Hoseok
Yeni işteki ilk günüm bugün. Maddi yönden fazla zengin değilim fakat gönlüm yeterince zengin, bu en güzel zenginlik değil mi zaten.
Aynada kendimi sonkez kontrol ettim ve lüks arabadan inip ceketimin önünü ilikleyerek Bay Min'in gelmesini bekledim.
Bana büyük evinde onun için basit benim için oldukça güzel bir oda verdi. Büyük bir oda olmasa bile sıcak tutuyordu beni hem eşyaları da vardı. Böyle bir işe girmek yüzümdeki gülümsemeyi arttırdı çünkü daha önceki girdiğim işler bu kadar konforlu değildi, yoruluyordum.Başımı dikleştirip havalı bir şekilde gelen patronum için yani Bay Min için arabanın arka kapısını yüzümdeki geniş gülümseme ile açtım
"Günaydın Bay Min"
Beni duymazdan gelip konforlu arabasına yerleşti ve başını cama yaslayıp ayakkabı şirketine sürmemi bekledi. Fazla oyalanmadan kapısını kapatıp şoför koltuğuna yerleştim hiç oyalanmadan da iş yerine sürdüm. Az önce ona günaydın demiştim fakat beni kâle almadı ama takmadım kafama. Buraya ilk geldiğim gün bahçıvan amca bana Bay Min hakkında ufak bilgiler verirken sabahları sinirli olduğunu ve kimseyi takmadığını söylemişti bu yüzden bu kadar takmadım.
Dev şirkete geldiğimizde hızlı hareketlerle kapısını açtım. Arabadan inip elime neredeyse fırlatırcasına verdiği iş çantasını düşürmemeye çalışarak büyük bir özenle tuttum. Elimdeki çantayı dikkatlice tuttuktan sonra başımı kaldırıp karşımdaki dev şirkete baktım
"Woaah burası çok havalı"
Ağzım açık görkemli şirketi süzerken hala böyle bir yere geldiğim için fazlasıyla şanslı hissediyordum kendimi ama tek sorun ben burada güzelce geçinip gitmeyi hayal ederken patronumun beni ne kadar zorlayacağını hiç düşünemememdi. Hiç bir şey göründüğü gibi değil derler ya bu da o hesaptı işte. Bay Min dışardan fazlasıyla sakin gözükse de içerden hiç öyle değildi yani bana göre.
Ben şirketi hayranlıkla süzerken Bay Min göz devirip önden ilerlemeye başladı
"Süzme işlemin bittiyse peşimden gel yeni çalışan.Bir daha peşimden geç geldiğini görürsem seni kovacağımdan emin ol"
Bay Min yanımdan gitmeden önce bana söyledikleri transtan çıkmama neden oldu ve başımı sağa sola sallayıp ona yetiştim. İlk günden kovulmak istediğim en son şey bile değildi.
"Üzgünüm Bay Min,daha dikkatli olacağıma emin olabilirsiniz"
"Umarım"
Gayet sakin konuşsa bile bir insanın yüzünde nasıl olur da en ufak bir mimik oynamaz diye düşünmeden kendimi alı koyamadım
Devasa şirkete adımımı hemen Bay Min'in arkasından attığım zaman ağzım ne ara yarım karış açıldı bilmiyorum. Herkes harıl harıl çalışıyor ve kafamı karıştıran şey ise neden hiç biri Bay Min için sıraya dizilmedi. Bunu daha sonra öğreneceğim şu anda tamamen patronumun bana her an diyeceklerine odaklanmalıydım. Göz ucuyla hafiften süzdüm patronumu.
O fazlasıyla mükemmel görünüyor
Asilce yürüyüşü ve attığı her adımda "Burası benim toprağım, hepinizi tek hareketimle mahfederim"dercesine yere sağlam basışları, alnına dökülen açık kahve saçları, fazla büyük olmayan gözleri ve bir insanı delirtecek kadar olan ten rengi. Tapılasıydı ve ben ilerde ona karşı bir şeyler hissetmekten şu anda korktum
O paraya gereğinden fazla değer veren birisi
O büyük bir insan
Ben onun yanında çok fazla düşük seviyedeyim ve onun beni görmesi binde bir gibi bir şey. Hani olması fazlasıyla imkansız bir mucize olursa bu hayatın beni şaşırtan bir diğer yanı olur. Hayat ne zaman şaşırtacağını iyi biliyor ve biz faniler hayatın bu mucizesine kendimizi fazla kaptırıyoruz.
Min Yoongi'ye kendimi kaptırmamalıyım çünkü üzülen taraf ben olurum bundan adım gibi eminim. Bir insanın aşkını tek taraflı yaşaması kadar kötü olan bir şey yok. Bu yüzden kendimi ona yakıştırmayarak ona bağlanacak olsam bile bunu ortadan kaldırıyorum.
Benim yapmam gereken bu zaten. Onu kendime uygun bulmadığımı yüzüme vurarak ona kapılmayı engellemek ve en güzel şekilde işime odaklanıp güzelce geçinip gitmek. Hem belki işimi güzelce yaparsam Bay Min'in gözüne bile girerim.Bu harika olur.
Evet kesinlikle işime odaklanmalı ve Bay Min'e karşı kendimi göstermeliyim.Belki beni sağ kolu bile yapar...Ah kimi kandırıyorum ki bu adam beni sağ kolu yaparsa dişimi kırarım. Umursamaz bir adamdan kendimi sağ kolu yapmasını beklemek baya olanaksız bir şey. Tıpkı bana bir şey hissetmesi gibi.
Her neyse bunlara kafamı takmayacağım. Bana verdiği para yeter zaten. Hatta paramı biriktirip ne zamandır bakıştığım küçük motoru bile almayı düşünüyorum.
Bu düşünceleri düşünerek Bay Min'i takip etmeye devam ettim yüzümdeki büyük gülümseme ile.
Merhaba,herkese şlaklı günler
İlk Sope ficim ile karşınızdayım.Bu bölüm biraz kısa oldu ama diğer bölümleri elimden geldiğince daha uzun yazacağım. Biraz acemiyim deŞimdi şunu da söylemek istiyorum.Yazım hataları,noktalama işaretleri vs. olabilir bu yüzden bana kızmayın çünkü kimi kişiler bu konuda fazlasıyla titiz.
Şey farkettim burada yazması hiç okuması gibi değil.Aklımdakileri güzelce yansıtamadım ve eğer bu yazdığım fic herkesçe beğenilirse aklımda çok muhteşem başka kurgular da var.
Umarım beğenirsiniz...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SADECE BANA GÜL (Yoonseok - Sope)
FanfictionVurula vurula insanları dehşet verici bir şekilde yok eden patronuma vuruldum.