"Yardım edin! Anne yardım et!" diye çığlık attım durduğum yerde. Pencere arkamda kaldığından ne yaptıklarını göremiyordum. Arkamı dönersem ayağım hareket edeceğinden bir şey yapamıyordum. Merdivenden ayak sesleri gelince daha yüksek sesle bağırdım. Merdivenden yukarıya çıkan kişi Serkan'dı. Mırıldandığı şarkıyı söylerken sesinden tanımıştım.
Sesimi duyduktan sonra koşarak odama geldi. "Ne oldu Selin ? Niye bağırıyorsun ?" dedi panik hâlde. "Yardım et! Tam altımda bomba var. Hareket ettiğim an patlayacak!" dedim. Kısa süreli geçirdiği şokun ardından tekrar konuştu. "Bir dakika... Şimdi zeminin altında bomba mı var? Bu evin içinde hem de?" Dediklerimi tekrarlaması tamamen vakit kaybıydı. "Evet, aynen öyle. Hemen annem ve Efsun'a haber ver. Polisi falan arayın hadi!"
Aşağıya koşarak indi. Annem ve Efsun'a dedikleri buradan duyuluyordu. Bağırışlar içinde birkaç saniye içinde yanımda oldular. Üçü birlikte uzaktan beni izliyordu. "İzlemeyi bırakıp birini arar mısınız artık?" diyince, annem "Tabii Selin hemen arıyorum, sakın panikleme." dedi.
Panik içinde geçen yaklaşık on dakika sonrasında dışarıdan siren sesleri duyulmaya başlamıştı. Annem kapıyı açmak için aşağıya indi. Yeşil giyinimli bomba imha ekibi ve birkaç komiser odaya akın etti. Oda adeta polisiye filmlerinden bir sahneye dönmüştü. İlk iş olarak stresin oluşumunu engellemek için Efsun, Serkan ve annemi dışarıya çıkardılar. Bomba sadece çevresine karşı duyarlı olduğu için, bomba imha ekibi bulunduğum zemini matkapla delerek bombanın algılamasını engellemeye çalıştılar. Ter damlaları yüzümün her tarafını kaplamıştı. Matkapla bulunduğum yerin etrafını bir minik kare ile yukarı kaldırdılar. Bir görevli bana baktı. "Hazırsan saymaya başlıyorum. Üç dediğimde kendimi zeminin üstünden at yoksa bombanın üstüne düşersin!" Bu sözden sonra daha da panik olmuştum. Bir anda "Üç" demesiyle salise farkıyla duraksadım ve kendime gelerek zeminden yana atladım. O anda herkes kafasını eğmiş olabilecek herhangi bir patlamaya karşı kendilerini korumaya çalışıyorlardı. Neyse ki öyle bir şey olmamıştı. Sağlam bir hâlde oradan kurtuldum. Açılan küçük delikten bomba rahatça görünüyordu. Sırada sadece imha ekiplerinin bombayı etkisiz hâle getirmesi vardı. İmha ekibi hariç herkes evi terk etti. Olası bir patlama felaket doğurabilirdi. Dışarıya sapasağlam çıktığımı gören annem, sımsıkı bana sarıldı. Hep birlikte bombamın akıbetini merak ediyorduk.
Patlayacak mı ? Patlamayacak mı ? Patlayacak mı ? Patlamayacak mı ?
Polisler tarafından evden daha da uzaklaştırıldık. Bombanın etkisi anlaşılan çok büyüktü. Ev ve içindeki insanlar sadece bir bomba yüzünden yanabilirlerdi. İyice geriye çekilmiş olan biteni merakla beklemeye koyulduk.
Heyecanlı bekleyiş polise anons edilen "Bomba etkisiz!" mesajıyla sona erdi. Herkes derin bir nefes aldı.
Tehlikeli günler geride kaldı, şimdi sıra daha tehlikelilerinde!
Annem omzumdan dürttü. "Benim bünyem bu kadar heyecana alışık değil. Benim biraz yürümem gerek." diyere uzaklaştı.
Yanıma baktığımda Efsun'u göremedim. Serkan'a nerede olduğunu sordum.
Arkamdaki çalılıkları göstererek cevap verdi. "Özel işleri varmış." Biraz sonra yanıma geldi. "Ne bakıyorsun öyle?" dedi. Karşılık olarak "Ne yapıyordun orada?" diye sordum. "Tuvaletimi yapıyordum. Heyecanlanınca geldi bir anda." Cevabı duyar duymaz birkaç adım geriye gittim. "Gerçekten pisliksin Efsun! Bu ulu orta söylenir mi ?" "Ne var sanki siz yapmıyorsunuz." dedi ve az önce içinde bomba bulunan evimize gitti.
Telefonuna gelen mesaj sesiyle elimi cebime götürdüm. Gelen mesaj bir fotoğraftı. Fotoğrafı açtım ve inceledim. Görür görmez titremeye başladım. Ali, gözü kapatılmış, elleri bağlanmış hâlde duran annemin yanında duruyordu. Fotoğrafın altına not düşmüştü. "Evin yakınlarında bulunan kızılcık tepesindeyiz!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Korku Okulu 2
HorrorHer bitiş, yeni bir başlangıçtır. Bu sefer ki daha tehlikeli bir başlangıç! Korku Okulu serisinin ikinci kitabıdır.