5 | benim izlerim

4.4K 387 679
                                    

arkadaşlar ben galiba mezuna kalıyorum (": öyle bir durum karşısında kendimi sosyal medyadan çekeceğim

⏳⌛

"Buluşmamız gerek!" demişti Jimin açılan telefona karşı. "Buluşacağız Jungkook, dayanamıyorum."

Karanlık korkusu acımasızdı, karanlıktan korkmak insanı delirtecek belki de ölüme getirecek kadar acımasız bir duyguydu. Karanlık kocaman bir girdap haline gelip seni içine çekebilecek bir olaydı, karanlık çok fazlaydı.

Ve Park Jimin, karanlıktan korkan kendisi değilmiş gibi karanlığın esir aldığı bir gecede karanlığı irislerini taşıyan Jeon Jungkook ile buluşabilmek için ona yalvarıyordu, karanlıktan korkan biri olarak kendi başına başlıca bir karanlık olabilmek işte bu kadar kolaydı minik bedene sahip olan için.

"Ne saçmalıyorsun sen?" demişti Jungkook sinirli sesi ile ilk kez konuştuğunda. "Saçmalamayı kes, kırmayayım seni."

Kırılmıştı bile, bunu demek için çok geçti ve Jimin dudaklarından, "Ne?" ifadesini kaçırdığında sesindeki hüzne engel olamamıştı.

"Ne derken?" demişti Jungkook, "Ne istiyorsun Jimin?"

"Bir kerelikti oldu bitti, işte." diye devam etti sözlerine Jungkook. "Bunu evli biri olarak senin demen gerek, ben niye bunu deyip duruyorsam?"

"En yakın arkadaşlarından birinin eşi ile yattığın için." demişti hüznü bir çırpıda sesinden atan minik beden. "Ne o?" diye sormuştu, "Zehrin tadı kötü tarafını mı öldürdü Jungkook? Komik, cidden komik. O gün dudaklarıma uzanan ilk kişi sendin, üstüme çıkan sendin ve yasak olan bir şeyi yaşadığımız halde dudaklarımdan ayrılmayıp hasret giderir gibi beni öpen sendin."

"Çok mu içine işledi öpücükler Park Jimin? Hayal kuruyorsun, cidden hayal kuruyorsun. Dudaklarına parçalar gibi öptüm, sadece zevk için öptüm seni ben. Hiç mi eşin hasret ile seni öpmedi de hasret dolu bir öpücüğü bir o kadar yanlış aktarabildin sen? Zevkime dokundum ben sana, zevk ile öptüm. Hiçbir şekilde hasret barındıran bir öpücüğü o tenine değdirmedim, değdirmem de. Hak etmiyorsun ki sen bunu, hak ediyor musun sence?"

Hak etmiyorum, diye fısıldadı Jimin. Hak etmiyorum, ben kimseyi hak etmiyorum.

Sinir bozucu bir gülüş çıktı Jimin'in dudaklarından. Batmış hissediyordu, daha ne kadar batabilirdi ki. Aklına Yoongi'nin banyoda ona yaptığı yakarışlar geldi, yalan söyleme bana demişti. Yapma demişti, yalvarmıştı. Haykırmıştı sevgisini, biraz gözyaşı biraz kabul ile bunu iletmişti. O gece Jungkook'un aksine hasretle öpmüştü tenini, mırıldanmıştı seni seviyorumlarını. Gecenin yıldızlarını gözlerine iliştirmiş haliyle Min Yoongi'nin ihtişamlı gözlerinde kendi yansımasını görmüştü Park Jimin. Sevildiğini hissetmişti, ama eskisi gibi etkisi olmamıştı.

"Jungkook, Jungkook..." demişti mırıldanır şekilde. "Bu yasak ilişkide tek kötüyü neden ben yapıyorsun?"

"İlişkimiz yok ki, yasak olsun." demişti Jungkook. "Anlasana Jimin, biz bir ilişki içinde, biz bir yasak ilişki içinde olamayız. Sen zaten yasaksın bana."

"Çok küçüksün Jungkook." dedi kendini koltuğa atıp Yoongi'nin iş yerinde kalmayı tercih ettiğinden boş olan yatağa bakarken. "Fakat bunu umursamıyorum."

"Ne?" demişti Jungkook kendini bardan atarken, "Sen ne istiyorsun Jimin, devamlılık mı istiyorsun? Benim dilimden konuş."

"Uhm." diye düşünceyle atmıştı kendini koltuktan Jimin, "Yoongi yok bu gece Jungkook, değerlendir bunu."

marriage | myg'nin çaresizliği Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin