Bu ev, bu mahalle, bu şehir, bu ülke benim için bırakılması zor şeyler. Özelliklede anılarımla dolup taşmışlarken daha da vazgeçilmezler. Yine de annem için buradan gitmeliyim. Ama sanki tek kişi kal dese gidemezmişim gibi bu ayrılış.
Annem çok az şey almamızı söylediği için zorlanıyorum. Bu hayatta ki her şey benden vazgeçmişken ben vazgeçemiyorum. Neyse ki evi satmıyoruz. Bu evde bıraktıklarıma bir gün kavuşma ihtimalim var. Bu yüzden en değerlilerini seçmek en doğrusu olur. Kalanlar için bir gün geleceğim.
Babamın bana aldığı beyaz tavşan Zuzu tüm kutuyu doldurdu ama onu asla bırakamam. Fotoğraf albümüm, günlüğüm, kırık müzik kutusu... Tamam, ağlamak istemiyorum bu müzik kutusunu yapıştıracaktım ama o kadar çok şey oldu ki unutmuşum.
"Üzgünüm Görkem. Bir hediyeye bile sahip çıkamadım." Beni duymasını isterdim. Ama artık gölgesi bile gelmezken beni duyması imkânsız.
Daha önce Görkem'i gölgesi sayesinde bulmuştum. Keşke yine bulmama yardım etseydi. Ama artık gelse bile çok geç. Çünkü artık gidiyorum ve onun gideceğim yerde olduğunu düşünmüyorum.
İki ay önce babam bizi terk etti ve şimdi biz onu terk ediyoruz. Bu canımı çok acıtsa da hayat bizi buna mecbur etti.
Dayım Hollanda'da yaşıyor ve bizi de yanına götürmek için geldi. Gece saat 3'e bilet almış o zaman kadar hazır olmam lazım. Gitmeden yapmam gereken birkaç şey var , bu yüzden dışarıya çıkmalıyım. Aşağıya indiğimde annemle dayım fısıldaşarak bir şeyler konuşuyordu. Geldiğimi belli etmek için bir kez öksürdüm.
"Anne benim dışarıda birkaç işim var" dedim.
"Neymiş o işin?" dedi dayım sorgularcasına. Zaten hep çok koruyucu olmuştur. Bir şey oldumu noktasından virgülüne kadar sorar.
" İş işte dayı çok sürmez. 2 saate gelirim." Yani sonuçta mezarlığa gidiyorum desem bir ton şey söyleyecekler.
Dayım tam konuşacakken neyse ki annem sorgulanmama son verip "Tamam ama geç kalma" dedi.
Onaylar şekilde başımı sallayıp ayakkabılarımı giydim ve evden çıktım. Taksiyle çok daha çabuk gidebilecekken özellikle uzun diye otobüse bindim. Bu da garip huylarımdan biri otobüste uzun uzun camdan bakarken hayal kurmak beni rahatlatıyor özellikle de gerçek gibi gelen hayaller...
En korktuğum yere mezarlığa tek başıma ve babamın mezarına ilk kez gelmek çok zor oldu benim için. Bilyorum babamın mezarına 2 aydır gelmemiş olmam çok saçma ve yanlış. Ama denedim yanında olmak istedim ama yapamadım. Babamın intihar etmiş olmasını hala anlayamıyorum. Görkem'in cinayetinden babamın sorumlu tutulmasını anlayamıyorum. Görkem'in cesedinin kaybolmasını anlayamıyorum. Anlamlandıramadığım bir çok şey var sormak istediğim çok soru var ama soracağım kişiler yok.
Babamı bulmak için mezarlardaki isimleri okumaya başladım
Leyla .. Mehmet.. Cansu.. Kerim.. Bahadır..
ADNAN ÇOLPAN...
Babamın adını okurken içimde garip bir his oluştu. Sanki içimde ki zaten renkleri solmuş şehir yıkılmış da yerini kurak boş bir arazi almış gibi. Babamın öldüğününe inanmak istemezken şimdi inanmış gibi kalbim...
Mezarına koştum, onun buz gibi toprağına sarıldım.
"Geldim, babam" İçimdeki fırtına gözlerimden yaş olup akmaya başladı. Titreyen sesimle onun toprağına sarılmış konuşmaya devam ettim.
"Özür dilerim baba. Sen geç kalmamızı sevmezsin ama ben geç kalmadım sen erken gittin babam. Neden ? Neden gittin babam..."
Bedenimin ölüyormuşum gibi soğuduğunu hissettim. Göz kapaklarımın ağırlığına daha fazla dayanamayıp gözlerimi kapattım. Babamın herzaman ki sıcacık bedenine sarıldığımı hayal ettim. Sıcacık kollarıyla beni sardı. Kafam göğsündeyken çok huzurluyum. Kalp atışlarının sesi o kadar güzel ki hayatımda dinlediğim en güzel şey.
"Sonsuza dek burada kalmak istiyorum. Beni sakın bırakma. Seni çok özledim BABA..."
...
...
...
...
YORUMLARINIZI VE OYLARINIZI(★) BEKLİYORUM
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gölgelerdeki yaşam
Misterio / SuspensoAylin'in bodrumda başlayan ve sonu belli olmayan hikayesine hoşgeldiniz. Aylin aşk ile sevgiyi karıştırmış bir kız Kaybettiği birçok şeyden sonra kendini korkuların ve cinayetlerin tam ortasında bulacak En önemlisi de yaşamla ölüm arasında bir çok s...