüzgar gibi geçen delikanlı, köpeğini gezdiren onsekiz yaşlarında bir esmer, gündemin büyük takipçisi gibi görünen ve gazetesinden gözlerini ayırmayan ihtiyar...
Evet evet bunları son beş dakikadır görüyordu Ceyda.
Bazen bu şehrin kendisine ne kadar ağır geldiğinden ve kendisini buraya ait hissetmeyişinden dem vuruyordu. Fakat kendisini buraya bağlayan zorunluluklar bu düşünceyi aklından siliyordu.Sahile geldiğinde ilk olarak bir banka oturdu ve etrafa bakınmaya başladı. Gözlerine yan tarafında kız arkadaşının dizlerine uzanmış ve yüzünü ezberlemek istercesine inceleyen genç adama,yoğunlaştığı kitaptan sesinin en güzel tonuyla birşeyler okuyan kumral tenli bir kız ilişti. Kulağında yankılanan müziğinde etkisiyle başını masmavi İstanbul Boğazına çevirdi ve zihnine akın eden şu düşünceleri denize dökmek istercesine gözleri ile boşaltmaya başladı.
Aşk neydi?
Birine bağlanmak mı?
Ona sonsuz güvenmek mi?
Bir insanın sahip olabileceği sevginin tamamını ona bahşetmek mi?
Hayır,aşk bunların hiç biri değildi.
Aşk,kelimelerle anlatılamazdı.
Hiç bir duygu tercüman olamazdı aşkı anlatmaya.
Çünkü aşk, bütün duyguları bünyesinde barındıran bir hastalık gibiydi.
Sevgiyi ,nefreti, korkuyu ,heyecanı,üzüntüyü, sevinci..
Bünyesinde barındıran bir illet.
Aşk sadece ama sadece yaşanılırdı.
Tüm hücrelerine kadar,damarlarındaki kanında hissedercesine.
Evet aşk sadece hissedilirdi.
Aşk , birazda imkansızlığı barındırır içerisinde.
Olmazlığı,kavuşamamazlığı.....Kulağındaki müzik değişip ritim arttırdıkça düşüncelerinden sıyrılıp ayaklandı. Etrafındaki insanlardan ve ruhunu esir alan bu duygulardan uzaklaşmak istercesine temposunu arttırarak koşmaya başladı. Koşarken yüzüne işte eski Ceyda geri döndü dercesine hınzır bir gülümseme yerleştirmeyi ihmal etmedi. Yaklaşık kırk dakika koştuktan sonra yorgunluk yavaş yavaş baş gösteriyordu. Karşıdan koşarak gelen uzun boylu sarışın bir adamı göz ucuyla süzüp ellerini dizlerine dayadı, derin nefes alışverişlerin de bulunurken başını simit satan bir çocuğun sesinin geldiği yöne çevirdi. Çocuk gülümseyen suratı ile Ceydayı karşılayıp,
-Simit vereyim mi abla,
diye sorunca Ceyda da aynı içten gülümseme ile çocuğa bakıp,
-Ver bir tane bakalım,dedi.
-Hemen abla.
Çocuğun siması ve hareketleri tanıdık gelse de çok kulak asmadı Ceyda. Simidini alıp bir banka otururken aklına akşam ki teslimat işi gelmişti. Kolundaki saate baktığında 17.39'u gösteriyordu. Teslimatın gece yarısı olmasının verdiği rahatlıkla evinin yolunu tuttu. Kapının kilidine uzanırken alnından akan bir ter damlasıyla güzel bir duş vaktinin geldiğini aklından geçirdi. Banyoya yönelip suyu açtı ve küvet dolana kadar aynı zamanda üstündekilerden kurtulmaya başladı. Küvete girer girmez sıcak su ile vücudunun gevşediğini hissetti. Ceyda üzerine bornozunu geçirip gardrobunun önüne geçti. Telefonunun ekranını açtığında teslimat için hâlâ vaktinin olduğunu görünce mekana geçmeden önce kafa dağıtmaya karar verdi. Hem eğlenmek işine de gelirdi. Teslimat işi kendisinde ister istemez strese sebep oluyordu. Saks mavisi mini elbise de ve siyah stiletto da karar kıldı. Elbisesini üzerine geçirip yeşil gözlerini ortaya çıkaran bir makyaj yaptı. Saçlarını da at kuyruğu yaptıktan sonra aynadaki yansımasına bakınca yüzünde istemsiz bir gülümseme oluştu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
TACİR
General FictionCeyda dersini bitirip öğrencileri evine yolladıktan sonra bahçede arabasına doğru ilerlerken ilgili kişilere telefondan mesaj atıyordu. Teslimat işinin bugün olmaması canını sıksa da elinden gelen başka bir şey yoktu. Bu kadar büyük bir teslimatı ri...