Hoseok
"Kamp mı. Kaç gün kalacağız orada ona göre kendime ayrı yiyecekler alacağım ve bulduğun yerin durumu ne"
"Hyung sakin ol. Her şeyi ayarladım ben, harika bir orman ve erzağımız fazlasıyla var"
Tam ağzımı açacağım sırada kapının kilit sesi bunu böldü. Kapının önünden biraz gerileyip kimin geldiğine baktım.
"Uh sonunda geldin Taehyung aldın mı çakmak ve kömürü"
İçeriye giren bedene Jimin sorduğunda kapıdaki beden kapşonunu başından indirip elindeki poşeti havaya kaldırdı.
"Aldım tombul, bak poşet elimde görüyorsun değil mi"
"Çakmak en az iki tane olacaktı"
"Poşetin içine bakmadan niye böyle diyorsun. Ben nolur nolmaz diye üç tane aldım"
"İyi aferin sana. Hyung hadi sende odana gidip eşyalarını hazırla gideceğiz yarım saat sonra. Üç ya da dört gün kalırız ona göre ayarlarsın kıyafetlerini"
Onu başımla onayladığımda Tae ile birlikte üst kata çıktılar fakat benim kedim burada yalnız kalmamalıydı.
"Jin hyung gitmişmidir acaba"
Lütfen gitmemiş olsun.
Mutfağa doğru ilerleyip kapıdan başımı içeriye uzattım. Şükürler olsun ki gitmemişti, sessizce içeriye girip önüne geçtim."Hyung naber"
"İyidir senden"
"Benden de iyi. Birazdan eve gideceksin sanırım"
"Evet siz gelene kadar izinliyim. Aslında iyi oldu bu izin işi, evde biraz da ben göt büyültsem çok fena olmaz"
"Evet evet haklısın. Güzel bir izini hak ediyorsun, ben de şey diyecektim benim kedimi de ben gelene kadar sen alsan evde ona göz kulak olsan diyecektim"
Kollarını göğsünde birleştirip bana tek kaşını kaldırarak baktı
"Pekala senin için kediye bakarım ama tek bir şartla"
Şart mı? Ne şartından bahsediyordu ki ama başkada çarem yoktu zaten. Samba'mı bırakacak kimseyi tanımıyordum başka.
"Pekala hyung, şartın nedir?"
"Şu anda aklıma bir şey gelmedi fakat eninde sonunda bir işim düşer ve o zaman isterim"
"Pekala tamam kabul ediyorum"
Ona minnet dolu bakışmalarımı sunup sarıldım. Hem teşekkür sarılması hem de yolculuk sarılmasıydı nede olsa bir kaç gün birbirimizi göremeyecektik. O yüzden doya doya sarıldım.
Geri çekildiğimde omuzunu patpatladım"Hadi güle güle hyung. Üç ya da dört gün sonra görüşürüz"
"Güle güle Hoseok"
El sallayıp mutfaktan çıktım ve kendi odama gittim.
Kıyafet dolabının üzerindeki küçük çantamı çıkartıp içine orada giyebileceğim bir kaç tane ayakkabı, kazak, ceket, tişört ve iç çamaşırı kattım. Hepsini hazırladığımdan emin olunca topuyla oyun oynayan kedimin yanına gidip başını okşadım ve kucağıma alıp burnumu burnuna sürttüm. Jin hyung gibi bu ufak şeye de bağlanmıştım fazlasıyla, özleyecektim Samba'mı. İşten her geldiğimde kapıda beni karşılayıp ayağıma sürtünmesini, başını okşadığımda mırıltılar çıkarmasını, ona ipi uzatıp çektiğimde ipi yakalamak için peşinden koşturup oyunlar oynamasını ve daha başka şeyleri de kısa süre bile olsa özleyecektim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SADECE BANA GÜL (Yoonseok - Sope)
FanfictionVurula vurula insanları dehşet verici bir şekilde yok eden patronuma vuruldum.