21.Bölüm

4.6K 692 48
                                    

Gözlerimi yine sevgilimin odasında, sevgilime ait olan yatakta açmıştım. Fakat her günün aksine aradığım sıcaklığı bulamamıştım. Chanyeol'un olmasını umduğum yerde benim için bırakılmış küçük bir not ve beyaz bir gül bulmuştum. Notu alıp okuduğumda kaşlarımı çatmadan duramamıştım.

"Bebeğim salonda olacağım. Çok tatlı uyuyordun uyandırmaya kıyamadım. Seni seviyorum."

Kaşlarımı çatmamı sağlayan not değildi tabi ki! O kadınla baş başa olma ihtimaliydi. Hızla yataktan kalkmaya çalıştım ama arkamdan gelen acıyla yatağa geri düştüm. Siktir! Dün gece fazla ısrar etmemeliydim. Bugün derslerim vardı ve çok yoğun bir gün geçirecektim. Doğum günüm gittikçe yaklaşıyordu ve ben son prens olarak halka duyurulacaktım. Önümüzdeki hafta okullar kapanıyordu ve yoğun bir hafta bizi bekliyordu. Son sınavlarımızı da verip ilk senemizi çakmadan bitirmek istiyorduk.

Üzerimi giyinip salona ilerlediğimde o kadının kahkahaları kulaklarımı tırmalamaya başlamıştı. Her adımda daha da yükseliyordu ses tonu. Hızla ilerledim ve salonda oturan Chanyeol, Yoon Shin, Tao ve Sehun'u gördüm. Onlar ne zaman dönmüşlerdi ki?

"Oh! Günaydın prens Jongin." dedi Yoon Shin. Giydiği mini şortla bacak bacak üstüne atmış tam Chanyeol'un yanında oturuyordu. Suratımı buruşturup Tao'yla oturan Sehun'nun yanına ilerledim. Chanyeol kaşlarını çatıp bir sigara yaktı.

"Bu kadın kim?" dedi fısıltıyla kulağıma Sehun.

"Editör. Kraliyet ailesi için çalışıyor ve CHANYEOL'UN ESKİ NİŞANLISI."

"NEEEE?" diye bağırdı herkesin bize bakmasını sağlayarak. Kolunu çimdikledim ve bir çığlık daha koyuverdi. "Yaah! Ne yaptığını sanıyorsun?" Tao, hızla Sehun'u kollarının arasına alınca ben açıkta kalmıştım ve etrafa sırıtarak bir şey yok izlenimi vermeye çalışıyordum.

"Kahvaltınızı ettiniz mi prens Jongin?" dedi Chanyoel dün gece beni beceren o değilmiş gibi resmi bir tonda.

"Hayır, canım bir şey istemiyor Bay Park." Aynı resmiyetle karşılık verdiğimde kaşları daha da çatılmıştı. Elimde değildi onu o kadınla aynı çatı altında düşünmek bile beni deli ediyordu.

Chanyeol'un öfkeli bakışlarını umursamadım ve sert bir kahve istedim. Birkaç dakika sonra telefonum titremeye başlamıştı.

Kimden: Prens'imden,

"Derhal yemek salonuna git ve kahvaltını yap!"

Mesajını okudum ve tekrar cebime attım. Chanyeol'un kaşları sanki mümkünmüş gibi daha da çatılmıştı. Sonra bir titreşim daha hissettim.

Kimden: Prens'imden,

"Jongin, beni kızdırmak istemezsin bebeğim."

İkinci mesaja cevap vermem gerektiğine karar verdim.

"Kime: Prens'ime,

"O kadının yanında oturduğun sürece ağzıma tek lokma girmeyecek Park Chanyeol."

Chanyeol mesajımı okuduktan sonra ayağa kalktı ve dışarıyı izlemek bahanesiyle cam kenarına ilerledi. Sırtı bana dönüktü ama elindeki telefonla tekrar mesaj yazdığını görebiliyordum. Tao ve Yoon Shin koyu bir sohbete dalmıştı. Sehun tırnaklarını kemirerek kıskanç bakışlarını ikili arasında gezdirirken bizim aramızda geçen mesajlaşma trafiğinden kimsenin haberi yoktu.

Kimden: Prens'imden,

"Kalktım! Şimdi karnını doyur Jongin."

'Sevgilim, bebeğim ya da prensese ne olmuştu?' Seni piç!

The Last PrinceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin