14-Mutluyum

1.1K 93 124
                                    

Hoseok

Ağlamam durmuştu ve karşımdaki bedenin bana söylediklerini idrak etmeye çalışıyordum hâla.

"Benim özel Güneşim olacak mısın Hoseok?"

Şaka değilmiş, bana gerçektende teklif etti. Sevdiğim adam bana çıkma teklifi ediyor, bundan daha güzel ne olabilirdi ki, kendi acımı dahi unuttum şu anda. Ancak o bana dayanabilecek miydi, sakat birisiyim ve benden bıkmaya başlarsa o zaman ne yapacağım ben.

"Benden bıkmayacak mısın?"

Sorduğum soruyla yüzüne hafif bir tebessüm yerleştirip yanağımı okşadı. Okşamasının verdiği mayışmayla gözlerimi kapadım.

"Senden bıkmam. Ayağının sakat olmasını umursamam bile"

"Şimdi böyle dersin hatta sen bile dayanabileceğini sanıyorsundur belkide ama ya sanıyorsan sadece o zaman ne yapacağım"

Başını sağa sola sallayıp beni reddetti.

"Hayır Güneşim, öyle olacağını sanmıyorum. Ben senden bıkmayacağıma eminim. Eğer işin içinde..."

İşaret parmağını tam kalbimin üzerine bastırdı ve benim boştaki elimi diğer eliyle alıp kendi kalbinin üzerine bastırarak devam etti.

"Gönül bağı varsa hiçbir şey engel olamaz. Son günlerde bazı şeylerden emin olmak istiyordum Hoseok ve sen burada ameliyata girince benim yanımda olamazsan gibisinden bir çok şey düşündüm işte o zaman sensiz yapamayacağımı anladım. Kesinlikle sana tahminimden çok bağlanmışım"

Sanırım bu uzun açıklaması güzelce tatmin olmamı sağladı. Beni bu halimle kabul ediyorsa gerçekten de yanında olmamı istiyor. Bende istiyorum yanımda olmasını, o zaman onunla olmam için aramda hiç bir engel kalmadı.

"O zaman senin güneşin olurum"

Yüzündeki gülümseme daha fazla genişlerken elleri yanaklarımı avuçladı ve yüzünü yüzüme doğru yaklaştırdı yavaşça kalbim ağzımda atıyordu adeta o bana yaklaştıkça. Yaklaştı, yaklaştı, yaklaştı

"Sanırım kapıyı çalarak girmem gerekirdi"

Duyduğumuz tanıdık sesle yüzünü yüzümden uzaklaştırdı ve kapıdaki bedene baktı. Sevdiğim adam şaşırırken ben içimde volkanları patlatıyordum.

"O zaman ben sizi yalnız bırakayım, konuşacaklarınız vardır"

Her ne kadar yanımda her saniye durmasını istesemde söylediklerine baş sallamakla yetindim. Yanımdan kalkıp gidince az önce kapıdaki beden yanıma yaklaştı ve sandalyeyi çekip yanı başıma oturdu.

"Hyung"

Ses çıkarmadım, onunla konuşacağımı sanmıyordum bu yaptıklarından sonra. Beni vurmasını bırak benim bakmaya kıyamadığım bedeni vuracaktı ve ben onsuz kalacaktım.

"Pişmanım... şimdi beni affet desem saçmalık olur çünkü benim yüzümden sakat kaldın. Fakat başka diyecek bir şeyim yok, benin hedefimdeki sen değildin"

Derin bir nefes verdim bıkkınlıkla. Onu affedermiydim bilmiyorum

"Bencede pişman ol Taehyung. Ben ayağımı kaybettiysem sorumlusu sensin ayrıca neden kuzenini öldürmeye kalktın hah"

"O da benim sevdiğim adamı öldürdü. Benim suçum neydi peki, beni onsuz bırakarak banada büyük bir acı yaşattı"

"Sen de benim sevdiğim adamı öldürüyordun az kalsın Tae. Peki benim suçum ne?"

SADECE BANA GÜL (Yoonseok - Sope)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin