10. Bölüm: Pasta Operasyonu

2.2K 91 11
                                    

Kendimi bildim bileli havaii fişeklere hayranımdır. Gecenin karanlığını öyle güzel yarıp geçiyorlar ki... Rengarenk, ışıl ışıl, neşeli ve mutluluk verici.

Başımı aşağı indirdiğimde Kerem'in gözleri benimkilere mühürlenmişti, ona baktığımı farkedince gözlerini kapatıp açtı ve bana gülümsedi. Gerçekten, o gözlerin rengi... Beni büyülüyordu.

Tekrar belimi tuttu ve bana yaklaştı. Nefesini hissettim.

''Artık gerçekten de benim küçük kız kardeşimsin.'' Gülümsedim ve omzunu daha da sıkı tuttum.

''Biliyorum. Hemm nerden küçükmüş? Bi kere sen de lise 3'e geçtin ben de.'' Güldü ve belimi sıkarak kulağıma daha da yaklaştı.

''18 yaşındayım.'' Sırıttığını hissedebiliyordum.

''Banane.'' Sesli bir şekilde güldü.

''Sana 'küçüğüm' dememe izin veriyorsun ama?''

''Hoşuma gidiyor.'' Bu sefer ben güldüm. Birden birisinin koluma dokunmasıyla başımı kaldırdım.

''Doğa!?'' Doğa bana gülümsüyordu. Pembe bir elbise giymişti ve saçlarını dağınık örgü yaptırmıştı.

''Kardeşini biraz ödünç alabilir miyim Çağla?'' Kerem'e bakıp gülümsedi. Dudaklarımı yukarı büzüp Kerem'e sarıldım.

''Hayır vermem banane.'' Kerem bana 32 diş sırıttı. Doğa tek kaşını kaldırıp konuştu.

''Ama Kerem'den başka yaşıtım yok kiiiii.'' Tatlı kız havalarına girdi.

''Ben de bu yüzden vermiyorum ya zaten.'' Kerem hepten kahkaha atıyordu. Herne kadar istemesem de Kerem'i yavaşça bıraktım. Bana göz kırptı ve Doğa'nın belini tuttu. Sırıttım ve uyukladığım masama döndüm. Masaya oturup Kerem'le Doğa'ya baktım. Tek kelime bile etmeden dans ediyorlardı. Ohh iyi olmuş, al sana Kerem, Doğa Hanım.

Kerem benimle dans ettiği sürenin çeyreği kadar Doğa'yla dans etti ve ufak bir konuşmadan sonra onu bırakıp benim oturduğum masaya doğru geldi. Karşımdaki sandalyeyi çekip oturdu ve ceketini çıkardı. Şu an üzerinde sadece beyaz bir gömlek ve siyah kravat vardı. Allahım neden bu kadar cool duruyor bilmiyorum ki. Biraz sonra 5 katlı bir pasta kesildi ve bütün salon biz de dahil olmak üzere alkışladı. Pasta dilimlenince sevgili gelinimiz ve damadımız birer çatal yedikten sonra pastayı hemen geri götürdüler. Aradan belli bir süre geçti ama hala pastalar dağıtılmamıştı. Kerem bana döndü.

''Pastayı ne yaptı bunlar ya?'' Güldüm.

''Oyşş kardeşimin canı pasta mı çekmiş?'' Sırıttı.

''E herhalde yani. Zaten pasta için geldim ben düğüne, yoksa sonuçta annemle babam yani gelmesem de ayıp olmazdı.'' Kahkaha attım.

''Kerem sen iyisin değil mi?'' Anırıyordum resmen.

''Ya iyiyim de pasta yesem daha iyi olacağım. O pastanın parasını biz verdik lan.''

''Pasta, pasta taktı pastaya yaaa.'' Kendimi tutamıyordum.

''Ben de Kerem'sem o pastadan yerim. Hatta sen de yiyeceksin.'' Gözlerini kısmış mutfağa bakıyordu ve gülüyordu. Gülmekten karnım ağrıyordu. Sandalyemden kalkıp onun yanındaki sandalyeye kendimi zor attım ve sırtını yumrukladım. Yumruk yaptığım elimi tutup beni çekti ve ikimiz de gülmeye başladık. Sakinleştiğimizde Kerem yanımdan kalkıp usulca kocaman bir hoperlörün yanına yaklaştı ve hoperlöre bir tane tekme atıp koşarak yanıma geldi. Sırıtıyordu, elini dudaklarına götürüp bana sessiz ol mesajını iletti. Hoparlör devrildi ve birkaç parçası yerinden çıktı. Herkes birden hoparlörün olduğu yere odaklandı. Salon çalışanlarından birisi herkese 'sorun yok dansa devam edin' dedi ve herkes yine kendi önüne döndü. Bütün salon çalışanları hoparlörün etrafına toplandı ve parçaları takmaya başladılar. Kerem usulca bana daha da yaklaştı.

Çünkü Seni SeviyorumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin