12. Bölüm: Sadrazam?

2.4K 105 7
                                    

6 GÜN SONRA...

Yarın okulun ilk günü değil mi? Ve ben çok hazırlıksızım. Oha lan. Okul diyorum. Okul lan okul. Valla okul! 3 aydır nasıl bir yer olduğunu unuttuğum okul. Okulun ilk günü. Okuğğll..!

Evet, bunları yatakta gözlerimi yarı buçuk açmışken düşünüyorum. Henüz yeni kalktım ve aklıma gelen ilk şeyler bunlar. Okul ömrümüzü yemiş ya, valla yazık lan.

Yataktan doğruldum ve uyuşuk uyuşuk banyoma girdim. Suyu açıp yüzümü yıkadım ve hızlıca duş aldım. Artık havalar soğuyordu. Okul açılınca havalar bile bu durumdan kötü etkileniyor, gerisini siz düşünün artık. Duş aldıktan sonra saçlarımı küçük bir havluyla sarıp bedenimi de beyaz bir havluyla sardım ve banyonun kapısını açtım. Tam banyonun kapısını kapatıp arkamı dönmüştüm ki yatağımda odama habersiz girmiş olan küçük bir hayvancık gördüm.

''Kerem? Senin ne işin var burada?!'' Üzerimde havluyla öylece kalakalmıştım. Her tarafımdan sular damlıyordu ve utanıyordum. Sonradan farkettiğim şey beni çıldırttı. Yatağıma uzanmış, elindeki şeye yoğunlaşmıştı. Telefonumu kurcalıyordu. Benim telefonum. Evet bana ait olan telefon.

''Bir dakika ya sen ne yapıyorsun benim telefonumla?!'' Kafasını kaldırıp bana baktı ve telefonumu bırakıp gülmeye başladı.

''Çağla, aahahahah o kafandaki havlu ne, sadrazamlara benzemişsin!'' Doğruldu ve iyice gülmeye başladı. Ben utanıyorum havluluyum diye, o da ancak sadrazama benzetsin. Sadrazam sensin hayvan, küçük bok kafalı! Hızlıca kıyafetlerimi alıp tekrar banyoya daldım ve bir hınçla öncelikle kafamdaki beni sadrazama benzeten havluyu fırlatıp attıktan sonra kıyafetlerimi üzerime geçirdim. Bir an aklıma şu son kalp krizim olan masum öpücük geldi ve bu daha da utanmama sebep oldu ama hemencecik o meseleyi aklımdan çıkardım. Odadan hâlâ gülme sesleri geliyordu. Ne olacak bildiğin hayvanus işte.

Kapıyı kırarmışçasına asılarak açtım ve iki elimi belimin yanlarına koyarak hâlâ gülmekte olan öküz kardeşime baktım. Bir süre daha bakıştık ve sonra hızlı bir şekilde sevgili kardeşimin üstüne atladım. Kafasını sertçe yatağın başlığına vurdu.

"Ahhh!" Oh olsun. Küçük sığır.

"Demek benim odama girip, yatağıma oturup telefonumu karıştırmak öyle mi Yeşil Göz?" Allahtan Doğa'yla olan mesajları silmiştim. Yanında duran telefonumu hızlıca kaptım ve bize epey uzakta olan iki kişilik kanepemin üzerine fırlattım. Kerem'in üstüne oturup bileklerini tuttum ve yatağa bastırdım. Hafifçe ona doğru eğildim ve gözlerimi kısarak onun gözlerine baktım. gözlerinin içi gülüyordu, gözleri yemyeşil parlıyordu. Cidden bir an o gözlerde kaybolmak istedim.

"Bir açıklama bekliyorum sevgili kardeşim?" Hafifçe tebessüm etti ve masum bir ses tonuyla konuştu.

"Uyandın mı diye bakmaya gelmiştim ama banyoda olduğunu görünce oturup bekleyeyim dedim."

"Oturduğunda emin misin? Bildiğin yatağımda yatıyordun. Ayrıca telefon? Telefonumdan ne istedin peki?" Sırıttı.

"Komodinin üzerinde duruyordu. Ben de belki sevgili falan yapmışsındır diye bakmıştım." Ümitsizce gözlerine baktım.

"Bu yapabileceğim en son şey Kerem, biliyorsun değil mi?" Bir an neden bilmiyorum ama sevgili meselesi gündeme gelince canım sıkıldı ve Kerem'in üstünden kalkıp sırılsıklam halde olan saçlarımı kurutmak için saç kurutma makinesinin olduğu çekmeceyi açtım. Makineyi fişe taktım ve saçlarımı karıştırarak kurutmaya başladım. Aynadan Kerem'e baktığımda sanki güzel bir manzara izliyormuş gibi arkamdan beni izliyordu. Saçlarımı hafif nemli kalana kadar kuruttum ve tokalarımın olduğu çekmeceyi açtım. Çekmeyi açtığımda gözüme ilk çarpan şey tokaların arasına attığım bileklikti. Bir an kararsız kalsam da bilekliği aldım ve Kerem'e dönüp bilekliği ona doğru hafifçe uzattım.

Çünkü Seni SeviyorumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin