The Last Prince

20.Bölüm (M)

Kıskançtım. Evet, itiraf ediyorum çok kıskançtım. Nedeni ise, tek çocuk olarak büyümüş olmam ve herhangi bir şeyimi kimseyle paylaşmıyor olmamdı. Bu benim suçum değildi. Tek çocuk olmayı dilememiştim. Annem babamdan sonra hiç kimseyle görüşmemiş ve evlenmeyi düşünmemişti. Bu yüzden kıskançtım. Şuan odasında olan, mini etekli -sevgilimin- eski nişanlısı yüzünden delirmek üzereydim. Chanyeol benimdi ve onu kimseyle paylaşmak gibi bir niyetim yoktu.

"Sen kimsin Chanyeol? Senin hakkında hiçbir şey bilmiyorum. Eski nişanlınla saraya geliyorsun ve burada kalacağını söylüyorsun. Ne sikim döndüğünü anlatır mısın? Benim neden haberim yok!" Öfkeyle bağırmaya başladığımda Chanyeol kolumdan tutup beni odasına sürükledi.

"Beni burada bekle Bay Lee'yi yolcu edip geliyorum."

"Çabuk dönsen iyi olur, yoksa eksi nişanlından öğreneceğim." dedim onu tekrar tehdit ederek. Chanyeol odadan çıktı ve 45 dakika sonra tekrar yanıma geldi. "Chanyeol?"

"Bebeğim sana her şeyi anlatacağım şimdi sakin ol ve otur lütfen!" dedi beni sakinleştirmeye çalışarak. Yatağana oturttu ve önümde diz çöküp anlatmaya başladı. "İki yıl önce Yoon Shin'le nişanlıydık bir yıl sonra da evlenmeyi planlıyorduk, fakat seni tanıdıktan sonra ondan uzaklaşmaya başladım. Eskisi gibi değildim, yani onunlayken aklım hep sendeydi daha fazla bu durumu yürütmek istemedim ve ondan ayrılmak istediğimi söyledim.
Yoon Shin kraliyet ailesi için çalışan bir gazeteci. Birkaç gündür sürekli irtibat halindeyiz. Senin son prens olduğunu halka duyurmadan önce seninle özel bir röportaj yapacak. O nedenle seni yakından tanıması açısından sarayda kalacak. Senin halk içinde yapacağın konuşmayı beraber hazırlayacağız, sana yardımcı olmak için burada. Buraya sadece senin için geldi Jongin."

"Ben pek öyle düşünmüyorum sana karşı tavırlarından hoşlanmadım. Başka bir gazeteci ayarlayamaz mısın lütfeeen onu istemiyorum." dedim mızmızlanarak Chanyeol dizleri üzerinde yükseldi ve dudaklarıma tatlı bir öpücük kondurdu. Öpücüğü derinleştirmek için onu kendime çektiğimde Chanyeol engel oldu ve sıcak dudaklarını dudaklarımdan ayırdı.

"Bebeğim duşa girmeliyim."

"Duşa benimle de girebilirsin."

"Dün çok sert bir gece geçirdik canın acımıyor mu?"

"Ha-hayır, acımıyor. Seni istiyorum."

"Bebeğim gerçekten yorgunum." Chanyeol saçlarıma bir öpücük kondurup banyoya ilerlediğinde sinirle ona bağırmaya başladım.

"İşte bundan bahsediyorum. Artık beni istemiyorsun. Eski nişanla aynı çatı altında olduğun için mi bana dokunmuyorsun? Yoksa tekrar ona mı döneceksin? Ha! Söyle Chanyeol eğer aklında öyle bir şe-"

Sözümü kesin sıcak dudaklar yüzünden daha fazla konuşamamıştım. Chanyeol beni kollarına alıp banyoya doğru ilerledi ve içeri girip kapıyı ayağının tersiyle kapattı. Dudaklarımız bir saniye olsun ayrılmıyordu.

"Bir daha!" dedi öpüşmekten şişmiş olan dudaklarına bakıyordum. "Bir daha sakın beni çileden çıkarma prens Kim Jongin, yoksa seni öyle bir beceririm ki o tacı giyerken halkı selamlamak için ayağa bile kalkamazsın." dedi sinirle beni öpmeden önce. Onu kollarımla durdurdum ve öpücüğü böldüm.

"Neden şimdi yapmıyorsun?" dedim piç bir şekilde sırıtarak. Chanyeol hızla üzerindekilerden kurtuldu ve beni de bir çırpıda soyup sertleşen kuru penisini hemen içime itti. "A-aah."

"Böyle mi?" dedi penisini birden içime iterek. "Seni böyle mi becermemi istiyorsun." Elleri sıkıca kalçalarımı sıktı ve beni kendine bastırdı. "Elbette sevgilim sen nasıl istersen!" Sırtımı banyonun kapısına itti ve beni duvarla arasına alıp içimde hızla gidip gelmeye başladı. Tanrım çok sertti. Bacağımın birini beline sardı ve deliğime daha rahat girmeye başladı. Dişlerimi omzuna geçirdim ve aldığım hazla çılgınca inlemeye başladım. Çıplak kalçalarıma bir şaplak attı ve çenemi ısırıp göğsüme yapıştı. "Dön." dedi içimden yavaşça çıkarak. Arkamı döndüm ve hafif domalarak kalçalarımı ona ittim. Ellerimle kalçamın yanaklarından ayırıp deliğimi ortaya çıkardım. Sonra kafamı çevirip Chanyeol'un şehvetle kalçalarımı seyredişini izledim. Alt dudağını dişlerinin arasına alıp eliyle penisini çekiyor bir yandan da ellerimle kalçalarımı ayırdığım deliğime bakıyordu.