Yoongi
Hoseok'un sandalyesini ittirerek yol kenarında yürüyorduk. Az önce yaptıklarının ve söylediklerinin etkisindeydim, kendi kendime sessizce güldüm benim laflarım ile yöntemlerimi öğrenip bana uyguluyor zeki şey.
"Yoongi"
"Efendim"
"Şu marketten bana su alsana. Çok fazla susadım"
İşaret ettiği markete baktım neredeyse yaklaşmıştık zaten.
"Tabi alırım, yanında istediğin herhangi başka bir şey var mı?"
"Bilmiyorum kafana göre takıl"
"Oldu bil"
Marketin yanına geldiğimizde Hoseok'un sandalyesini büyük marketin önünde duran bankın yanına park ettim hem üzerinde büyük bir ağaçta vardı böylece Güneş'in altında kalmayacaktı.
"Beni burada bekle fazla uzun sürmeden gelirim Güneş'im"
"Acele et burada savunmasızca beklemek istemiyorum"
Tek kaşımı kaldırarak üzerine kollarımı sandalyenin iki yanına koyup destek alarak eğildim
"Kim demiş savunmasızsın diye"
Bana anlamaz bakışlar atarken onu daha fazla meraklandırmamak için cebimden biber gazını çıkartıp kucağına koydum
"Gördüğün gibi savunmasız değilsin Güneş'im"
"Woaah beni her geçen zaman daha fazla şaşırtıyorsun"
"Yaparım öyle şeyler"
Burnunu sıkıp üzerinden doğruldum.
"Erkenden dönerim"
Yol ortasından geçen arabalara dikkat ederek karşı markete yürüdüm. Başarıyla karşıya geçtiğim zaman dümdüz yürüyüp marketin girişinden içine girdim, buz gibi serindi içerisi dışarının aksine.
Etrafta oyalanmadan içecek reyonuna gittim, içeceklerin önünde durduğum zaman iki şişe su aldım yanına başka bir şey daha almak istiyordum ama ne alacağıma dair en ufak bir fikrim yoktu."Her neyse"
Suyun ücretini ödemek için kasaya doğru ilerlerken yan reyonda gördüğüm şekerlemeler gerilememi ve o tarafa bakmamı sağladı. Tabi ya lolipop alırım ben de, çocukken az mı yerdim hem ağzımız tatlanır yemeside kolay.
Adımlarımı şekerlemelerin olduğu yöne çevirip beş, altı tane meyveli lolipop aldım, şimdi olmuştu Hoseok'un seveceğine eminim.
Yeterince aldığımdan emin olunca kasaya gidip aldıklarımın ücretini ödedim ve bir poşete katıp çıkıştan dışarıya çıktım. Bakışlarımı Hoseok'un olduğu yöne çevirdiğimde bıraktığım gibi oturarak gelen geçenleri seyrediyordu.Adımımı Hoseok'un olduğu yere doğru atıp yürümeye başladım, bir adımımı attıktan sonra ikinci adımımı da atmaya kalkıştığım sırada arkamdan birisinin ayağıma dokunmasıyla yerimde durup bakışlarımı arkama çevirdim. Bir çocuktu ve koca gözlerini sonuna kadar irileştirip elindeki mendili bana uzatıyordu.
Tüm bedenimi çocuğun olduğu yöne çevirip onu incelemeye başladım. Dört ya da beş yaşında olduğu belliydi elinde tuttuğu kutunun içindeki mendiller ve üzerindeki eski paçavralardan anladığım kadarıyla ya ailesi ya da başka birileri zorla çalıştırıyordu bu ufaklığı.
"Lütfen mendilimden alın bayım"
"Pekala mendil için teşekkürler"
Bana uzattığı mendili küçük elinden alıp beklenmedik bir hamleyle kutusunu da aldım. Bir mendil fazla pahalı olmuyordu bu yüzden hepsini alabilirdim
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SADECE BANA GÜL (Yoonseok - Sope)
FanficVurula vurula insanları dehşet verici bir şekilde yok eden patronuma vuruldum.