Nihayet eve geldiklerinde Yoongi aşçının kendisi için hazırladığı masaya ilerledi ve henüz sıcacık olan yemeklerini yemek için büyük masaya tek başına oturup karnını doyurmaya başladı. Hoseok ise mutfağın yemek pişirilen tarafına geçip küçük masaya oturdu.
"Kurt gibi açım Jin Hyung,sevgili Hoseok'un için maharetli ellerinle güzel şeyler hazırladığını yemeklerin kokusundan anladım bile"
Aşçı Jin,Hoseok'un gülümseyerek kendisini ve yemeklerini övmesine karşılık olarak büyük bir sıcaklıkla saçlarını okşadı karşısında oturan bedenin. Kendisini övmesi fazlasıyla hoşuna gitti.
"Sevgili Hoseok'umuzu güzel besleyelim ki bizi bu sözlerinden ve o sıcak gülüşlerinden mahrum bırakmasın"
Hoseok için tabağa yemeklerini doldurup özenle önüne koydu.
"Kızartılmış tavuk,salata,pirinç pilavı ve tatlı olarakta bir dilim karamelli yaş pasta...Hyung sen harikasın bunlar çok iyi"
Aşçı bu kadar övgüden sonra ego kasmadan edemedi artık
" Biliyorum Hoseok ben her zaman harikayım"
Kıkırdadı ve bu egosunu komik bulan Hoseok'da kıkırdamasına eşlik etti
"Her neyse sen yemeğini ye benim artık evime gitmem gerek, saat geç oldu ve evdeki kardeşimi de beslemem gerekiyor,güle güle"
Hoseok'un omuzunu pat patladı ve üzerindeki önlüğü askıya asıp evden sessizce çıktı.
Yemeğini kısa sürede bitiren Hoseok bulaşıkları makineye dizip mutfaktan çıktı. Karşısına Yoongi'nin yediği büyük yemek masası çıktı fakat Yoongi orada yoktu. Yemeğini yiyip odasına geçtiğini düşündü.
Jin hyungunun işlerinin biraz azalmasını düşünerek masadaki tabak ve diğer şeyleri alıp bulaşık makinasına dizdi. O büyük masadaki tüm yemekleri nasıl yediğine hayret etti fakat sonra hyungunun yemeklerinin tadı aklına geldi hemen fikirini değiştirip bütün yemekleri tek başına mideye indirmesine hak verdi.Hyungu gerçekten güzel yapıyordu yemekleri ve buna bizzat şahit oldu kendisi az önce tadına bakınca.Yemekten dolayı şişen karnını ovalayarak kendi odasına çıkmak için merdivenlere doğru ilerledi. Tam bir adım attı merdivene tâki yukarıya çıkan merdiven ile duvar arasındaki, ışığı ve açık kapıyı fark edip yerinde durana kadar.
"Işığı açık unutmuş olmalılar"
Kapıyla ışığın açık unutulduğu düşüncesi ile merdivene attığı adımını geri çekip duvarla merdiven arasındaki dar kapıya doğru ilerledi.
Odaya her yaklaştığında attığı adımın ses dalgaları odadan içeriye girip adım seslerinin yankısı kulağına geri döndü. Son adımı ile kapıya tamamen vardı.
Başını ışığı kapamak için içeriye uzattığında karşısına aşağıya doğru inen orta uzunlukta merdiven çıktı. Tahminen 20 basamaklıydı.
Işığı kapatacak düğmeyi bulamadı Hoseok,bu yüzden merdivenlerden aşağıya inmeye başladı"Bay Min...orada mısınız?"
Belki patronu içerdedir düşüncesiyle seslendi fakat ses yoktu sadece kendisine yankı olarak geri dönen sesi ve adımları vardı böylece kimsenin olmadığından iyice emin oldu.
Sessizlik içinin daralmasına neden oluyordu esmer çocuğun ve her aşağıya inişinde içindeki huzursuzluk artmaya devam etti.
Başını sağa ve sola çevirerek kontrol etti etrafını,eğer bunu yapmazsa sanki birisi onu izliyormuş hissi daha fazla gerilmesine neden olurdu bu yüzden kendisini iyi hissetmek için sürekli baktı etrafına.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SADECE BANA GÜL (Yoonseok - Sope)
FanficVurula vurula insanları dehşet verici bir şekilde yok eden patronuma vuruldum.