7.Bölüm

59.9K 2.9K 238
                                    

"Evet Dağ Aslanı! Ekibinizin yeni üyesi Dağ Ceylanı!" Dedi ve gülümsedi.

"Yakın bir zamanda burda olur. Artık geldiğinde tanışırsınız," dedi ve ayağa kalktı.

"Şimdi dağılabilirsiniz," diyerek odadan çıktı.

Herkes şaşkınca birbirine bakıyordu. Aslan boğazını temizleyerek dikkatleri üzerine çekti ve Yarbay'a bakarak konuşmaya başladı.

"Komutanım? Bu konu hakkında bizi bilgilendirmeyecek misiniz?" dediğinde Tarık derin bir nefes aldı. Ardından yarım ağız gülümsedi ve ayağa kalkmadan önce konuştu.

"Pek yakında her şey açığa kavuşacak. Yarına kadar izinlisiniz. Döndüğünüzden beri izin kullanmadınız. Gezin dolaşın az," dedi ve başını sallayarak odadan çıktı. Askerler odada yalnız kaldıklarında birbirlerine baktılar.

"Valla ben bir bok anlamıyorum abi. Son bir kaç aydır zaten verilen emirleri uygulamaktan başka bir bok yapmıyoruz," dedi Barın ve arkasına yaslandı. Aslan derin bir nefes aldı ve ayağa kalktı.

"Sorgulayamayız. Bir bildikleri vardır. Bu ekibe uygun olmayan birisini getirmezler. Bordo Bereli olmak kolay değildir. Eminim ki iyi bir askerdir," diyerek ayağa kalktı. "Şimdi herkes serbest," dedi ve odadan çıktı. Koridorda yürürken düşündü. Onlara yardım eden bir asker vardı içeride.. Aslan iyice düşündü, onlara yardım eden, göze çarpan birisini düşündü. Ancak bulamadı. İyi gizlenmiştir diyerek bunları düşünmeyi bıraktı. Zaten yakın bir zamanda tanışacaklardı. Çok da umrunda değildi. Aslan yavaşça yürürken birinin koluna omzunu atmasıyla hızlıca arkasına döndü.

"Hop hop! Sakin abi, benim." Barın neredeyse ona yumruk atmak üzere olan adama baktı.

"Lan bir Bordo Berelinin arkasından yaklaşılır mı salak!" diyerek gözlerini devirdi Aslan. Barın ellerini kaldırarak özür diledi.

"Nerden bileyim abi ben senin böyle tepki vereceğini! Genelde gelmeden anlarsın," dedi kaşlarını kaldırarak. Aslan gözlerini devirdi ve arkasını döndü. Kafasının dağınık olduğunun o da farkındaydı. Kendisini bir an önce toplaması gerekiyordu ancak aradan 1 ay geçmiş olmasına rağmen hala kendine gelememişti. Başını iki yana salladı ve Barın'a baktı.

"Sen nereye gidiyorsun?" diye sordu. Barın omuz silkti.

"İşim falan yok. Aniden izin gelince insan ne yapacağını bilemiyor," dediğinde Aslan başını sallayarak onayladı onu. Barın aklına bir fikir gelmiş gibi hızlıca Aslan'a döndü.

"İçmeye mi gitsek?" dediğinde Aslan kaşlarını çatarak düşündü.

"Hadi ama hesap kitap yapma! Daha saat erken ve yarına kadar da izinliyiz! Etkisi çoktan geçer!" dediğinde Aslan başını salladı. O sırada yanlarına Macit geldi. Barın hızlıca ona döndü.

"İçmeye gidiyoruz. Biraz kafa dağıtalım," dediğinde Macit gülümsedi.

"Valla bana uyar abi. İçmeyeli baya zaman oldu," dediğinde beraber odaya girdiler. Salih ve Kerem de odada üstlerini değiştiriyorlardı. Barın direk ortaya atlayıp diğerlerine de anlattığında herkes onaylamıştı. Aslan başını sallayıp kendi odasına geçti ve kamuflajını çıkartarak siyah bir kot ve siyah bir tişört giydi. Siyah gömleğini de giyip dışarıya çıktı. Diğerleriyle kapının önünde buluştuklarında kendi aralarında muhabbet ederek yürümeye başladılar. Salih ona yazan kızları gösteriyor, kendi aralarında espiri yapıyorlardı. Herkes gülerken bir tek Aslan sessizdi. Kerem, diğerlerinin yanında sıyrılarak Aslan'a doğru ilerledi. Yanından yürümeye başladığında onun ne kadar dalgın olduğunu fark etti.

DAĞ CEYLANIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin