{28} Yarı Final

1.7K 113 119
                                    

Şuan çok utanıyorum.
Konuşamıyorum da..
Ne söyleseniz haklısınız.
Sövmek serbest

Jisoo

"Kızlar ne yapmamız gerektiğini biliyorsunuz! Bizim görevimiz Güney Kore'nin adaleti için savaşmak. Ve bu hisler beslediğim adam bir hırsız. Kendi çıkarım için kimseyi kurban edemem. Bu yüzden bugün onları yakalayacağız! Anlaşıldı mı?!"

Hepsi birlikte kafa salladıktan sonra hazırdık galiba. Rose cebinden telefonu çıkartarak başkanı aramaya başladı.

Jennie heyecandan tırnak yiyor,

Lisa soğuk terler akıtıyor,

Rose bacağını sallıyor,

Ben ise doğruyu söylemek gerekirse korkuyordum. Her ne kadar hırsız olsa da ondan hoşlanıyordum. Ve hoşlandığım kişinin hapise atılmasını istemiyordum. Kimse istemezdi.

"Alo başkanım?"

Rose'un konuşmasıyla herkes hizzaya girmişti neredeyse. Kafalarımız hopörlere alınmış telefonun üstünde kafa kafaya duruyordu.

"Noldu Rose?"

Yanaklarını nefesle doldurarak dışarıya tekrar verdi. Doğruyu söylemek gerekirse böyle tam bir sincaba benziyordu ve çok tatlıydı.

"Biz çeteyi bulduk."

Rose'un söylediklerinden sonra başkandan hiç ses gelmedi. Hepimiz birbirimize garip bakışlar attıktan sonra tekrar telefona döndük.

"Birazdan orda oluruz. Ekipleri hazırlayın çeteyi çökertmek için planlarımız var."

Bu sefer konuşmayı Lisa devralmıştı. Başkandan yine des gelmeyince telefonu kapatmıştık. Adam kafayı falan mı yemişti ne? Sevinmesi gerekirken ses çıkarmıyordu.. garip çok garip..

*

Karakola hızla girerek koşmaya başladık. Yerlerini bulmamız kolay olmuştu çünkü onları sarhoş edip bulucağımız zaman üstüne izleme cihazı koymuştum. Bu sayede hemen yerleri bulmuştuk.

Fakat ters giden bazı şeyler vardı. Şuan oldukları yerden uzaklaştıklarü gibi. Sanki onları yakalayacağımızı anlamışlar gibi kaçıyorlardı şuan.

Asansörün gelmesiyle dördümüzde asansörün içine doluşmuştuk. Jennie telefonunda hala onları izliyordu.

Geleceğimiz kata geldiğimizde hepimiz inerek başkanın odasının önüne gelmiştik. Kapıyı tıklatarak 'gel' sesini beklemeye başladık. Zaten hemen de duymuştuk.

Başkan donuk bakışlarıyla baştan aşağı bizi süzdü. Ardından alayla sırıtarak oturmamızı işaret etti. Garip davranışları içimde kuşku doğursada o bizim başkanımızdı.

"Tebrik ederim kızlar. Çocukları buldunuz fakat yinede bu savaşı kaybettiniz."

Kolumda hissettiğim iğneyle başım dönmeye başlamıştı. Pekala şimdi her şey yerine oturuyordu. Başkanda onlardan biriydi.

Yazardan

Jungkook bayılan kıza acı dolu gözlerle bakarak başkana döndü. Sırıtarak olayları izleyen suratına nedense yumruk atmak istiyordu. Oldu olası sevmiyordu bu başkan bozuntusunu zaten.

"Onları özel.bölgeye götürün çocuklar her şeyi öğrenme zamanları geldi. Ha birde Jihoon onların yerlerine benziyen dört kız koyun."

Yanında ki polis üniformalı çocuk baş selamı vererek odadan çıktı. Jungkook ise daha öncede çoğu kez gördüğü kızı kucağına alarak özel bölgeye götürmeye başladı.
























 Jungkook ise daha öncede çoğu kez gördüğü kızı kucağına alarak özel bölgeye götürmeye başladı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Utançtan konuşamıyorum..

Yazıcam dedim yorumlarda size ve yine yazmadım.

Özür dilerim..

Bölümler kısa süreli gelicek merak etmeyin!

Diğer kitabın bölümleride

Ve diğer bölüm ne yazık ki final 😟

Polisler VS HırsızlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin