8.Bölüm

5.3K 751 36
                                    

Bazen hayatınızı değiştirecek kararlar alırsınız. Sevmediğiniz ortamlara girer sevmediğiniz kişilerle muhatap olursunuz. Sanki bütün duvarlar üzerinize geliyormuş gibi hisseder o ortamdan kaçmak için yollar ararsınız. Otomatikman kendinizi korumaya alırsınız. Fakat bazen yeterli gelmeyecektir o nedenle sığınabileceğiniz ve güvenebileceğiniz birine ihtiyaç duyarsınız. Ben Sehun'a güvenmeye karar verdim. Saraya tek başıma giremezdim beni neyin beklediğini bilmeden gözü kapalı bunu kabul edemezdim.

Henüz çok gençtim ve yaşamam gereken şeyler vardı. Kimseye âşık olmamıştım, kimseyi öpmemiştim ve kimseyle sevişmemiştim. Ah pardon biriyle öpüşmüştüm. Uzun boylu mükemmel bir gülümsemeye sahip olan biri.

Onun öncesinde de hayatıma girmek isteyenler olmuştu ama her seferinde reddetmiştim. Sıcaklığı bedenimi sarsın ve dudakları her bir hücremde dolansın istemiştim. Yani özel olmasını istemiştim. Dudaklarıma değen o dudakları unutmak istememiştim. Bu yüzden bekledim. Kalbimin deli gibi atmasını ve beni sersemletmesini istediğim kişiyi bekledim. Uykularımda bile onu görmemi sağlamasını hatta içtiğimde gördüğüm hayallerimin -onun- olmasını istemiştim.

"Büyükannenle konuştum Jongin. Sehun saraya girecek ama bazı şartları yerine getirmek zorunda. Sıradan biri saraya giremez. Belirli bir görevi ve eğitimi olmalı. Sehun özel izinle saraya gidecek ve bir görev verilecek. Büyükannen bunun hakkında düşüneceğini söyledi. Daha sonra diğer detayları anlatacağım şimdi saraya gidelim."

"Nasıl bir görev bu? Sehun'u oraya çalışması için götürmüyorum Chanyeol. O benim misafirim olacak!" Chanyeol mısır gevreğinden son bir kaşık daha alıp ağzına attı.

"Endişelenme onu çalıştırmak gibi bir düşüncemiz yok! Sadece kraliyet kuralları Sehun sıradan birisi o nedenle ona bir görev verilmeli." Sehun'a döndü. "İngilizcen var mı?" Sehun ellerini ensesinde birleştirdi ve gözlerini tavana dikti.

"Şeey lisede görmüştüm."

"Anlıyorum. Peki, nasıl bir becerin var? Daha doğrusu bir becerin var mı?" Chanyeol alayla söylediğinde lafa devralmam gerektiğini anlamıştım.

"Ne demek istiyorsun Chanyeol tabi ki becerisi var. O....o çok güzel dans ediyor." Chanyeol gözlerini devirip elini alnına götürdü. Dalga geçtiğimizi düşünüyordu ama hayır dalga geçmiyordum.

"Sarayın soytarısı olsun diyorsun? Her neyse buna sonra karar vereceğim. Hadi toparlanalım." Oturduğu tabureden kalkıp kapıya doğru ilerledi. "Beni takip edin eşyalarınızı sonra aldıracağım. Ve şu yılanları saraya getiremezsin Jongin." Dedi ve vereceğim cevabı beklemeden evden dışarı çıktı.

"Jongin korkuyorum ya Tao gelirse ya bana bir şey yaparsa?" Sehun saçmalamaya başladığında onu umursamadım ve yılanlarıma yemlerini verdim.

"Sehun bende orada olacağım ve korkma sana bir şey olmasına asla izin vermeyeceğim!" son kez yılanlarımla bakıştıktan sonra telefonumu ve montumu alıp kapıya doğru ilerledim. Sehun hala söyleniyordu. Kolundan tutup onu da sürükledim ve aşağıda arabasının başında bizi bekleyen Chanyeol'e doğru ilerledim. Chanyeol yanıma gelip kapımı açtığında onu es geçip ön koltuğa, hemen yanına kuruldum. Sehun da söylene söylene araca bindiğinde saraya doğru yola koyulduk. Araç ilerlerken Chanyeol gözünü kırpmadan yolu takip ediyordu. Onunla ilk tanıştığımız gün gelmişti aklıma. Onunla ilk yakınlaşmamız anneme gidişimiz ve beyzbol oynayışımız. İlk öpücüğümü aldığını biliyor muydu acaba?

"Tao olmayacak eminsiniz öyle değil mi?" Sehun düşüncelerimi bölüp tekrar endişelerini dile getirdiğinde onu arabadan atma isteğimi geri çevirdim ve en yakın dostuma dönüp gülümsedim.

The Last PrinceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin