38.Bölüm

26.6K 1.3K 151
                                    


Aslanlar Hakkari'de operasyondayken Diyarbakır'da fırtına öncesi sessizlik vardı. Albay Murat ve Sadık özel bir toplantı içerisindelerdi ve hararetli bir konuşma yapıyorlardı. Tam o sıra Ceylan'da Er'leriyle beraber operasyon için hazırlanıyordu. Bilge ile sürekli iletişim halinde, Salih'in durumunu öğreniyordu. Allah'tan Çiçek ve annesi sürekli hastanedeydi ve Salih'le ilgileniyorlardı. Ceylan'ın şu saatten sonra güvenebileceği çok az insan kalmıştı. Onlarda şu anda Hakkari'delerdi ve tek istediği bir an önce onlarla iletişime geçebilmekti. Telefonla yapabilecekleri bir konuşma değildi!

Ceylan her ne kadar kendisini sakin tutmaya çalışsa da bir yerden çatlak vereceğinden çok korkuyordu. Duyduklarına hala inanamıyordu ve kesin bir delile ihtiyacı vardı. Ve o delili verebilecek tek kişi şu anda esir altındaydı. En azından Ceylan'ın esiriydi. Hastanede olanları kimseye söylememiş, Hawar'ı ordan çıkartmış ve güvenebileceği eski dostu Uğur'un yanına bırakmıştı. Hawar'dan kimsenin haberi yoktu ve bir süre de olmayacaktı.

Operasyon için yola çıkmalarına saatler kalmıştı. Ceylan telefonunu eline aldı ve numarayı tuşlayarak kulağına götürdü.

"Tugay'a gelmen lazım," dediğinde karşı tarafın bir şey söylemesine izin vermeyerek telefonu kapattı.

Yaklaşık on beş dakika sonra beklediği kişi yolun başında görünmüştü.

"Neler oluyor?" Ayça daha sandalyeye oturmadan sorusunu sormuştu.

"Otur Ayça," dedi Ceylan. En köşedeki masayı seçmişti. Ayça oturdu.

"Sana söylemem gereken önemli şeyler var ve bunu bilecek olan sayılı kişiden birisin Ayça," dediğinde Ayça kaşlarını çatarak başını salladı.

"Tugay'da bir hain var," dediğinde Ayça'nın gözleri fal taşı gibi açılmıştı. Ardından dişlerini sıktı.

"Emin değilim ama şubede de var Ceylan. Ne zaman bir operasyona çıksak, hep elimiz boş dönüyoruz. Birilerinin haber verdiğini düşünüyorum," dediğinde Ceylan gözlerini kapattı ve yumruklarını sıktı. Ardından planladığı şeyi Ayça'ya da anlattı. İki kadın bir süre konuştular.

"Ceylan, eğer ki başarısız olur ve ortaya çıkartamazsak, hain olan biz olacağız biliyorsun değil mi?" Dedi Ayça sıkıntıyla.

"Biliyorum Ayça. Ancak bu şekilde bile bile duramam! Buna göz yumamam!" Dediğinde Ayça başını salladı.

"Senden istediğim şey çok zor bir şey, biliyorum! Ancak şu anda senden başka yardım isteyebileceğim kimse yok!" Dediğinde Ayça sinirle gözlerini devirdi.

"Saçmalama! Her zaman olduğu gibi bu işte de beraberiz!" Dediğinde Ceylan derin bir nefes aldı. Dostuna sonuna kadar güvenebileceğini biliyordu, bu işte asla onu yalnız bırakmayacağını da biliyordu, ancak yine de onaylatmak istedi.

"Mesleğini kaybedeceksin."

"Sen de kaybedeceksin Ceylan. Ancak ikimiz de biliyoruz ki, sen de ben de bu kadar çok şey bilirken susup oturamayız. Biz bu vatanın askerleri, gardiyanlarınız Ceylan. Eğer ki böyle bir durum varsa, biz bunu ortaya çıkartarak yine mesleğimizi yapmış olacağız. Bizim işimiz, bu toprakları ve bu toprakların üzerinde yaşayan insanları her türlü kötülükten korumak. Eğer bunu yapmaya çalışıyoruz diye bizi men edeceklerse, etsinler!" Ayça hışımla yumruğunu masaya vurduğunda Ceylan da yumruğunu onunkinin üstüne koydu.

"Beraberiz kardeşim."

🇹🇷

Ceylan son kez kontrollerini tamamladığında askerlerine son bir konuşma yapmak için onları nizama çekti.

DAĞ CEYLANIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin