"Maalesef!"
"Ne demek maalesef ?"
"Hemen hastaneye yetiştirilmesi gerekiyor, ölmek üzere!"
-
"Dayan Efsun, geldik hastaneye!" diye bağırdım ambulanstan inerken. Efsun önümden sedyeyle götürülürken Tülin'i aradım.
Telefon açılınca "Tülin, hemen gel! Eve en yakın olan hastanedeyiz."
"Ne ? Ne işiniz var orada ?"
"Efsun ağır yaralı! Sen neredesin şimdi ?"
"Eve geliyorduk. Hemen dönüp hastaneye geliyoruz."
Telefonu kapatıp Efsun'u götürdükleri acil odasına doğru koştum. Doktorlar etrafında toplanmış karnına doğry bastırıyorlardı.
"Çok kan kaybetmiş. Hastanın yakınları nerede ?" diye bağırdı. Öne çıkıp kendimi gösterdim. Beni hemen yanında görünce hastanın yakını olduğumu anladı. "Hastanın kan grubu nedir ?" dedi.
O an yaşadığım panikle bir anlık düşünmeyi bile unuttum. Serkan beni omzumdan sarsınca "A Rh (+) Pozitif" dedim.
"Hemen A Rh (+) kan lazım. Hemşirelere söyleyin, kan stoklarına baksınlar. Kaybedecek vaktimiz yok." diye bağırdı.
Sonrasında yanındaki doktora "Acilen bir ameliyathane hazırlayın. Hastanın durumu çok kritik." dedi. Doktor umutsuzca konuşmaya başladı. "Maalesef, şu anlık tüm ameliyathanelerimiz dolu. Tüm cerrahlar ameliyatta."
Hemşireler ellerinde olan torbayla kaplanmış kanları doktorun yanına koydu.
"Tek çaremiz var, ameliyat burada olacak." Diğer doktorların ısrarla karışmasına rağmen Efsun ile ilgilenen doktor çoktan bunu göze almıştı.
Sadece birkaç dakika içinde ameliyat için gerekli malzemeler hemşireler tarafından getirilip, Efsun'un etrafında dizdirildi. Diğer doktorlar ise acilde bulunan tüm hastaları herhangi bir odaya naklettiler.
Yatağın etrafını beyaz örtülerle kapatıp bizi dışarıya aldılar. Ameliyat tam başlayacakken bir diğer ameliyattan çıkan cerrah odaya dalıp ameliyata müdahale etti.
Dışarıda tüm olup bitenleri merakla gözetlerken, Hakan, Tülin'le birlikte yanımıza geldi.
"Nasıl oldu bu ? Efsun nasıl şimdi ?" diye sayıkladı Tülin. Fakat ona cevap vermekten çekindim. Aynı soruları tekrarlayınca "Bilmiyoruz." dedim.
Hakan şaşkın bir şekilde "Burada mı ameliyat ediyorlar ?" diye sordu. "Sen kafelerde diğer kızları röntgenleyebiliyorsan burada da çok rahatça ameliyat yapılabilir." diye bağırdım.
Tülin bana imalı bir şekilde bakarken "Bu seni aldatıyor!" diye çığırdım.
"Ne diyorsun sen ? Saçmalama!"
"İster inan ister inanma."
Konuşmaya devam edecekken içeriden bir doktor çıktı. Yanına gidip Efsun'un durumunu sordum. "Şu anlık için net bir şey diyemem. Ancak ameliyat sorunsuz ilerliyor." diyerek uzaklaştı.
İçime biraz su serpilmişti. Tülin hâla dediklerimin şokundaydı. Hakan'ı yok etmek istermişcesine bakıyordu. Hakan, inkar etme yöntemini uyguluyordu. Şimdi kendimi kanıtlama çabasına giremezdim. Sonuçta doğruyu söylüyorsanız kanıtlamanıza gerek yoktur.
Tülin o an büyük bi ikilemin içine düşmüştü. Bir tarafta onu aldatmasıyla suçlanan kocası. Diğer tarafta ise sözden başka bir şeyi olmayan arkadaşı.
Sinirlenerek hastane çıkışına doğru yöneldi. Hskan peşinden koşar adımlarla ilerlerken, bende ne olacağına bakmak için peşlerinden gittim. Serkan arkamdan hastanede kalacağını söyledi.
Yol boyunca onların peşinden adeta kovalarcasına gittim. İlişkilerinin ceremesini ben çekiyordum.
Evimizin önüne geldiğimizde Tülin, Hakan'ın suratına kapattı. Kapı kapanınca bende içeriye giremedim. Haliyle Hakan ile evin önünde yalnız kalmıştık.
Arkasına dönüp bana keskin bir bakış attı. "Senin yüzünden! Sen yaptın, sen!"
"Ne saçmalıyorsun sen ? Aldatmadan önce düşünecektin onu."
"Kes sesini, kes!" diyerek üzerime yürüdü. Boğazımı sıkıp beni duvara yasladı.
"B-bırak beni ne yapıyorsun !"
"Öldüreceğim seni, hayatımı mahvettin."
"Bırak! Yardım ed-"
"Yaşamayı hak etmiyorsun. Geberteceğim seni!"
Gözlerim yavaştan kısılırken nefesim kesiliyordu. Son çığlımın ardından Hakan, boğazıma yaptığı baskıyı arttırdı.
Ardından büyük bir sesin çıkmasıyla boğazımdaki baskı azaldı. En sonunda Hakan, yere yığıldı. Şaşkın hâlde ona bakarken Hakan'ın arkasından Tülin belirdi. Elindeki beyzbol sopasındaki kanlar dikkatimi çekti.
Apar topar ayağa kalkıp Tülin'in elinden o sopayı alıp yere attım.
Bana bakıp sonrasında sarıldı. "Bunu yapmak zorundaydım."
Sarılırken Hakan'ın kafasına baktım, kanlar içindeydi. Tülin'i bırakıp yere eğildim.
Nabzına bakmak için dibine girdim. Kontrol ettikten sonra Tülin'e baktım.
"Ölmüş bu!"
Bölüm Sonu
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Korku Okulu 2
HorrorHer bitiş, yeni bir başlangıçtır. Bu sefer ki daha tehlikeli bir başlangıç! Korku Okulu serisinin ikinci kitabıdır.