<Gökhan>
Son günlerde kafamı kurcalayan çok fazla şeyin olması gitgide daha rezil bir hal almaya başlıyordu. Ders Kimyaydı, hoca tahtada bir şeyler anlatmaya çalışıyordu ama Derya dahil kimsenin hocayı salladığı yoktu. Elimdeki tükenmez kalemin kapağını durmadan açıp kapatırken bakışlarım Nihat ve Ada'nın üzerindeydi. Anlamıyordum. İki günde ne değişmişti de o kıza benden daha fazla vakit ayırır olmuştu katiyen anlamıyordum ve anlamaya çalıştıkça delirmenin eşiğine geliyordum.
"Ah! Kes şu sesi artık!"
Önündeki kağıtlara amatörce bir şeyler karalamaya çalışan Derya mavi gözlerindeki öfke dolu ifadeyle bana bakarken yaptığım tek şey omuz silkmek ve elimdeki tükenmez kalemi bırakmak olmuştu. Boktan çizimleriyle dalga geçemeyecek kadar kötü hissediyordum kendimi... Kalemi bıraktığımı görmesiyle bakışlarını yeniden önündeki kağıtlara çevirdiğinde çenemi sıranın üstünde kavuşturduğum kollarıma yasladım. Ne yapacağım hakkında hiçbir fikrim yoktu. Nihat'a bir şey olmuştu ama ağzından laf almak mümkün değildi. Hatta bırakın ağzından laf almayı onunla havadan sudan bile konuşamıyordum ki. Onunla karşılaşmamızla birlikte en ufak bir bahane üreterek benden bir şekilde kaçmasını başarıyordu ve bu üç gündür falan sürekli kafamı kurcalıyordu. Düşünmekten ve onunla konuşmaya çalışmaktan bıkmıştım çünkü ne olduğunu bilmiyordum, onun keyfi olmadığı sürece de asla öğrenemeyecektim.
"Sorun ne Gökhan?" Derya önündeki çizimlerle uğraşmaya devam ederken konuştuğunda ona dönmüştüm "Birkaç gündür okulda ölü gibi geziyorsun nitekim Nihat da öyle. Bozuştunuz mu?"
"Bozuşup bozuşmadığımızı bilmiyorum çünkü beyefendi benimle konuşmuyor..." Homurdanarak konuştum "Benimle karşılaşmamak için elinden geleni yapıyor. Dün sırf benimle aynı sıradan yemek almamak için daha kalabalık olan sıraya girdi. Neden böyle yapıyor hiçbir fikrim yok..."
"Aslında Begüm de son günlerde biraz garip davranıyor... Ailevi bir şeyler olmuş gibi duruyor."
"Begüm sana anlatmıyor mu?"
"O da anlatmıyor..." İç çekerken mırıldandı "Açıkçası şu sıralar benden biraz uzaklaştı. O basket takımından tanıdığı saçma arkadaşlarıyla daha fazla vakit geçirmeye başladı ve ben buna engel olamıyorum."
"Derya, kızım?" Cevap vermek üzere ağzımı açıyordum ki hocanın yüksek sesle Derya'ya seslenmesi ikimizin de hocaya dönmesine nede olmuştu "Sen değil miydin çözünürlük dengesini anlamıyorum diye dolaşan? Niye dinlemiyorsun yavrum?"
"Hocam o geçen haftada kaldı... Konuyu çalıştım ve anladım." Derya umursamaz bir tavırla önündeki kağıtlarla ilgilenirken konuştuğunda hoca 'Şimdi sıçtım ağzına.' Der gibi güldü ve tahtaya bir soru yazmaya başladı. Tahtanın neredeyse yarısını dolduran soruya bakmak bile midemi bulandırırken Derya'nın mimiklerinde tek bir değişim bile görmemek beni korkutuyordu.
"Anladığını düşünüyorsun demek! Tahtadaki soruyu çözmek istersin öyleyse değil mi?"
"Seve seve." Bir an bile düşünmeden elindeki kağıtları sıraya koyup hocanın yanına ilerlemesiyle tüm sınıf sağlamından bir 'Oooo.' Çekti. Derya soruyu bilemezse iyi bir azar yiyeceğimizin farkında olan tek kişi ben olduğumdan yalnızca gözlerimi devirmekle yetindim. Kimya zaten işkence gibiydi... Bir de hoca kızgın olunca daha da korkunç oluyordu.
"Derya'nın yapamayacağı konusunda iddiaya girebilirim." Yanımızdaki sıradan Ada'nın sesini duymamla birlikte bakışlarımı ona çevirmiştim. Serçe parmağını Nihat'a uzatmış, meyden okurcasına ona bakıyordu... Ada'nın Derya'yı rakip olarak gördüğü çok belliydi. Kabul ediyordum ki Ada Derya'dan sonra sınıfın en başarılı öğrencisiydi ama o sevimli görüntüsünün altında hırslı bir kişilik yatıyordu ve içten içe Derya'yı geçmek istiyordu. Bunun hep farkındaydım ancak buna hiç açık açık tanık olmamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hero [boyxboy]
Teen Fiction"Samimiyetsiz arkadaşlarımın arasında can çekişirken millete disiplin cezası yedirmek çok eğlenceli, denemek ister misin?" // bxb