0.3

6.5K 443 619
                                    

"Sırtın iyi mi?" Yavaş adımlarla revirin yolunu tutarken aramızdaki sessizlikten sıkılarak sordum. Bu kadar yavaş yürümesinin sebebini dersten yırtmaya yormuştum ve bu garipti. Derslerine önem verdiğini düşünüyordum.

"Benim bir şeyim yok ya. Dersi asmak için bahaneye ihtiyacım vardı ben de durumu kullandım."

"İnandırıcıydı, takdir ettim."

"Etmelisin." Umursamaz bir tavırla omuz silkerken bakışlarını yerden ayırarak bileğime çevirmişti "Senin bileğin ne durumda?"

"İdare eder, biraz ağrıyor." Bileğimin varlığını hatırlamamla elimle ağrıyan bölgeyi ovdum "Olay tam olarak nasıl oldu? Ben daha ne olduğunu anlayamadan üzerime yığıldığınızdan göremedim de..."

"Derya Begüm'ü öldüreceğini söyledi ve üzerine uçtu ama Begüm son anda yoldan çekilince Derya üzerime düştü, ben de senin üzerine düştüm."

"Anladım." Kafamı sallayarak onu onayladım ve ikimiz de sustuk. Çok geçmeden revire varmıştık zaten. Çekingen bir tavırla kapıyı tıklatıp içeriye girdiğimizde revirdeki abla keskin bakışlarını önündeki kitaptan ayırarak bize çevirmişti. Reviri sık sık ziyaret ettiğim söylenemezdi ama bu abladan cidden korkuyordum.

"Şey merhaba..." Gökhan'ın dut yemiş bülbül gibi ablaya baktığını gördüğümde boğazımı temizleyerek konuşmaya başlamıştım. Resmen ihanete uğruyordum burada "Bileğimi burktum."

"Hangi bileğin? Dört tane bileğin var, daha net konuş." Abla kollarını kavuşturarak arkasına yaslandığında Gökhan omzuma sertçe bir yumruk geçirmiş ve kendisi konuşmaya başlamıştı.

"Sol el bileğini burktu. Üzerine iki kişi düştük, bileği ikimizin arasında sıkıştı."

Abla dudaklarını büzerek kafasını sallayınca gözlerimi devirdim. Tamam, konuşmasını bilmiyor olabilirdim ama bu yumruk ve laf yememi gerektirmezdi.

"Sedyeye geç bakalım." Ayaklanırken yanıma ilerledi ve beni omzumdan hafifçe ittirerek perdenin arkasındaki sedyelere yönlendirdi "Senin neyin var peki?"

"Benim de sağ el bileğim aynı şekilde sıkıştı ama benimki çok acımıyor."

"Sen de geç o zaman, ben merhemle sargı bezi alıp geliyorum."

Gökhan'la birlikte bir sedyeye oturduk ve sessizce ablanın gelmesini beklemeye başladık. Bakışlarını dikkatle etrafta dolaştırdığını fark etmemle kaşlarımı kaldırdım. Duvara dayalı sedyenin baş kısmının hemen sağında bulunan masadaki malzemeleri öyle dikkatle süzüyordu ki bu tür şeylere ilgili olduğunu düşünmüştüm.

"Doktor mu olmak istiyorsun?"

"Hayır."

"Evet, gençler." Abla içeri elindeki merhemlerle ve bandajlarla içeri daldığında irkilmiştim. Ablanın varlığını unutmuştum "İlk kimin eline bakıyorum?"

"Nihat'ın. Ayrıca bileğine bakacaksın." Gökhan bileğimi göstererek konuştuğunda abla bakışlarını elindeki malzemelerden ayırıp Gökhan'ın suratına dikti ve Gökhan korkuyla gözlerini pörtletirken koluma tutundu. Anlaşılan bu abladan korkan tek kişi ben değildim. Verdiği tepkiye gülerken abla gözlerini devirmiş alayla konuşmaya başlamıştı.

"Neden benden korkuyorsunuz ki?" Sert bir şekilde bileğimi kavradı ve bileğimdeki acıyan bölgeyi bulmak için belli yerlere bastırmaya başladı. Kısa bir arayışın sonunda o bölgeye geldiğinde yerimden sıçramıştım "Çocuklar falan da korkuyor. Bence gayet sevimliyim."

"Ya ne demezsin..." Kendime hakim olamayarak söylediğimde ne söylediğimi fark ederek dudaklarımı dişlemiştim. O ise gülerek elindeki merhemin kapağını açtı ve parmağıyla büyük bir miktarı alarak bileğime yapıştırdı. Acıtmadan bileğimi ovarken konuşmaya devam etti.

hero [boyxboy]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin